9 Kasım 2014 Pazar

Bir Kuran mucizesi paylaşalım: Hz. Musa denizi nasıl yardı?


Bir Kuran mucizesi paylaşalım: Hz. Musa denizi nasıl yardı?
Hz. Musa derin bir imana sahipti, Allah'ın Firavun'a karşı kendisine yardım edeceğini biliyordu.













Bir müminin yapacağı en güzel şey, insanların imani bilincini arttırmak, iman hakikatlerini anlatmak,Kuran mucizelerini anlatıp insanların imanlarına iman katmaktır. Kuran tüm insanlığa gönderilmiş mucizelerle dolu bir kitaptır. İçindeki hikmetler insanlar tarafından yüzyıllar içinde çözülmüştür ve çözülmektedir. Bugün sizlerle bir başka Kuran mucizesi daha paylaşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi Kuran’da Hz. Musa’nın asasıyla denizi yardığından bahsedilir:
Bunun üzerine Musa'ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu. (Şuara Suresi, 63)
Firavun olarak bilinen Mısır kralları, eski Mısır'ın çok tanrılı batıl dininde, kendilerini ilah olarak kabul etmekteydiler. Allah, hem Mısır halkının hak dine karşı batıl bir sistemi benimsemiş olduğu, hem de İsrailoğulları'nın köleleştirildiği bir dönemde, Hz. Musa'yı elçisi olarak Mısır kavmine göndermiştir. Ancak eski Mısırlılar -başta Firavun ve çevresi olmak üzere- Hz. Musa'nın hak dine davetine rağmen, putperest inançlarından vazgeçmiyorlardı. Hz. Musa, Firavun'a ve yakın çevresine sakınmaları gereken şeyleri açıklamış ve onları Allah'ın azabına karşı uyarmıştı. Buna karşılık onlar isyan edip Hz. Musa'ya iftiralar atarak delilik, büyücülük ve yalancılıkla suçlamışlardı. Firavun ve kavmine çok sayıda bela verilmesine rağmen, onlar Allah'a teslim olmamışlar; Allah'ı tek İlah olarak kabul etmemişlerdi. Hatta başlarına gelenlerden ötürü Hz. Musa'yı sorumlu tutarak, onu Mısır'dan sürmek istemişlerdi. Bunun üzerine Allah, Hz. Musa ve beraberindeki müminlere bulundukları yeri terk etmelerini bildirmiştir:
Musa'ya: 'Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz' diye vahyettik. Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi. "Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur. Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler. Biz ise uyanık bir toplumuz" (dedi). Böylelikle Biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık. Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da. İşte böyle; bunlara İsrailoğulları'nı mirasçı kıldık. Böylece (Firavun ve ordusu) Güneş'in doğuş vakti onları izlemeye koyuldular. (Şuara Suresi, 52-60)
Kuran'da bildirildiği üzere, bu takibin ardından iki topluluk karşı karşıya geldikleri sırada, Allah denizi yararak Hz. Musa'yı ve onunla birlikte iman edenleri kurtarmış, Firavun ve kavmini ise helaka uğratmıştır. Kuran'da Allah'ın iman edenlere bu yardımı şöyle bildirilir:
Bunun üzerine Musa'ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik. Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu. Ötekileri de buraya yaklaştırdık. Musa'yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk. Sonra ötekileri suda boğduk. Şüphesiz, bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değildirler. Ve hiç şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir. (Şuara Suresi, 63-68)
Şuara Suresi'nin 63. ayetinde "vur" olarak çevrilen Arapça "idrib" kelimesi, aynı zamanda "açmak, ayırmak, bölmek" anlamlarına da gelmektedir. Bu ifadeyle ve devamındaki ayetlerde anlatılan olay ile, tsunamidalgasının oluşumuna işaret ediliyor olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.) Çünkü tsunami dalgalarında da büyük miktarda su yer değiştirerek sığ sularda zeminin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Hz. Musa döneminde de tsunami dalgalarında olduğu gibi, sular birkaç yüz metre yanlara doğru toplanmış ve böylece deniz yarılmış olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.)
Ayrıca yukarıdaki ayetlerde suların görünümü dağlara benzetilmektedir. Tsunami dalgasında toplanan sular devasa bir tepe oluşturur ve bu dalgaların asıl kütlesi dipte olduğundan, dağ gibi bir görünüm alır. Dağlardaki gibi tsunami dalgasının da taban kısmı daha güçlü ve geniştir. Tsunami dalgalarında, bir yandan su derinliği azalırken, dalganın kütlesi genişleyerek yüksekliği artar. Dalga yüksekliği 30 metreye ulaşabilmektedir. Bu bakımdan suyun aldığı görünümün dağlara benzetilmesi çok manidardır.
Tsunamiler bildiğimiz dalgalardan çok farklıdır ve denizin derinliğinin tamamının hareket etmesidir. Bu derinlik çoğu zaman sadece yüzeyde kalmaz ve birkaç kilometreyi bulur. Bu nedenle çok güçlü bir enerjiye sahip olurlar ve çok yüksek hızlarda hareket ederler. Bilimsel açıklamalarda tsunami dalgaları ile ilgili şunlar bildirilmektedir:
... Aslında tsunami dalgası hareket halinde olan dev bir su kitlesinin yalnız üst ucudur... Dalgalar okyanus yüzeyinde yalnız sığ bir tabaka oluştururken, tsunami okyanusun içinde yüzlerce metre derinliğe uzanabilir... Tsunami dalgalarını genellikle karanlık su "duvarları" şeklinde tarif ederler. Hemen gerilerinde duran yoğun su kitlesi nedeniyle dalgalar daha sonra sahil şeridinin üzerine kapanır ve kıyı tümüyle su altında kalır.
... Deniz tabanının sınırları ve sahil şeridi dalgaların yüksekliğini belirleyen etmenlerdir ve bazen beklenmedik sonuçlar verebilir. 1993 yılında Japonya'da Okushiri'de meydana gelen tsunami­de, kıyıya çarpan dalgalar yaklaşık 15–20 metre yükseklikteydi. Fakat belirli bir yerde dalgalar denizin içinde V şeklinde bir vadi oluşturdular ve suyu giderek daha dar bir alanda baskı altına aldılar. Sonunda su deniz seviyesinden 32 metre yüksekliğe ulaştı, bu yaklaşık 8 katlı bir bina yüksekliğiydi.
Kuran'da geçmişle ilgili bildirilen olayların, günümüzde tarihi kanıtlarla ve bilimsel gelişmelerle aydınlanması, kuşkusuz ki Kuran'ın önemli bir mucizesidir. Hz. Musa ile birlikteki topluluğun geçeceği vakit suların çekilip, Firavun ve ordusu geçerken suların tekrar yükselmesi, Allah'ın müminlere yardımının açık bir örneğidir. Nitekim Hz. Musa bu zorlu anda Allah'a dayanıp güvenerek son derece güzel bir ahlak örneği sergilemiştir:
İki topluluk birbirini gördükleri zaman Musa'nın adamları: "Gerçekten yakalandık" dediler. (Musa:) "Hayır" dedi. "Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir." (Şuara Suresi, 61-62)
Kaynaklar:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder