29 Ekim 2013 Salı

Tüm dünyada Müslüman eşittir kalitesiz diye bir anlayış hakim!


Tüm dünyada Müslüman eşittir kalitesiz diye bir anlayış hakim!
İşte dünyaya empoze edilen Müslüman görüntüsü bu!

Evet, gerçekten de öyle. Tüm dünyada bu görüş o kadar yaygın ki. Müslüman deyince insanların aklına yobazdan başka birşey gelmiyor. Nasıl olur yobaz? Sevgisiz, şefkatsiz, merhametsiz, dayatmacı, haramlar uyduran, baskıcı, kadına söven, kadını döven, işine gelmediğinde dini terk eden, Kuran ahlakından olabildiğince uzak... Daha bu liste uzuyor da uzuyor. Ama yobazın en önemli özelliği nedir biliyor musunuz?Kalitesizlik... Tüm dünyada insanlar işte bu kalitesiz yaşamı ilke edinmiş olan yobazları görüp bunları gerçek Müslüman zannediyorlar. Kalitesizlik üzerine yazılmış bu önemli yazıyı da sizlerle paylaşmak istiyorum:
İnternetteki arama sitelerinden birine gidin ve görseller bölümünde arama yaparak “muslims” yazın. Karşınıza çıkan resimler sizi çok şaşırtacak. İlk sıralarda bayrak yakan, birbirine saldıran, yüzlerinde nefret dolu, korkunç bir ifadeyle bağırıp çağıran insanların “müslüman” olarak yer aldığını göreceksiniz. İşte bu, dünyada müslümanlar hakkında oluşturulmaya çalışılan yanlış imajın küçük bir yansıması.Peki bu durumun sebebi nedir ve bunu ortadan kaldırmak için ne yapmamız gerekir?
Dünyadaki yanlış İslam algısının nedeni, Kuran’da bildirilen ve Peygamberimiz’in yaşadığı gerçek İslam’a uyulmamasıdır. Bu birçok insanın bildiği ancak tam olarak anlamadığı bir durumdur. Çünkü bazı insanlar dinimizde olmayan hurafeleri var gibi göstermektedirler. Birçok müslüman ülkede hurafelerle dolu, sevgiden, anlayıştan, güzellikten, estetikten yani kaliteden uzak bir İslam anlayışı hakimdir ve hatta bu makbul kabul edilmektedir.
Bu yanlış örnekler nedeniyle birçok insan İslam denilince hayatın bütün alanlarından çekilmek gerektiğini düşünmüş, hatta fakirliğin, çirkin olan herşeyin makbul olduğu yanılgısına düşmüştür. Sevginin, nezaketin ve şefkatin dinimizde yerinin olmadığı gibi son derece yanlışbir düşünceye kapılmıştır.Bu elbette ki çok büyük bir yanılgıdır ve farkında olmadan birçok insana zarar vermekte hatta bu kişilerin din ahlakını yaşamasına engel olmaktadır.Bu konuda Efendimiz’in yaşamı bizler için en güzel örnektir.
Öncelikle Peygamberimiz her konuda son derece kaliteli bir yaşam sürmüş, her zaman yüksek bir ahlak göstermiştir. Yiyeceklerin en güzel, en temiz olanlarından yemiş, kıyafetlerin en güzel olanlarını kullanmıştır. Cübbesi her zaman bembeyaz tertemizdir, dişlerinin parlaklığı, temizliği örnektir.Bulunduğu ortamı da cennete çevirmiştir. Hatta çöl gibi bir ortamda gül bahçeleri oluşturacak kadar güzelliğe ve estetiğe düşkündür bizim mübarek Efendimiz. O dönemdeki imkanlarla olabilecek en güzel şartları oluşturmuş yani çok kaliteli bir yaşam sürmüştür.
Peygamber Efendimiz’in seçtiği kelimeler, kullandığı cümleler, hitap şekilleri çok ama çok kalitelidir.Kadınlara verdiği önem ve öncelik de onun kalitesinin göstergelerindendir. Çocuklara olan sevgisi, hep güzel söz söylemesi, ince düşünceli olması, Allah’tan çok korkması, çok vicdanlı olması kısacası bizim örnek aldığımız bütün güzel ahlak özellikleri Peygamberimiz’in kaliteye verdiği önemin delillerindendir.
Peygamberimiz çağındaki en modern, en kaliteli insandır. En merhametli, en güzel giyinen, en güzel davranan, aklını en güzel kullanan, en şefkatli ve merhametli, en adaletli kişidir. Şimdi bu güzel ahlakın tam olarak ve herkes tarafından günümüzde yaşandığını düşünelim. Elbette ki dünya hayatı adeta cennet ortamına döner, bolluk, bereket vesilesi olur. Güzellikler artar, herkes birbirine sevgi, şefkat, barış sunar ve her zaman başkasını ön planda tutar. Herkes böyle olursa nasıl bir ortamın hakim olacağını detaylı anlatmaya bile gerek yok aslında.
Kalite hayatın en önemli süslerindendir. Kalite kayboldu mu insanlar içine kapanır, huzursuzlaşır, bencilleşir, duyarsızlaşır. İnsanlar ibadetlerini yine yerine getirirler ama kalitesizlikten mutsuz hale gelirler. Karanlık, kasvetli evler, estetikten uzak mekanlar, bakımsız ibadethaneler insanlara mutluluk getirmez.Bakımsız görünümlü, yüzünde sevgi ifadesi olmayan, bezgin, kızgın ifadeli, olumsuz konuşan, güzelliklerden zevk almayan hatta bunları yok etmeye çalışan, kısacası olumsuzluklarını çevrelerine yayan insanlar toplumda yaygınlaşır.
Böyle bir toplumda ise kardeşlik yok olur, güzellikler yok olur, sevgi yok olur, huzur yok olur kısacası konfor yok olur.İnsanlar birbirinden uzaklaşır ve hatta birbirinden çekinir, korkar hale gelir.
Bu beladan kurtulmanın tek yolu ise Kuran’da bildirilen, hurafelerden uzak İslam ahlakına tam uyulmasıdır. Hayatı boyunca çok sayıda insanı eğiten ve onların hidayetine vesile olan canımız Peygamber Efendimiz hepimiz için bir yol göstericidir.
Efendimiz’in şu hadisleri müslümanların göstermesi gereken güzel ahlakın çok güzel bir özetidir:
“Rabbim bana dokuz şey emretti: Gizli halde de aleni halde de Allah’tan korkmamı, öfke ve rıza halinde de adaletli söz söylememi, fakirlikte de zenginlikte de iktisat yapmamı, benden kopana da sıla-ı rahim (dostluk) yapmamı, beni mahrum edene de vermemi, bana zulmedeni affetmemi, susma halimin tefekkür olmasını, konuşma halimin zikir olmasını, bakışımın ibret olmasını, marufu (doğru ve güzel olanı) emretmemi.” (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 317)
“Her nerede olursan ol Allah’tan ittika et (gereği gibi korkup sakın) ve kötülüğün arkasından iyilik yap, bu onu yok eder. İnsanlara iyi ahlakla muamele et.” (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 328)
Deniz Tanık isimli yazar arkadaşımızı bu güzel ve hikmetli yazısı için tebrik ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder