Bediüzzaman hakkında bilinmeyenler…
Bediüzzaman asrın yol göstereni, insanları irşad edeniydi.
Bediüzzaman asrın şahane insanı… Ondaki imanı derinlik, cesaret, Allah’a teslimiyet, kendine güven, azim ve kararlılık kimsede yok. Öyle ihlaslıydı ki en çetin şartlar bile onu asla yıldırmadı. Şimdi aradan bunca yıl geçmesine rağmen hala Müslümanlar bu çok değerli insanın ihlâsını örnek alıyorlar, Risaleler hala dünyanın dört bir yanında büyük bir şevkle okunuyor. Şimdi bu Kuran’a hayatını adamış güzel insan hakkında bilinmeyen yönlerinden bahsedeceğim:
Küçüklüğünden beri haksızlığa tahammül edemediğini, kendisinin başarısını çekemeyen medrese arkadaşlarının Ona saldırmaları karşısında cesaretle karşı koyduğunu…
O zaman ki medreseler arasında cesaretli, yiğit, sözünü sakınmayan olarak nam saldığını…
Çok küçük yaşlardan itibaren zekat,sadaka almadığını ve minnet altına girmediğini…
Medrese kurallarına göre 20 senede ancak bitebilen kitapları 3 ayda bitirebildiğini…
Abisinin Molla Abdullah, onu 80 kitaptan imtihan ettiğini ve aldığı cevaplar karşısında kardeşi Molla Said’e talebe olduğunu…
Medrese hocasının kendisi için “Zeka ile hafızanın bir insanda bu kadar aşırı bir şekilde toplanması çok nadirdir” dediğini…
Siirt alimleriyle yaptığı münazarada onların hepsini mağlup ettiğini ve sonra “Said-i Meşhur” yani Meşhur Said dendiğini…
Yediği yemeğin taneciklerini yardımlaşmayı sevdikleri ve Cumhuriyetçi oldukları için karıncalara verdiğini…
Medrese kurallarına göre 20 senede ancak bitebilen kitapları 3 ayda bitirebildiğini…
Abisinin Molla Abdullah, onu 80 kitaptan imtihan ettiğini ve aldığı cevaplar karşısında kardeşi Molla Said’e talebe olduğunu…
Medrese hocasının kendisi için “Zeka ile hafızanın bir insanda bu kadar aşırı bir şekilde toplanması çok nadirdir” dediğini…
Siirt alimleriyle yaptığı münazarada onların hepsini mağlup ettiğini ve sonra “Said-i Meşhur” yani Meşhur Said dendiğini…
Yediği yemeğin taneciklerini yardımlaşmayı sevdikleri ve Cumhuriyetçi oldukları için karıncalara verdiğini…
Mardin’den kendisini götüren askerlere namaz vakti geldiğinde kelepçelerin çözülmesini istediğinde bu isteği kabul edilmeyince “Bismillah” deyip kelepçeleri çözdüğünü… Bunu nasıl yaptığını soranlara da “Bu namazın kerametidir” dediğini…
Matematiğe dair bir kitap yazdığını ve 27. dereceden denklem çözümleri yapabildiğini, bu sıralarda üstün dehasından dolayı “Bediüzzaman” yani Zamanın eşsizi lakabını aldığını…
Bediüzzamanın ezberlediği 80-90 kitabı 3 ayda bir defa ezberden tekrar ettiğini…
Devrin Padişahı Abdülhamit’e Doğuda üniversite açılması için teklif verdiğini…
İngiliz Avam Kamarasında onların elindeki Kuran-ı alarak yenebiliriz denmesi üzerine “Kur’anın sönmez ve söndürülemez bir nur olduğunu ben Dünyaya göstereceğim ve isbat edeceğim” dediği bu sırada 18 yaşında olduğunu…
Matematiğe dair bir kitap yazdığını ve 27. dereceden denklem çözümleri yapabildiğini, bu sıralarda üstün dehasından dolayı “Bediüzzaman” yani Zamanın eşsizi lakabını aldığını…
Bediüzzamanın ezberlediği 80-90 kitabı 3 ayda bir defa ezberden tekrar ettiğini…
Devrin Padişahı Abdülhamit’e Doğuda üniversite açılması için teklif verdiğini…
İngiliz Avam Kamarasında onların elindeki Kuran-ı alarak yenebiliriz denmesi üzerine “Kur’anın sönmez ve söndürülemez bir nur olduğunu ben Dünyaya göstereceğim ve isbat edeceğim” dediği bu sırada 18 yaşında olduğunu…
1907’de İstanbul’da kaldığı otelin kapısına “Burada her suale cevap verilir ama sual sorulmaz” yazdırdığını…
Kendisini çekemeyenlerin Ona deli damgası vurmak için gönderdikleri doktorun “Eğer Bediüzzamanda zerre kadar delilik varsa, Dünyada akıllı insan yoktur” dediğini…
Yahudilerin İstanbul temsilcisi Karosso ile görüştüğünü ve Karosso’nun konuşmayı yarıda keserek “Eğer yanında biraz daha kalırsam beni de müslüman edecekti” dediğini…
Tiflis’te karşılaştığı Rus polisine o anda çok kötü durumda olan Müslümanların Dünyaya hakim olacağını söylediğini…
Kendisini çekemeyenlerin Ona deli damgası vurmak için gönderdikleri doktorun “Eğer Bediüzzamanda zerre kadar delilik varsa, Dünyada akıllı insan yoktur” dediğini…
Yahudilerin İstanbul temsilcisi Karosso ile görüştüğünü ve Karosso’nun konuşmayı yarıda keserek “Eğer yanında biraz daha kalırsam beni de müslüman edecekti” dediğini…
Tiflis’te karşılaştığı Rus polisine o anda çok kötü durumda olan Müslümanların Dünyaya hakim olacağını söylediğini…
1915’li yıllarda Doğuda Ruslara karşı talebeleriyle savaştığını, Rusların Bediüzzaman ve talebelerini görünce “Keçe külahlılar geliyor” diye kaçıştıklarını…
İstanbul Kağıthane semtinde 2 arkadaşıyla yaptığı kayık gezintisinde çevrede yüzlerce bayan olmasına rağmen bir kez olsun bakmadığını ve sebebini soranlara “Lüzumsuz, geçici zevklerin akıbeti elemler, teessüfler olmasından, istemiyorum” dediğini…
1922 yılında Ankara’ya geldiğini ve Millet Meclisinin kendisini resmi tören ile karşıladığını…
Ankara’da Mustafa Kemal ile görüştüğünü…
İstanbul Kağıthane semtinde 2 arkadaşıyla yaptığı kayık gezintisinde çevrede yüzlerce bayan olmasına rağmen bir kez olsun bakmadığını ve sebebini soranlara “Lüzumsuz, geçici zevklerin akıbeti elemler, teessüfler olmasından, istemiyorum” dediğini…
1922 yılında Ankara’ya geldiğini ve Millet Meclisinin kendisini resmi tören ile karşıladığını…
Ankara’da Mustafa Kemal ile görüştüğünü…
Mecliste yaptığı konuşmadan sonra 60 milletvekilinin Namaza başladığını…
Talebelerinin anlattığına göre her gece mutlaka namaza kalktığını ve her gece 4-5 saat dua ettiğini…
1926 yılında başlayan ve 25 sene süren çileli hayatın Risale-i Nuru telif etmesi ile bereketlendiğini…
Barla’da kaldığı 8.5 sene zarfında Risale-i Nurun dörtte üçünü telif ettiğini…
Üstadımızın 19 defa din düşmanları tarafından zehirlendiğini ve bir defasında çok şiddetli bir zehir etkisi ile 1 hafta aç ve susuz ve halsiz bir şekilde hastalandığını fakat bu durumda iken bile bir defa dahi bile namazını terk etmediğini…
Talebelerinin anlattığına göre her gece mutlaka namaza kalktığını ve her gece 4-5 saat dua ettiğini…
1926 yılında başlayan ve 25 sene süren çileli hayatın Risale-i Nuru telif etmesi ile bereketlendiğini…
Barla’da kaldığı 8.5 sene zarfında Risale-i Nurun dörtte üçünü telif ettiğini…
Üstadımızın 19 defa din düşmanları tarafından zehirlendiğini ve bir defasında çok şiddetli bir zehir etkisi ile 1 hafta aç ve susuz ve halsiz bir şekilde hastalandığını fakat bu durumda iken bile bir defa dahi bile namazını terk etmediğini…
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin “Hayatın zevkini ve lezzetini isterseniz,hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve feraizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz” dediğini…
Üstadımızın hapishanede kaldığı zaman beraberinde en azılı katillerin ve canilerin bile namaza başladıklarını…
Kendisini defalarca hapseden ve defalarca zehirleyip eza ve cefa veren insanlara hakkını helal edecek kadar alicenap olduğunu…
Üstadımızın Mektubat’da “Rıza-i küfür, küfür olduğu gibi, zulme rıza da zulümdür” dediğini…
Günde 1.5 – 2 saat uyuduğunu ve gece ibadet ettiğini…
Üstad hazretlerinin “Tembellik, hastalık, yorgunluk ve havalecilik nefsin desisesidir” dediğini ve bu huyları hiç sevmediğini…
Üstadımızın hapishanede kaldığı zaman beraberinde en azılı katillerin ve canilerin bile namaza başladıklarını…
Kendisini defalarca hapseden ve defalarca zehirleyip eza ve cefa veren insanlara hakkını helal edecek kadar alicenap olduğunu…
Üstadımızın Mektubat’da “Rıza-i küfür, küfür olduğu gibi, zulme rıza da zulümdür” dediğini…
Günde 1.5 – 2 saat uyuduğunu ve gece ibadet ettiğini…
Üstad hazretlerinin “Tembellik, hastalık, yorgunluk ve havalecilik nefsin desisesidir” dediğini ve bu huyları hiç sevmediğini…
Üstad Hazretleri “Evlatlarım, Risale-i Nur dinsizlerin, komünistlerin, masonların belini kırmıştır. Risale-i Nur daima galiptir. Katiyyen merak etmeyiniz. Yeterki siz Risale-i Nur’a sadık kalın” dediğini…
Nur üstadımızın “Biz Risale-i Nur okuyarak iman tazeliyoruz” dediğini…
Üstad Hazretlerinin Emir dağına 3 km kalsa bile namaz vakti gelince arabayı durdurup hemen evvel vaktinde namazı eda ettiğini….
23 Mart 1960 Çarşamba günü, İslam Dünyasında bin ayda daha hayırlı olan Kadir gecesinin idrak edildiği gece, Bediüzzamanın Urfa’da İpek Palas Oteli’nin 27 numaralı odasında Rahmeti Rahmana kavuştuğunu… biliyor musunuz?
Nur üstadımızın “Biz Risale-i Nur okuyarak iman tazeliyoruz” dediğini…
Üstad Hazretlerinin Emir dağına 3 km kalsa bile namaz vakti gelince arabayı durdurup hemen evvel vaktinde namazı eda ettiğini….
23 Mart 1960 Çarşamba günü, İslam Dünyasında bin ayda daha hayırlı olan Kadir gecesinin idrak edildiği gece, Bediüzzamanın Urfa’da İpek Palas Oteli’nin 27 numaralı odasında Rahmeti Rahmana kavuştuğunu… biliyor musunuz?
Kaynak: http://www.nurculuknedir.org/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder