12 Mart 2015 Perşembe

Peygamberimizden Mehdi talebelerine muhteşem sözler, övgüler...


Peygamberimizden Mehdi talebelerine muhteşem sözler, övgüler...
Kararlılık ve metanet Mehdi ve talebelerinin iki özelliğidir.

Peygamberimiz Hz. Mehdi talebeleri için öyle güzel hadisler söylemiş, onların ihlasını sadakatini, bağlılıklarını öyle güzel övmüş ki, sahabeler Hz. Mehdi talebelerine çok özenmişler. Peygamberimiz de Hz. Mehdi’yi o kadar detaylı ve güzel tarif etmiş ki sahabeler Hz. Mehdi’yi ve talebeleri hep peygamberimizden şevkle ve büyük heyecanla dinlemişler. Hz. Ali de, Hz. Mehdi kendisine sorulunca önce eliyle 9 işareti yapmıştır.
Mümin ferasetiyle, basiretiyle, imanın nuruyla Mehdi’yi bulur. Peygamberimiz’i nasıl insanlar imanın nuruyla buldular, Bediüzzaman Said Nursi'yi nasıl imanın nuruyla talebeleri buldu,ahir zamanda da  müminler Hz. Mehdi’yi imanın nuruyla bulacaklar. Bakın peygamberimiz Hz. Mehdi talebelerini, onların üstün ahlakını hadislerde nasıl anlatıyor:
"Ey Ebu Hüreyre! Sen, insanlar çekindikleri zaman çekinmeyen, insanlar ateşten emin olmak istediklerinde korku duymayan topluluğun yolu üzerinde bulun!"
Ebu Hüreyre -radiyallâhu anh- dedi ki:
"Yâ Resulellah! Onların vasfını bana anlat ki onları tanıyayım!"
Buyurdu ki:
"Onlar benim ümmetimden, âhir zamanda gelecek bir topluluktur ki; kıyamet gününde, tıpkı peygamberlerin haşrolunduğu gibi haşrolunacaklardır. İnsanlar, durumları gösterilip de onları gördükleri zaman, onların peygamberler olduklarını sanacaklar.Tâ ki ben; 'Ümmetimdir, ümmetimdir!..' deyip de kendilerini tanıtıncaya kadar... Nihayet halk onların peygamber olmadıklarını anlayacak. Şimşek ve rüzgâr misâli geçip gidecekler, nurlarından mahşer ehlinin gözleri kamaşacak!"
Dedim ki; "Yâ Resulellah! O hâlde bana onların yaptıklarına dâir bir misal ver de, ben de onlara katılayım!"
Buyurdu ki:
"Ey Ebu Hüreyre! Bu topluluk, zor ve güç bir yola girerek peygamberlerin derecesine kavuşurlar. Allah kendilerini doyurduktan sonra açlığı, giydirdikten sonra çıplaklığı, içirdikten sonra susuzluğu tercih ederler;Allah'ın katındakine ümitlerini bağlayıp bunları terkederler. Hesabından korku duyarak helâli dahi bırakırlar. Dünyaya sadece bedenleri ile ilgi gösterirler, onun herhangi bir şeyiyle iştigâl de etmezler.
Onların Rabb'lerine olan itaatleri karşısında, melekler ve peygamberler dahi hayrete düşer. Ne mutlu onlara, ne mutlu onlara! Allah'ın, onlarla benim aramı birleştirmesini ne kadar çok isterdim!"
Sonra Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onlara duyduğu iştiyaktan dolayı ağladı ve daha sonra şöyle buyurdu:
"Allah yer ehline azap etmeyi murad ettiğinde onlara nazar eder de, azâbı derhâl onlardan geri çevirir. Onun için ey Ebu Hüreyre, sen onların yolu üzerinde bulun! Onların yoluna karşı gelen, vereceği hesâbın şiddetinden tir tir titreyecektir!" (el-Vesâyâ li-İbnü'l-Arâbî, Hâlet Ef. nr.: 198/2, vr. 486a )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder