13 Temmuz 2015 Pazartesi

Avusturya’lı Ateist Rubin’in Müslüman olma hikâyesi…

Avusturya’lı Ateist Rubin’in Müslüman olma hikâyesi… Video
Bir annede embriyonun oluşumu, bütün bu muhteşem kanıtları gördüm fakat yine de ufak bir kıvılcıma ihtiyacım vardı. Sanki bir uçurumun ucundaydım. Atlamaya hazırım fakat bir şeyin beni itmesi lazım gibi. İşte oturdum orada çok sessizdi. Dedim ki Allah. Tek istediğim şey bir işaret. Mesela bir yıldırım düşmesi olabilir. Ya da evimin yarısının yere düşmesi gibi falan. Senin için çok küçük bir şey. Sen Dünya’yı yarattın. Subhan Allah. Hiçbir şey ama hiçbir şey olmadı. Açıkçası çok hayal kırıklığına uğradım. Sonra vazgeçmedim.
Küçük bir işaret… Tamam evin yarısı bir de mumu istemiyorum. Onu unutalım. Belki bir kuş düşebilir içeriye umrumda değil. Ne olursa (gülüşme) Dedim ki: Tamam, hadi şimdi. SubhanAllah. Kesinlikle hiçbir şey olmadı. Gerçekten çok hayal kırıklığına uğradım. Kendi kendime: İşte buraya kadar. Son şansımdı İslam ve ben onu bulamadım. Kuran’ı tekrar elime aldım. En son okurken kaldığım sayfayı açtım. SubhanAllah. Bir sonraki sayfanın ayeti:
İçinizde işaret arayanlar için size yeterince göstermedik mi? Etrafınıza bakın. Yıldızlara bakın. Güneşe bakın. Bunlar ilim insanları için işaretlerdir.
Kafama battaniyeyi örttüm. Uyuyor numarası yaptım. O kadar korkmuştum. Bütün işaretler başından beri etrafındayken kendi işaretime karşı ne kadar kibirli olduğuma inanamadım…
Evet, iman etmek için Allah’tan delil isteyen bir insan aslında ne kadar kibirli ve ne kadar kör değil mi? O işaret beklerken Allah kendisine şah damarından daha yakın. Vücudundaki 100 trilyon hücreyi Allah yönetiyor. Delil bekleyen insan Allah’ın izniyle ayakta duruyor, nefes alıp veriyor. Gözünü kaldırıp da çevresinde yer alan binlerce delilden habersiz, kör bir şekilde Allah’tan delil istiyor. Oysa kainat Allah’ın varlığının delilleri ile dopdolu. Tabii görebilen gözler için, hissedebilenkalpler için…
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. [Bakara Suresi (2/164]
De ki: "En 'üstün ve apaçık' delil Allah'ındır. Eğer O dileseydi elbette tümünüzü hidayete yöneltip-iletirdi." (En'am Suresi, 149)
Rubin’in konuşmasını bu linkten izleyebilirsiniz:

Dünyada neredeyse tüm okullarda evrim teorisi bir gerçek olarak okutuluyor!


Dünyada nerdeyse tüm okullarda evrim teorisi bir gerçek olarak okutuluyor!
evrimcilerin hayal ürünü hikayeleri medyada sözde bilimsel bir görünümle sürekli sergilenir.












Evet, hem dünyada, hem de ülkemizde çocuklarımızı gönderdiğimiz okullarda, üniversitelerde evrimteorisi adeta kesin bir gerçek olarak anlatılıyor.Biyoloji kitaplarında yer alan sahte çizimlerle bu teorinin gerçek olduğu öğretim üyeleri tarafından aktarılıyor. Oysa evrim teorisi başlığı altında öğrencilere anlatılanlar tamamen sahte çizimler, sahte deliller, sahte resimler ve sahte fosillere dayanıyor. Öğretmenler hiç durmaksızın çocuklarımızın beyinlerine hiçbir zaman yaşanmamış evrim teorisini sokuşturup duruyorlar.
Ders kitaplarına konu olan, eğitmenlerin her hafta sayısız kez tekrar ettikleri bu masal, o kadar benimsenmiş, o kadar gerçek gibi kabul edilmiştir ki, bu eğitimi alan hemen hiç kimse, evrimin doğruluğundan neredeyse şüphelenmemektedir. Her kişi okul sıralarında, kendisine hayat boyu yardımcı olacak bir eğitim verildiğini düşünmektedir. Dolayısıyla, yaşamın anlamını da içine alan böyle önemli bir konuda, tüm dünya çapında bir yalanın, son derece bilimsel bir üslupla durmaksızın öğretildiği haberinden dolayı büyük bir olasılıkla şaşkınlığa düşecektir.
Ama gerçek şu ki, bu yalan çocuklarımıza ısrarla kabul ettirilmeye çalışılmaktadır. Bahsettiğim bu uygulama dünya çapında gerçekleştirilmektedir. Neredeyse tüm okullarda, kurgulanıp tasarlanmış bir "yalan" anlatılmaktadır. Medyanın büyük bir bölümünde, sahte deliller ve canlı tarihine dair sahte hikayeler üretilmektedir. Konusunda uzman, hatta kimi zaman Nobel ödülü almış bilim adamları, bir yalanı savunmakta, bir aldatmacanın duayenliğini yapmaktadır. Eğitmenlerin senelerce anlattıkları "canlılığın yaşam öyküsü" bir senaryodur. Dünya çapında, bir el birliği ve bir ittifak ile uygulanmakta olan bir aldatmaca vardır. Bu, evrim aldatmacasıdır.Evrim teorisini inkar eden kişi öğreyim üyesi olamayıp okullardan uzaklaştırılmaktadır.
Bu ittifakın güçlenmesinin, okul kitaplarına hâkim olmasının, medyada öncülük etmesinin tek sebebi, materyalizm kaynaklı olmasıdır. Dünyaya şu anda hâkim olan materyalist zihniyet tarafından beslenen Darwinizm, aynı zihniyetin yardımı ile güçlenip ön plana çıkarılmıştır.  Bu materyalist zihniyet, topluma sahte delil sunmaktan çekinmemiş, insanları aldatmakta hiçbir sakınca görmemiştir. Çünkü bu zihniyetin, bu kapsamlı aldatma politikasının amacı bellidir: İnsanları Allah inancından uzaklaştırmak, Allah'ın varlığını inkâr etmek ve maddeyi yegane mutlak varlık olarak göstermek!
Fakat evrimcilerin ihmal ettikleri nokta şudur: Canlılar yaratılmışlardır! Canlı tarihinde evrim diye bir şey yoktur.Allah, tüm varlıkların yaratıcısı ve hakimidir. Maddeyi yaratan da, bir varlığa can veren de O'dur. Allah'tan başka Yaratıcı, Allah'tan başka bir güç yoktur. Dolayısıyla yeryüzünde yalnızca Yaratılış gerçeğinin delilleri vardır. Evrimciler yaptıkları her araştırmada, bu gerçekle karşılaşırlar. Evrimi delillendirmeye çalışır ancak bunu bir türlü başaramazlar. Çünkü doğada, evrimin gerçekleştiğine dair bir delil bulamamaktadırlar. Tek bulabildikleri, ani, kompleks ve üstün bir yaratılıştır. Canlılar tüm kompleks sistemleriyle aniden ortaya çıkmışlardır. Sahte deliller de sahte bir teoriyi desteklememekte, aksine onu daha güvenilmez ve dayanaksız hale getirmektedir. Evrimciler ise, materyalizmi ayakta tutmak adına, büyük bir kısır döngü içinde aldatma yöntemlerine devam ederler. Ama elbette bunun da bir son noktası vardır.
Bu son noktaya artık günümüzde ulaşılmıştır. Evrim, sayısız delil ile çürütülmüştür. Bu delillerin en büyüklerinden biri ise, yeryüzündeki örneklerini her geçen gün daha fazlasıyla veren "yaşayan fosillerdir". Bir canlının 150 milyon yıl boyunca aynı kalması, 300 milyon yıl boyunca değişmemesi, evrim senaryosunu kesin olarak ortadan kaldırmaktadır. Hakkında sayısız senaryo üretilen milyonlarca canlının evrimleşmediğini göstermektedir. Ortada, evrimcilere göre evrim geçirmesi gereken bir canlı vardır. Ama canlı, sergilediği fosil örneği ile aslında hiç evrim geçirmediğini belgelemektedir. Yaşayan fosiller, evrimcilerin tüm iddialarını yerle bir etmektedir.
Yaşayan fosiller, tüm ders kitaplarındaki evrim safsatalarını ortadan kaldıracak, tüm evrim müzelerindeki sahte ara formları yok edecek, tüm evrimcilerin kitap ve makalelerdeki hayali evrim senaryolarının bir yalan olduğunu gösterecek kadar büyük bir delildir. Evrimcilerin bunları görmezden gelmeleri, söz konusu açık delilleri ortadan kaldırmamaktadır. Sayısı her geçen gün artan yaşayan fosil örnekleri, evrim iddiasını çoktan ortadan kaldırmıştır.
Türk milletinin bu gerçeğe karşı uyanık olması gerekmektedir. Okullarda yaratılış gerçeği okutulmalı, öğrencilere tüm kâinatın Allah tarafından yaratıldığı bilimsel gerçeklerle anlatılmalıdır.

Hz. Mehdi hepimiz için sımsıcak bir dost ve arkadaş olacak…


Hz. Mehdi hepimiz için sımsıcak bir dost ve arkadaş olacak…
Hz. Mehdi Hz. İsa ile birlikte Ayasofya'da namaz kılacak.

Her insanın isteği, aradığı, arzu ettiği sevmek ve sevilmek, gerçek sevgiyi, gerçek dostluğu yakalamak bu dünyada. Aslında ahir zamanda yaşadığımız için bizler Allah’ın sevgili kullarıyız. Çünkü tüm dünyanın sevgilisi olacak Hz. Mehdi’yi Allah’ın izniyle bizler göreceğiz, bizler onun nuruna, sonsuz şefkatine, merhametine şahit olacağız. Bakın peygamberimiz Hz. Mehdi’nin tüm insanlık için büyük bir nimet, sımsıcak bir dost olacağını nasıl anlatıyor hadislerinde:
Hz. Mehdi sıcak bir dost ve arkadaştır:
… Abdulaziz b. Müslim şöyle rivayet etmiştir:
"İmam Mehdi, yağmur yağdıran bir buluttur. Çiseleyen bir yağmurdur. Işık saçan bir Güneş'tir. Keskin bir göz, dalları ve yaprakları birbirine girmiş bir bahçe, bir gülistandır. İmam Mehdi, sıcak bir yoldaş ve arkadaş, şefkatli bir baba, öz bir kardeş, evlatlarına düşkün bir ana, felaketlerin dört bir yandan hücum ettiği zamanlarda Allah kullarının sığınağıdır." (İman Ve Küfür Kitabı / Usul-U Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1)
Hz. Mehdi insanlık için büyük bir nimettir:
HAZRETLERİ'NİN (HZ. MEHDİ’NİN) VARLIĞI BİR NİMETTİR; ONUN YÖNETİMİ BİR BAŞKA NİMETTİR. [Şerh-i Tecrid, Tusi, s. 389 (İran Baskısı)]
Hz. Mehdi nuruyla tüm dünyayı aydınlatır:
Abdulaziz b. Müslim şöyle rivayet etmiştir: "İmam Mehdi, ufukta doğan bir Güneş gibi nuruyla bütün âlemi aydınlatır. İmam Mehdi, parıldayan dolunaydır, parlak bir çıra, aydınlık saçan bir nur, zifiri karanlıklarda, şehirlerin sokaklarında, çöllerin derinliklerinde ve denizlerin girdaplarında yol gösteren bir yıldızdır." (İman Ve Küfür Kitabı / Usul-U Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1)
Hz. Mehdi dünyanın dirliği, Müslümanların onurudur:
Abdulaziz b. Müslim şöyle rivayet etmiştir: "İmam Mehdi, ümmetin dizgini, Müslümanların düzeni, dünyanın dirliği ve müminlerin onurudur. O (İmam Mehdi), Allah'ın koyduğu hadleri egemen kılar. Allah'ın dinini savunur. Hikmet, güzel öğüt ve kesin kanıtla insanları Rabbinin dinine davet eder." (İman Ve Küfür Kitabı / Usul-U Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1)
Hz. Mehdi Mehdilik iddialarını kabul etmeyecek, kendisine istemediği halde biat edilecektir:
Hadis-i şeriflerde Hz. Mehdi’ye biatın kendisi istemediği halde yapılacağı bildirilmektedir. Bu da gösteriyor ki Hz. Mehdi, kendisini hiçbir zaman Hz. Mehdi olarak ilan etmeyecektir.Hatta insanlar ona gelip "alametler sende mevcut, sen Hz. Mehdi 'sin" dedikleri halde o yine reddedecektir. Hz. Mehdi’ye sık sık "Alametler sende mevcut " diyerek Hz. Mehdi olduğu iddiası getirilecektir, fakat o, ısrarla söylenen bu iddiayı kabul etmeyecektir.Ancak "ölümle tehdit" edildikten sonra, insanların kendisine biat etmesini kabul edecektir.
İnsanlar nihayet Hz. Mehdi’ye gelirler ve Rükun ile Makam arasında, kendisi istemediği halde ona biat edeler. "Eğer kabul etmezsen, boynunu vururuz" derler. Yer ve gök ehli ondan razı olur.(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler, Kahraman Neşriyat, s. 31)
Hz. Mehdi ancak baskı ile başa geçmeye razı olacaktır.(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 48)
Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı bir zamanda evinde oturmakta olan Hz. Mehdi’ye gelir ve"Bizim için kalk artık"der. O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra artık kan dökülmez. (İbn Ebi Şeybe, c. VII, s. 531; Abdurrezzak H. 20771, c. XI, s. 372; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52,53)

Bağnazların iğrençliği, pisliği ve uydurdukları hadisler -2


Bağnazların iğrençliği, pisliği ve uydurdukları hadisler -2
İnsanları dinimzden soğutan yobazların korkunç, sevgisiz, nefret dolu zihniyetidir.












Yazımın ilk bölümünde çok detaylı olarak bağnazların nasıl kendi pisliklerini uydurma hadislerle yansıttıklarını sizlere anlatmıştım. Yazımın ilk bölümünü bu linkten okuyabilirsiniz:
Allah’ın ayetinde bildirdiği “Allah akıl erdirmeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik kılar” gerçeğiyobazlarda çok güzel tecelli eder.
Oysa Kuran’a göre Müslüman tertemizdir, kusursuz bir temizlik anlayışına sahiptir. Allah’ın temizliğe dikkat çektiği ayetlerden bazıları şunlardır:
Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helal ve temiz olarak yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Gerçekte o, sizin için apaçık bir düşmandır.  (Bakara Suresi, 168)
...Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescid, senin bunda (namaza ve diğer işlere) durmana daha uygundur. Onda, maddi ve manevi temizlenmeyi içten-arzulayan adamlar vardır.Allah temizlenip arınanları sever.  (Tevbe Suresi, 108)
Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O'na kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Allah'a şükredin.  (Bakara Suresi, 172)
İman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Onda onlar için tertemiz kılınmış eşler vardır...  (Nisa Suresi, 57)
Müslümanlara temizliğin emredildiği ayetler Kuran’da çok fazladır. Burada sadece birkaç tanesine yer verdik. Araf Suresi 32. ayette ise özellikle dikkat çekilen önemli bir nokta vardır, o da Müslümanlara ziynetleri haram kılanlar olduğu gibi, temiz rızıkları da haram kılanların var olduğudur. Gerçekten de bağnazların yaşam tarzına dikkatli baktığımızda, temizliği Müslümanlara haram kılanların yine bağnaz zihniyetteki bu insanlar olduğunu görürüz.
Kuran’a göre bir Müslüman en temizdir, en bakımlıdır, en temiz ve modern giyinen olmalı, temiz yiyecek yemeli, yaşadığı yeri temiz tutmalıdır. Yani her anında tertemiz olmalıdır. Peygamberimiz (sav) olağanüstü titizdi. Böylesine titiz olan Peygamberimiz’e uydurma hadislerle iftira atılmaya çalışılması Allah’ın Katında kuşkusuz ki büyük bir suçtur. Fakat bağnazlar, bu gerçekten habersiz gibi davranırlar.
Mevzu hadislerin yanlışlığını göstermek için Peygamberimiz’in gerçek uygulamalarına bakalım. Peygamberimiz’in temizliği ve temizliğe titizliği konusundaki bazı sahih hadisler şöyledir. (Bu hadisler Kuran ile mutabık oldukları için sahih kabul edilmektedir):
"Müslümanlık temizdir, kirsizdir. Siz de temiz olun, temizlenin, Zira cennete temizler girer."  (G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. Cilt, / Deylemi)
Mümin pis olmaz. (Buhari, Gusul/276)
Herşeyi iyi temizleyin! Temizlik imana, iman da cennete götürür. (Taberani)
Temizlik imanın yarısıdır.  (Müslim)
Hz. Selmân R.A. anlatıyor: "Tevrat'ta okudum; "Yemeğin bereketi, yemekten sonra (el ve ağzı) yıkamadadır" diyordu. Bunu Resûlullah (s.a.v.)’e söyledim: "Yemeğin bereketi yemekten önce ve sonraki yıkamalardadır!" buyurdular."  (Ebu Davud, Et'ime 12, (3761); Tirmizi, Et'ime 39, 1847)
Elbiselerinizi yıkayın, fazla kıllarınızı temizleyin, dişlerinizi temizleyin, temiz, güzel giyinin! Nezafet sahibi olun!  (İbni Asakir)
Sarımsak veya soğan yiyen kimse bizden ve mescitlerimizden uzak dursun, evinde otursun.”(Buharî, Edeb, 76)
Namazın anahtarı temizliktir. (Tirmizi)
Güzel giyinin ki, Allah’ın size verdiği nimetlerin eseri görülsün!  (Taberânî)
(Bahr-ür-raık)da buyuruluyor ki: Cemal, çirkinliği gidermek vakar sahibi olmak ve şükretmek için nimeti göstermek demektir. Allahü Teâlâ cemal sahibi olmayı övmektedir. Cemal için temiz, güzel giyinmek mubahtır. (Oruç bahsi)
Allah bir kuluna nimet verdiğinde, o nimetin eserinin o kulun üzerinde görülmesini sever. [Taberânî]
Ebu Süfyan radıyAllahu anh anlatıyor: "Bana Ebu Eyyûb el-Ensâri, Câbir İbnu Abdillah, Enes İbnu Mâlik haber verdiler ki, Tevbe suresinin 108. ayeti -ki meal-i şerifi şöyledir: "Orada maddi ve manevi pisliklerden temizlenmeyi seven kimseler vardır. Allah da çokça temizlenenleri sever" nazil olduğu vakit Resûlullah: "Ey Ensar cemaati! Allah sizi temizlik hususunda övmektedir, (bu övgüye sebep olan) temizliğiniz nedir?" diye sordular. Onlar da: "Biz namaz için abdest alırız, cünüblüğe karşı yıkanırız" dediler. Aleyhissalâtu vesselâm: "Övgü işte bunun için! Buna devam edin!" buyurdular." (Kütüb-i Sitte, 6066)
Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Bana kadın ve güzel koku sevdirildi, gözümün nuru namazda kılındı."  (Nesâî, İşretu'n-Nisâ 1, (7, 61))
Yobazların uydurduğu sahte din ile Kuran’ın taban tabana zıt olduğunu sizlere anlatmaya devam edeceğim. Müminlerin sadece Kuran’ın tertemiz ve hak olan yolunu izlemeleri temennisiyle…

Bağnazlar kendi iğrençliklerini uydurma hadislerle cümle aleme göstermişler...


Bağnazlar kendi iğrençliklerini uydurma hadislerle cümle aleme göstermişler...
Yobazlar kendilerince İslam’ı çirkin görürler. Neşe ve sevinç İslam'dır, İslami bir güzelliktir. İslam'da terör yoktur.












Yazılarımda sürekli yobazların sevgisizliğinden, merhametsizliğinden, acımasızlığından ve sürekli bitmek tükenmek bilmeyen nefretlerinden bahsediyorum. Yobazların ve bağnazların uydurmahurafelerini dinimizden çıkarırsanız geriye sadece tertemiz, arı, duru İslam dini kalır. Yobazlar kendi kirli ruhlarını uydurma hadislerle İslam dinine sokmaya çalışmışlardır. Bugün yobazların kendi pisliklerini uydurma hadislerle nasıl aktardıklarını size açıklayacağım:
“Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup Medine’ye gelerek Müslüman oldular. Medine’nin havası onlara dokununca Peygamber onlara deve sidiği içmelerini öğütledi.”  (Buhari Tıp5/1, Hanbel 3/107, 163)
“Sizden birinizin içeceği (ve yiyeceği) içine sinek düştüğü zaman, o kişi onun her tarafını batırsın, sonra çıkarsın (atsın). Çünkü sineğin iki kanadının birisinde hastalık, öbüründe de şifa vardır…” (Diyanet Yayınları, Cilt 9, s.70 ve d. Hadis no. 1365))
İbnu Abbas radıyAllahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Biriniz yemek yeyince, yalamadıkça veya yalatmadıkça elini (mendile) silmesin." (Buhari, Et'ime 52; Müslim, Eşribe 129, (2031); Ebu Davud, Et'ime 52, (3847)).
Resulullah (sav)'a yağa düşen fareden soruldu. Aleyhissalatu vesselam: "Onu ve etrafındaki kısmı atın, yağınızı yiyin!" buyurdu. [Buhari, Vudu 67, Zebaih 34; Muvatta, İsti'zan 20, (2, 971, 972); Ebu Davud, Et'ime 48, (3841, 3843)]
Burada sadece birkaç tanesi örnek verilmiş olan bu sahte hadisler, bağnaz zihniyetin insanlara ne kadar büyük bir rezalet ve pislik içinde bir yaşam sunduğunun önemli delillerindendir. Bu uydurma hadislerle bağnazlar, Peygamberimiz’e bile kendilerince iftira atabilecek büyük bir cesarette bulunurlar. Bu sahte, fakat bağnazlar tarafından uygulanan hadisler aynı zamanda bu kişilerin temizlik ve görgü anlayışlarını da gözler önüne sermektedir.
Böylesine bir iğrençliğe Allah asla izin vermemiştir. Kuran’a göre Müslümanlar temiz olmakla, evlerini temiz tutmakla, temiz giyinmekle ve temiz yiyecekler yemekle yükümlüdürler. Kuran’a göre Müslümanlar temiz fakat müşrikler pistirler. Kuran’ın dışında bir hayat yaşayan, Allah’ın indirdiğinin dışında bir din getiren ve bu sebeple de şirk içinde olan bağnazlar da kuşkusuz bu tanıma dahil olurlar. Allah şöyle haber vermiştir:
Ey iman edenler, müşrikler ancak bir pisliktirler...  (Tevbe Suresi, 28)
...Allah, akıl erdiremeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik kılar. (Yunus Suresi, 100)
Görüldüğü gibi Allah ayetlerde “akıl erdiremeyen” bir topluluktan bahsetmektedir. Aklını kullanamayan topluluk, Kuran’daki gerçeklere rağmen hurafelere uyan bağnazları çok iyi tarif eder. Ellerinde Kuran olmasına rağmen başka bir din üreten ve körü körüne ve sahtekarca olduğunu bilmelerine rağmen, akıllarını kullanmayarak bu hurafelere uyan toplulukların üzerine Allah “iğrenç bir pislik” vermektedir. Bu gerçekten de böyle olmakta, bağnaz topluluklar, akılsızlıkları neticesinde yukarıdaki mevzu hadislerde geçen iğrençliklere inanmakta ve pislikle dolu bir hayat yaşamaktadırlar.
Elbette aralarında cehalet ve bilgisizlik nedeniyle istemeyerek bu hayatı yaşayan kişiler de bulunur, ki bunlar çoğunluktadır. Onları söz konusu akılsız bağnaz topluluğundan ayrı tutmak gerekir. Onların doğruyu bulması için, bu kitapta detaylı açıklanan bilgilere, yani Kuran’dan delillerle bir eğitime daima ihtiyaç vardır.
Kuran’a göre Allah’ın Müslümanlardan istediği, çok detaylı ve kusursuz bir temizlik anlayışı içinde olmalarıdır. Kuran’da Müslümanları temizliğe çağıran ayetlerden birkaçı şu şekildedir:
Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helal ve temiz olarak yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Gerçekte o, sizin için apaçık bir düşmandır.  (Bakara Suresi, 168)
...Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescid, senin bunda (namaza ve diğer işlere) durmana daha uygundur. Onda, maddi ve manevi temizlenmeyi içten-arzulayan adamlar vardır. Allah temizlenip arınanları sever.  (Tevbe Suresi, 108)
Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O'na kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Allah'a şükredin.  (Bakara Suresi, 172)
İman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Onda onlar için tertemiz kılınmış eşler vardır...  (Nisa Suresi, 57)
Elbiseni temizle. Pislikten kaçınıp-uzaklaş. (Müdessir Suresi, 4-5)
Kuran’a göre Müslümanlar temiz olmakla, evlerini temiz tutmakla, temiz giyinmekle ve temiz yiyecekler yemekle yükümlüdürler. Kuran’a göre Müslümanlar temizdirler fakat müşrikler pistirler. Kuran’ın dışında bir hayat yaşayan, Allah’ın indirdiğinin dışında bir din getiren ve bu sebeple de şirk içinde olan bağnazlar da kuşkusuz bu tanıma dahil olurlar.

12 Mart 2015 Perşembe

Tevrat, Moşiyah ve dua…


Tevrat, Moşiyah ve dua…
Ahir zamanda insanlar Moşiyah'ın (Mehdi) çevresinde toplanacaklar

"Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?” diyor Allah bir ayetinde… Gerçekten de insanın Allah’tan başka sığınacak kimsesi yok, dua edecek, yardım isteyecek kimsesi yok. İnsanın duasından başka neyi var? Tabii ki Allah’a yalvaracak,  tabii ki Allah’a sığınacak. Allah insanları Kuran’da sürekli duaya şu ayetiyle çağırıyor:
Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma. (Araf Suresi, 205)
Tevrat’ta da çok güzel dua ile ilgili sözler var. Bildiğiniz gibi Museviler’de ahir zamanda çıkacak Hz. Mehdi (Moşiyah)’ın çıkması için her gün içli içli, yalvara yalvara dua ediyorlar. Musevi kaynaklarına göre Moşiyah’ın geliş vakti 1999- 2012’dir. Musevi takvimine göre vakit tamam. Tevrat’taki alametlerinin tamamı çıktı. Dolayısıyla Musevilerin, Allah’a Moşiyah’ın çıkışı için dua etmeleri, yalvarmaları en önemli vazifeleri şu an.Allah, Moşiyah’ın çıkmasını istiyor, Hz. Mehdi’nin çıkmasını istiyor. Çünkü kurtuluş buna bağlı. Bu Tevrat’ta çok önemli bir husus olarak geçiyor. Hadislerde çok önemli bir husus olarak geçiyor. Allah dünyayı Moşiyah-Mehdi’ye göre dizayn ediyor şu an. Bu yüzden Musevilerin dua örtülerini örtüp, “Ya Rabbi! Bize Moşiyah’ı gönder” diyerek sürekli dua etmeleri gerek. Tevrat’ta dua ederek Allah’a yönelmeye çok dikkat çekiliyor:
Rab Kendisi'ne yakaran, içtenlikle yakaran herkese yakındır. Dileğini yerine getirir Kendisi'nden korkanların, feryatlarını işitir, onları kurtarır.Rab korur Kendisi'ni seven herkesi... (Mezmurlar, 145:18-20
... Rab'be yalvarmak, herşeye egemen Rab'be yönelmek için hemen yola çıkalım... (Zekeriya, 8:21)
İlkbaharda Rab'den yağmur dileyin. O'dur yağmur bulutlarını oluşturan... (Zekeriya, 10:1)
Soluğum tükenince Seni andım, ya Rab, duam Sana... (Yunus, 2:7)
Bunun üzerine yüzümü Rab Allah'a çevirdim. Duayla, yakarışla, oruçla O'na yalvardım; çul kuşanıp külde oturdum. Rab Allah'ıma dua edip günahlarımızı açıkça kabul ettim. Şöyle dedim: "Ya Rab, Kendisi'ni sevenlerle, buyruklarına uyanlarla yaptığı antlaşmaya bağlı kalan, sürekli sevgi gösteren yüce ve görkemli Allah! (Daniel, 9:3-4)
… Gece İlahi söyler, dua ederim yaşamımın Allah'ına. (Mezmurlar, 42:8)
Dua ettiğinde Allah ondan hoşnut kalır, o da Allah'ın yüzünü görüp sevinir. Allah onun durumunu düzeltir. (Eyüp, 33:26)
... "Allah'ım, ellerime güç ver" diye dua ettim. (Nehemya, 6:9)
... Durmadan dua etsinler... (Mezmurlar, 72:15)
Yüksek sesle yakarıyorum Rab'be, yüksek sesle Rab'be yalvarıyorum... Sana haykırıyorum, ya Rab:"Sığınağım, yaşadığımız bu dünyada nasibim Sensin" diyorum. (Mezmurlar, 142:1, 5)
... Alçakgönüllülüğü takınır, Bana yönelip dua eder, kötü yollarından dönerse... günahlarını bağışlayıp ülkelerini sağlığa kavuşturacağım. (2. Tarihler, 7:14)
... Biz Allah'ımıza dua ettik... (Nehemya, 4:9)
Halk şöyle dua etti: "Tek Rab Sensin. Gökleri, göklerin göklerini, bütün gök cisimlerini, yeryüzünü ve içindeki her şeyi, denizleri ve içlerindeki her şeyi Sen yarattın. Hepsine Sen can verdin. Bütün gök cisimleri Sana tapınır." (Nehemya 9:6)
Dünyayı yaratan, yerini alsın diye ona biçim veren, adı Rab olan şöyle diyor: "Bana yakar da seni yanıtlayayım; bilmediğin büyük, akıl almaz şeyleri Sana bildireyim." (Yeremya, 33:2-3)
Yüksek sesle yakarıyorum Rab'be, yüksek sesle Rab'be yalvarıyorum… Bunalıma düştüğümde, gideceğim yolu Sen bilirsin. Tuzak kurdular yürüdüğüm yola… Sana haykırıyorum, ya Rab: "Sığınağım, yaşadığımız bu dünyada nasibim Sensin" diyorum.
"Haykırışıma kulak ver, çünkü çok çaresizim; kurtar beni ardıma düşenlerden, çünkü benden güçlüler." (Mezmurlar, 142:1-6)
How I love to meditate in Your Law!

Peygamberimizin hayvan sevgisi nasıldı – 2


Peygamberimizin hayvan sevgisi nasıldı – 2
Allah tüm müminleri peygamberimizin güzel ahlakıyla ahlaklandırsın.

Kadın nefreti yobazlarda, hayvan nefreti yobazlarda. Bağnazlar hayvanları kendi kafalarınca lanetlemiş, birçok hadis uydurmuşlar. Oysa Allah Kuran’da hayvanların yaratılışından bahseder ve müminleri bu muhteşem yaratılış örnekleri konusunda düşünmeye çağırır. Hayvanlar bir güzellik olarak Allah tarafından çeşit çeşit yaratılmışlardır. Müminlerin kalpleri bu hayvanlara baktığında Allah sevgisiyle dolar. Peygamberimizde hayvanlara karşı son derece sevgi doluydu. Şimdi peygamberimizin hayvan sevgisine örnekler verelim.
Peygamberimiz’in Anne Köpek ve Yavrularına Şefkati:
Peygamberimiz savaş sırasında, on bin kişilik ordusuyla ilerlerken, yolları üzerinde yeni doğum yapmış dişi bir köpekle yavrularını görür. Efendimiz Suraka oğlu Cuayl'i çağırarak emir verir. “Anneyle yavrularının önünde duracak ve ordunun tamamı geçinceye kadar onlara nöbetçilik edip, ezilmekten koruyacaksın.”  (eş-ŞÂMÎ, Sübülü'l-hüda ve'r-reşâd, VII, 51) Peygamberimiz’in şefkatiyle dişi köpekle yavrularını rahatsız etmemek için on bin kişilik ordu istikametini değiştirmiştir.
Peygamberimiz’in Hayvan Sevgisini Gösteren Bir İfadesi, “Tüm Köpeklerin Canı Muhteremdir”
"Yalnız faydalı olan köpekler değil, zararı olmadığı, saldırgan ve yırtıcılığa soyunmadığı sürece bütün köpeklerin canı muhteremdir, dokunulamaz."  (Haşyetu'l-Beycermî Ala'l-Menhec-el-Mektebetu'ş-Şamile, I/474)
Peygamberimiz’in Kedisi “Müezza”:
Peygamberimiz’in kedisinin ismi Müezza’dır. Peygamberimiz, kedisi Müezza'yı o kadar çok severdi ki, Müezza bir gün sedirde oturan Peygamberimiz’in giysisinin ucunda uyuyakalınca, kediye kıyamayan Peygamberimiz, giysisini keserek sedirden kalkmayı tercih etmiştir.
Ek Bilgi: Peygamberimiz’den hadisler aktaran Ebu Hureyre’nin anlamı “kedi babası”dır.
Peygamberimiz’in Anne Kuş ve Yavrularına Şefkati:
“Allah'ın Resulüyle birlikte idik. Yanında iki yavrusu bulunan serçe biçiminde bir kuşa rastladık. Yavruları yakalayıverdik. Bunun üzerine anneleri, feryat ederek kanatlarını çırpmaya başladı Hz. Resulullah dönüp de yaptığımızı görünce: 'Bunu yavrusundan kim ayırdı? Yavrularını iade edin (yerine koyun)’ dedi. Biz de onları serbest bıraktık.”  (Ebu Davud, "Edeb", 163-164)
Keçinin Yavrusu:
Peygamberimiz, bir keçiyi sağan adama uğradığında ona şunları söylemiştir: "Sağdığında yavrusu için de süt bırak."  (Mecmua'z-Zevaid, 8:196)
Aç Bırakılan Deve ve Sahibi
Peygamberimiz Medineli Müslümanlardan birinin bağında bir devenin açlıktan bağırdığını görmüş bundan rahatsız olmuştu. Devenin yanına gelerek onu okşamış ve sahibinin kim olduğunu sormuş ve öğrenmişti. Sonra da: “Hayvanlara gösterdiğiniz muamelede Allah’tan korkmuyor musunuz?”  (Ebû Davud, "Cihad", 44) buyurarak devenin sahibini uyarmıştı. Başka bir hadiste ise Peygamberimiz: “Konuşamayan bu hayvanlar hakkında Allah’tan korkun!” (Ebû Dâvûd, Cihâd, 44/2548) buyurmuştur.
Uyuyan Ceylan:
Peygamberimiz, bir sefer esnasında sıcak bir gölgede kıvrılıp uyumakta olan bir ceylan görmüştü de, bir sahabisine, herkes geçinceye kadar orada bekleyip kimseye hayvanı rahatsız ettirmemesini emretmişti.  (Muvatta, Hacc, 79; Nesâî, Hacc, 78)
Yüzü Dağlanmış Merkep:
Hazret-i Peygamber, bir gün yolda yüzü dağlanmış bir merkep gördü ve: “Allah’ın laneti onu dağlayanların üzerine olsun!”  (Müslim, Libâs, 107) buyurdu. İşaret olarak yapılan dağlamanın, hayvanların acı vermeyecek yerlerine uygulanmasını tavsiye etti.
Peygamberimizin kadınlara gösterdiği şefkat, yanındaki sahabelere gösterdiği şefkat, hayvanlara gösterdiği sevgi ve merhamet tüm müminlere örnektir. Kuran ahlakına uyan müminin kalbi tüm yaratılmışlara karşı sevgi dolu olur, tavırlarında asalet, merhamet ve şefkat olur.
Yazımın ilk bölümünü bu linkten okuyabilirsiniz: