28 Ekim 2013 Pazartesi

Bir ayet açıklayalım (Enfal Suresi, 29)


Bir ayet açıklayalım (Enfal Suresi, 29)
Müslümanların lideri Hz. Mehdi'dir ve her yüzyılda hasretle beklenmiştir.

İnsanların en ihtiyaç duyduğu şey kuşkusuz akıl, insan ancak akıllı olursa doğru düzgün bir hayat yaşayabilir. Ama burada kastettiğim gerçek akıl, yani doğruyu yanlıştan tam anlamıyla ayırd eden, doğruyu teşhis eden ve uygulamaya giden, gerektiğinde tedbirler alabilen bir akıl. Peki bu akıl insanda nasıl oluşur, okumayla mı, öğrenmeyle mi, yoksa imanla mı, şimdi ona bakalım:
‘‘Ey iman edenler, Allah’tan korkup sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.’’ (Enfal suresi, 29)
Allah Kuran’ın bu ayetinde, ancak Kendisi’nden korkup sakınanlara verdiği özel bir anlayış olduğunu bildirmektedir. Doğruyu yanlıştan ayıran bu anlayış kuşkusuz “akıl”dır. Fakat Allah, aklı insanlara ancak samimi iman ile birlikte vermektedir. Kuran’da, aklın, insanlara çok üstün bir hayat tarzı, çok ileri bir kavrayış ve düşünme yeteneği sunan büyük bir nimet olduğu bildirilmiştir. Akıl, Allah’ın insanlar için belirlediği ve uyulduğunda en mükemmel sonuçlara ulaştıran ve kişinin Kuran ahlakını yaşamasından ve Allah korkusunu hissetmesinden kaynaklanan bir üstünlüktür. Akıllı bir insan, karşılaştığı olaylarda pek çok insanın göremediği detayları görebilir, ince teşhisler yapabilir, olaylardan en doğru ve en hikmetli sonuçları çıkarabilir. Geçmişteki tecrübelerini en iyi şekilde değerlendirerek, bunları en gerekli yerlerde en akılcı şekilde kullanabilir. Tüm bunların yanında akıl, kişinin ruhunda, güzelliklerden çok fazla zevk alabilmesini sağlayan bir derinlik de oluşturur. Bu nedenle çoğu insanın sıradan karşıladığı ve büyük bir alışkanlıkla baktığı pek çok şeyin ardında gizlenen güzellikleri, akıl sahibi insanlar hemen görebilirler.
Bunun tam tersi olarak, imanı yaşamayan kişilerde görülen en belirgin etkilerden biri ‘akılsızlık’tır. Bir kişi Kuran ahlakından uzaklaştığında ya da iman ettiğini söylediği halde samimiyetsiz davrandığında, doğruyu yanlıştan ayırt edebilme özelliğinden yoksun kalır. Bunun en önemli alameti ise kişilerin içerisinde bulundukları durumu görüp Kuran’a uygun şekilde teşhis yapamamaları ve Kuran’ı kavrayamamalarıdır. Unutulmamalıdır ki Rabbimiz, Kendisi’ne yönelen ve samimi olan her insanı akılsızlıktan arındırabilir ve ona dünyada ve ahirette kurtuluşa ulaşmasını sağlayacak bir şuur açıklığı, akıl ve anlayış verebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder