Kuran’a göre zina edenler öldürülmeli mi?
Yobazların uydurduğu sahte hadislerden biri de zina edenlerin öldürülmesidir, Kuran'da ise böyle bir ceza yoktur.
Bağnaz zihniyetinKuran ile nasıl çeliştiğini anlatan yazılarıma bugün de devam etmek istiyorum.Yobazlar o kadar çokhurafeuydurmuşlar ve bu hurafeleri o kadar çok yaymışlar ki, insanlar gerçek İslam ile bu uydurma dini tamamen karıştırır olmuşlar. Oysa Kuran bunların dünyaya dayattıkları sahte din ile taban tabana zıt, sevgi üzerine, barış üzerine, merhamet üzerine kurulmuş bir dindir. Yobazlar kendi karanlık, korkunç, acımasız dünyalarını hurafelere yansıtmış böylece insanların korkuyla uzaklaştıkları sahte bir din yaratmışlardır.
Yobazların uydurduğu sahte hadislerden biri de zina edenlerin öldürülmesidir, sahte hadiste şöyle bildirilir:
Zina edenleri öldürün. (1623-Tirmizî] [1601)
Evliyken zina edenleri taşlayarak (recmederek) öldürün. (1111-Buhârî] [1606-Buhari-Müslim-Tirmizi-Ebu Davud-Nesai-İbn Mace)
Bu sahte hadisler, Tevrat’ta geçen zina edenin taşlanarak öldürülmesi hükmünün Müslümanlığa dâhil etmek ve recm (taşlama) gibi bir vahşeti makul göstermeye çalışmak adına uydurulmuştur.Söz konusu uydurmayı, hadis literatürüne dahil edebilmek için bir kısım sözde alimler, başka sahte hadisler uydurmaktan geri kalmamışlardır. Aşağıda birkaç örneğini göreceğiniz bu hadisler, recm cezasını makul gösterebilmek için Peygamber Efendimiz’e, halifelere ve sahabelere yöneltilmiş iftiralarla doludur:
“Zina yapan evlilerin taşlanarak öldürülmelerini emreden ayet Hz. Ayşe’nin döşeğinin altındaki sayfada yazılı bulunuyordu. Peygamber ölünce Hz. Ayşe onun gömülme işlemleri ile meşgulken, evin açık kapısından içeri giren bir keçi, o sayfayı yedi. Böylece taşlayarak öldürme cezası Kuran’dan çıktı. Ama hükmü devam etmektedir.” (İbn-i Mace 36/194; Hanbel 3/61,5/131)
“Keçinin yemesi sonucu Kuran’dan çıkan taşlama ayetini Ömer Kuran’a tekrar sokmak istedi; ancak halkın dedikodusundan korktuğu için cesaret edemedi” (Buhari 53/5; 54/9; 83/3; 93/21; Muslim, Hudud 8/1431; Ebu Davut 41/1; Itkan 2/34).
“Cenab-ı Allah Muhammed (s.a.s)’i hak ile göndermiş ve O’na Kitab’ı indirmiştir. Recm ayeti de O’na indirilen ayetlerden idi. Biz bu ayeti okuduk, ezberledik ve anladık. Resulullah recmi uyguladı, ondan sonra biz de uyguladık”. Korkarım, zaman geçince birileri çıkıp “Biz Allah’ın kitabında recmi bulamıyoruz” der ve Allah’ın indirdiği bir farzı terk ederek sapıklığa düşerler. Şüphesiz recm, Allah’ın kitabında, evli olmak, şahit, gebelik veya ikrar bulunmak şartıyla, zina eden kimse aleyhine bir haktır.” (Müslim, Hudûd, 15)
Halife Ömer’in recmi, Medine minberinden ilân etmesi, içlerinde birçok sahabe bulunan cemaatten hiç birinin buna karşı çıkmaması, recmin sabit olduğunu gösterir. (Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Ahmed Davudoğlu, Istanbul 1978, VIII, 350). es-Serahsî (ö. 490/1097)
İslam’a, Kuran’a Peygamber Efendimiz’e ve sahabelere yöneltilmiş sayısız iftiralarla dolu olan yukarıdaki uydurma hadisleri şimdi detaylı inceleyelim:
Öncelikle Allah ayetleriyle, Kuran’ın İlahi koruma altında olan bir kitap olduğunu açıkça ifade etmiştir, Kuran hiçbir şekilde değiştirilmemiştir, ekleme ve çıkartma yapılmamıştır, Kuran’ın tamamı Allah tarafından korunmuştur.
Hiç şüphesiz, zikri (Kur’an’ı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz. (Hicr Suresi, 9)
Elbette bu, bir Kur’an-ı Kerim’dir. Saklanmış-korunmuş bir Kitap’ta (yazılı)dır. (Vakıa Suresi, 77-78)
Şüphesiz, onu (kalbinde) toplamak ve onu (sana) okutmak Biz’e ait (bir iş)tir. (Rahman Suresi, 17)
Allah açıkça Kuran’ın koruyucusu olduğunu, ayetleri bir araya getirip onları saklayanın Kendisi olduğunu ayetlerinde belirtmiştir. Son indirilen vahiy olan Kur’an’ın ilahi bir koruma altında olduğunu yine Kur’an’ın kendisinden öğreniriz. Zira Kuran son Kitap olduğu için kıyamete kadar insanların hidayet bulmasına vesile olacaktır. Bu nedenle de son vahiy Allah tarafından koruma altına alınmıştır.
Nitekim bunu Yüce Rabbimiz, Peygamberimiz’e “Sana okutacağız, sen de unutmayacaksın.” (A’la Suresi, 6) ayetiyle vahyetmiştir. Bu ayetin de bildirdiği şekilde, Allah, Peygamberimiz’e okutulan hiçbir ayeti unutturmamıştır. Dolayısıyla Kuran’da unutulan veya eksik kalan bir ayet bulunması imkânsızdır.
Zina ile ilgili ayeti keçinin yemesi iddiasında ise Allah’ın ayetinde “saklanmış ve korunmuş” bir kitap olarak tarif ettiği Kuran’dan bir ayetin çıktığı, bir başka deyişle -Haşa- Allah’ın ayeti koruyamadığı iddia edilmektedir (Allah’ı tenzih ederim).Bu, başlı başına söz konusu ayetleri reddetmek, Allah’ın sözünden şüphe etmek ve dinden çıkmak anlamına gelir.
Dahası, uydurma hadisler ile Halife Hz. Ömer’e açık bir iftira yöneltilmektedir. Bu iftiraya göre, Hz. Ömer “Kuran’da olmayan bir hükmü biliyor, Kuran’da olmamasına rağmen Medine minberinde bunu bir ayet olarak açıklıyor, buna hiçbir sahabe karşı çıkmıyor, Hz. Ömer de dedikodudan “korktuğu” için bunu Kuran’a dahil edemiyor” gibi bir konuma getirilmektedir.
Kuşkusuz ki, Kuran’da olmayan bir hükmü “aslında bu Kuran’da vardı” diyerek Peygamberimiz’in halifesinin açıklıyor olması imkansızdır. Bu, Hz. Ömer’in, Kuran’ın korunmuş bir kitap olduğu gerçeğini reddettiği anlamına gelmektedir ki, bunun anlamı da Allah’ın hükmüne karşı gelmesi olacaktır (Hz. Ömer’i tenzih ederim). Bu kuşkusuz sahte hadislerle Hz. Ömer’e yöneltilmiş çok çirkin ve büyük bir iftiradır.
Bununla birlikte, Kuran’daki bir ayetin korunmadığına dair minberde yapılan açıklamaya hiçbir sahabenin karşı çıkmadığı belirtilerek sahabelere de büyük bir iftira yöneltilmektedir. Böylesine sapkınca bir iddiaya sahabelerin tümünün şiddetle ve hemen Kuran’dan delil göstererek karşı koyacakları açıktır.
Hz. Ömer’e söz konusu sahte hadislerle yapılmış bir diğer çirkin iftira ise, “Kuran’da olduğunu düşündüğü bir hükmü, dedikodudan çekindiği için açıklayamadığı” iddiasıdır. Bu, söz konusu hadisi uyduran sahte âlimlerin Allah’a, Peygamberimiz’e, halifelere ve sahabelere bakış açısının ne kadar çarpık ve korkunç olduğunu açıkça göstermektedir. Hz. Ömer, Peygamberimiz’i örnek almış, tüm hayatı boyunca Allah için yaşamış, bu uğurda çok çeşitli zorluklara göğüs germiş, Allah’a, Peygamber’e ve Kuran’a iman ve koruyuculuk konusunda ölümü göze almış salih bir Müslümandır. Hayatı boyunca kınayanın kınamasından, ölümden, savaşlardan, tehditlerden asla çekinmeyen, Allah’tan başka kimseden korkmayan bu üstün ve mübarek insanın “dedikodudan korktuğu için Kuran’dan çıkarılmış bir ayeti açıklamaktan çekindiği” izahı İslam ile alakası olmayan hasta bir beynin ürettiği kirli, iftira dolu bir açıklamadır.
Bağnazların mevzu hadislerle uydurduğu, zina ile ilgili ayeti keçinin yemesi iddiasında -Haşa- Allah'ın ayeti koruyamadığı iddia edilmektedir (Allah'ı tenzih ederim). Bu, söz konusu ayetleri reddetmek, Allah'ın sözünden şüphe etmek ve dinden çıkmak anlamlarına gelir.
Bütün bunların yanı sıra, zina konusunun hükmü Kuran’da oldukça detaylı bir şekilde açıklanmıştır ve recm adı verilen vahşet Kuran’da hiçbir şekilde yoktur. Eğer recm söz konusu sözde âlimlerin uydurmalarına göre Kuran’da var ise, zina konusunda iki farklı hüküm nasıl mümkün olmuştur? Elbette böyle bir şey olamaz. Bu da sahtekârlığın bir başka kanıtıdır. Bir sonraki yazımda Kuran’a göre zinanın hükmünü sizlere anlatacağım.
“Kuran’da kadın dövmeye izin var mı” başlıklı yazımı da bu linkten okuyabilirsiniz:
“Kuran’a göre içki içenler öldürülmeli mi” başlıklı yazımı bu linkten okuyabilirsiniz: