Olaylara biraz da farklı açılardan bakmayı denesen?
Olayları bir de karşı tarafın gözünden görmeyi dene...
Her insanın algısı birbirinden çok farklı. Üç insan aynı yere bakıyor, biri siyah görüyor, biri beyaz, diğeri ise gri! Gördüğünüz bir olayı anlat desen olayı anlatışı ve yorumlayışları birbirinden çok farklı olabiliyor. Kimi ortada hiçbirşey yokken karşıdaki bir insanın tavrını ters algılıyor, kimi ise fark etmiyor bile. Peki bu farklılık nerden kaynaklanıyor? İnsanlar nasıl olayları bu kadar farklı algılıyor?
Hepimizin hayata bir bakış açımız var. Çocukluğumuzdan itibaren aldığımız eğitim, annemizin ve babamızın kişilik yapısı, yaşadığımız olaylar, sahip olduğumuz kültür yapısı bu bakış açısına yön veriyor. Olayları algılamamızda, sahip olduğumuz bu bakış açısının önemi o kadar büyük ki, söylediğim gibi, bazen iki ayrı insan aynı olayı birbirinin tamamen zıttı olarak algılayabilir.
Örneğin kimi zaman insan, içinden çıkamadığı bir olayla karşılaştığında ya da çok zorlandığı bir durum yaşadığında, çok büyük bir sorunla karşı karşıya olduğunu zanneder. Ama bazen aslında ortada sandığı gibi bir sorun hiç yoktur. Ya da bazen de, çok büyük sanılan bu sorunun çözümü, aslında sadece kişinin olaya bakış açısını değiştirmesindedir. İnsan sadece bakış açısını değiştirerek, olayları çok daha farklı şekilde algılayabilme imkanı yakalar.
Nasıl ki bir insanın, bir sokağın ortasında durup etrafına baktığında gördükleriyle, aynı sokağın aynı noktasındaki bir gökdelenden o sokağa baktığında gördükleri farklı ise; aynı kişinin bir olaya iki değişik bakış açısıyla bakıp değerlendirmesi de aynı şekilde farklıdır.
Farklı bakış açılarının etkisi, iki kişi arasında bir sorun olduğunda, bu kişilerin her birinin olayları aktarışının farklı olmasında da görülür. Her iki tarafın da içerisinde bulunduğu durum, mazeretleri, haklı oldukları noktalar, yanlış algıladıkları kısımlar, önyargıları ve beklentileri, o olaya bakış açılarına etki eder. Sonuçta da iki farklı bakış açısı ortaya çıkar.
İşte insanın, her olaya bu önemli gerçeği göz önünde bulundurarak yaklaşması çok önemlidir. Çünkü insan bazen, sırf yanlış bir bakış açısı içerisinde olduğu için birçok konuyu halledemiyor olabilir. Ve yine sadece bakış açısını değiştirmekle birçok konuda ilerleme kaydetmeyi başarabilir.
Bu, hem insanın karşılaştığı olaylarda daha sağduyulu ve daha doğru hareket edebilmesine hem başkalarıyla arasındaki ilişkilerde karşı tarafı daha iyi anlayabilmesine hem de kendi eksikliklerini daha iyi görüp, sorunlarına kesin çözümler getirebilmesine vesile olabilecek hayati bir bilgidir.
Söz gelimi bir insan, karşısındaki kişiyi farklı bir bakış açısıyla değerlendirdiği için, onun tüm sözlerini ve tavırlarını yanlış anlayabilir. Karşı tarafın iyilik, güzellik amaçlı hareketlerini tam ters yönde ve çok farklı yorumlayabilir. Ya da o kişinin olağan ve doğal tavırlarında kasıt olduğunu zannederek bunlardan bambaşka sonuçlar çıkarabilir. Aynı şekilde yine sahip olduğu bakış açısının etkisiyle, beraberindeki bir kişiyi olduğundan çok daha üstün ahlaklı ve nitelikli bir insan zannedebilir. Bu kişinin tavırlarına hep hüsn-ü zan ile yaklaştığı için, bunların altında yatan art niyetleri, kötü amaçları ya da eksiklikleri göremeyebilir.
İnsanın bu tarz ihtimallere karşı yapması gereken, ‘bakış açısını yalnızca Kuran'a göre şekillendirmesi’ ve ‘buna kendinden hiçbir ilave mantık eklememesi’dir.
Allah Kuran'da insanlara; kime, hangi durumda, hangi sebeplerle ve hangi olaylarda nasıl bir bakış açısıyla yaklaşmaları gerektiğini bildirmiştir. Bu, insan için çok kesin ve sarsılmaz bir ölçüdür. Örneğin bir kimseniniman eden, tüm tavırlarıyla ve samimiyetle Kuran ahlakını yaşayan, hiçbir durumda bu özelliklerinden taviz vermeyen, güvenilir bir Müslümana hüsnü zana dayalı, çok olumlu bir bakış açısı olması gerekir. Bu kişinin yanlış gibi görünen tavırları ya da sözleri olsa bile, bunlara hayır ve hikmet gözüyle bakması, hayra yorması, konuyu o kişi açısından en lehe olacak şekilde değerlendirmesi gerekir. Bir Müslüman, bir başka mümin ile arasında bir sorun yaşıyorsa, bu durumda kendi bakış açısında mutlaka bir hata olabileceğine ihtimal verip, bakış açısını değiştirmeyi denemelidir. Çünkü tümüyle Kuran'a göre hareket eden iki insanın, aralarındaki herhangi bir konuyu halletmeleri son derece kolay olmalıdır. Dolayısıyla eğer ortada bir zorluk varsa, o zaman sorun iki tarafın da bakış açılarında olabilir.
Buna bağlı olarak, bazen insanın kendi hayatına, yaşadıklarına ve olayların muhtemel gelişimine yönelik bakış açısının yanlışlığı da, kişinin çok büyük bir sorunla karşı karşıya olduğunu sanmasına ve gereksiz yere sıkıntı yaşamasına neden olabilir. Kuran dışında cahili bazı mantıklarla hareket ettiği için, olaylar hakkında yanlış ihtimaller üzerinde duruyor olabilir. Bu nedenle bir Müslüman, eğer kendi içinde de, zorlandığı bir konuyla karşı karşıya ise, bu durumda da, olaylara yanlış bir bakış açısı olabileceğinden şüphelenmeli ve konuya başka bir açıdan yaklaşmayı denemelidir.
Bir mümin, yaşadığı her olaya Kuran'ın gerektirdiği ahlak ile yaklaşıp herşeyi Kuran'ı ölçü alarak değerlendirdiği sürece, -Allah'ın izni ve yardımıyla- karşısına çıkan -sorun sandığı herşeyi- çözebilecek bir anlayış kazanmış olur.
Kuran'da bu gerçek insanlara şöyle haber verilmiştir:
Gerçek şu ki kulluk eden bir topluluk için bunda (Kur'an'da) 'açık bir mesaj' (veya gerçek bir çıkış yolu) vardır. (Enbiya Suresi, 106)
... Kim Allah'tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir; (Talak Suresi, 2)
... Kim Allah'tan korkup-sakınırsa (Allah) ona işinde bir kolaylık gösterir. (Talak Suresi, 4)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder