10 Nisan 2014 Perşembe

Hazreti Hamza’yı şehit eden Vahşi bağışlandıktan sonra...


Hazreti Hamza’yı şehit eden Vahşi bağışlandıktan sonra...
Her mümin günahları için tövbe edip Rabbine yönelmelidir.

İnsanları çıkmaza sokan, kederden kedere uğratan birçok batıl inançlar var. Bunlardan biri de işlediği kötülüklerden dolayı bağışlanmayacağını düşünmek. Bu insanlar“Çok fazla günahım var, Allah beni affetmez” diyerek peşin hüküm veriyor ve gittikçe daha da kötülüğe batıyorlar. Oysa bunu kalplerine fısıldayan şeytanın ta kendisi. Şeytan yolundan saptırdığı insanların giderek daha da bataklığa saplanmasını gülerek kenardan izler. Ve asla bağışlanmayacağını düşünen insan da tövbe edip hareketlerini düzeltmek yerine günah içinde yaşamayı sürdürür. Halbuki Allah’ınbağışlamasından ayette bildirdildiği gibi ancak sapıklar ümit keser:
Dedi ki: “sapıklar dışında Rabbinin rahmetinden kim umut keser?” (Hicr Suresi, 56)
Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah’ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim.” Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost (veli) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır(Nisa Suresi, 119)
Kuşkusuz Allah’ın bağışlayıcılığına en güzel örneklerden biri peygamberimizin en sevdiği akrabalarından olanHz. Hamza’yı şehit eden Vahşi’nin bağışlanmasıdır. Bu olay yaşandıktan sonra inen ayetler her insanın yaptığı hata ne olursa olsun Allah tarafından bağışlanma ümidi içinde olması gerektiğinin en çarpıcı delillerindendir.
Bildiğiniz gibi Vahşî, Hazreti Hamza’yı şehit ettikten sonra Mekke’ye döndü. Mekke fethedilince de Taif’e kaçtı. Taifliler de, İslâm’a girmek için Resûlullah’ın yanına gidiyorlardı. Artık Vahşî’nin kaçacak yeri kalmamıştı.
Peygamberimiz Vahşî’yi İslâm’a davet için haber gönderdi. Vahşî ise peygamberimize şu cevabı iletti: “Ya Muhammed beni nasıl İslâm’a çağırırsın?! Allah’a şirk koşanlar, Allah’ın muhterem kıldığı bir canı haksız yere öldürenler, zina edenler günahlarının cezasını çekerler. Kıyamette, o büyük duruşma gününde cezaları katmerli olur, azap ve zillet içinde ebedî kalır.Hâlbuki ben bunların hepsini yaptım. Daha benim bir kurtuluşum olur mu?” Bunun üzerine Allah şu âyeti inzal buyurdu:
“Ancak şu var ki dönüş yapıp iman edenler, güzel ve makbul işler işleyenler bundan müstesnadır. Allah onların kötülüklerini iyiliklere, günahlarını sevaplara çevirir. Çünkü
Allah gafurdur, rahimdir.” (Furkan Suresi, 25/70)
Bunun üzerine Vahşî: “Ya Muhammed, ‘Dönüş yapıp iman etme, güzel ve makbul işler işleme’ çok çetin bir şarttır. Bana kalırsa ben bu işin altından kalkamam.”
Hemen ardından şu âyet nazil oldu: “Şurası muhakkak ki, Allah kendisine şirk
koşulmasını affetmez, ama bunun altındaki diğer günahları dilediği kimse
hakkında affeder.” (Nisa Suresi, 4/48)
Yine Vahşî; “Yâ Muhammed, bu konuda görüşün nedir? Affetmek, Allah’ın hikmet
ve iradesine bağlıdır. Bilmiyorum; beni bağışlar mı bağışlamaz mı?” diye
sordu. Akabinde hemen şu âyet nazil oldu:
“Ey Şanlı Nebî, sen şunu tebliğ et: ‘Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah, dilerse bütün günahları mağfiret eder. Çünkü O, gafur ve rahimdir, çok affedicidir,
merhamet ve ihsanı boldur.” (Zümer Suresi, 39/53}
Vahşî, tam istediği cevabı almıştı. Derhal Müslüman oldu. Bazı insanlar dediler ki: “Yâ Resûl! Biz de Vahşî’nin yaptığı gibi yapmıştık. Aynı şartlar bizim için de geçerli mi?” Peygamberimiz “Bu şartlar bütün Müslümanlar için geçerlidir.” buyurdular. (Taberani, Mu’cemu’l-Kebir, 11/197) Sayı: 211 Bölüm: Kısa
Bir mümin işlediği günahlardan dolayı tövbe eder ve tüm kalbiyle Allah’a yönelip döner. Allah için önemli olan kulun samimi olması, gerçekten pişman olması ve bir daha aynı günaha ısrarla geri dönmemesidir. Unutmayın ki Allah sonsuz rahmet sahibidir. Kullarına tövbe kapısını açarak onlara karşı ne kadar şefkatli ve merhametli olduğunu göstermiştir.
Allah’ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. (Nisa Suresi, 17)
Eğer Allah’ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı (ne yapardınız)? (Nur Suresi, 10)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder