3 Ağustos 2013 Cumartesi

Güneş batıdan doğduktan sonra imtihanımız bitecek...

Güneş batıdan doğduktan sonra imtihanımız bitecek...
O gün dünyadaki her insan geriye dönüş için bir yol var mı diye soracaktır.

On dört yüzyıl önce Peygamberimiz Hz. Muhammed, kıyamet ile ilgili bazı gaybi bilgileri ve bunlara dayalı düşüncelerini kendisiyle birlikte olan Müslümanlara aktarmıştır. Bu değerli sözler nesilden nesile geçmiş, hadis kitapları ve İslam âlimlerinin eserleriyle günümüze ulaşmıştır. Hadisleri incelediğimizde tüm dünyaya İslam’ın son kez Hz. Mehdi ve Hz. İsa vesilesiyle hâkim olacağını, Hz. Mehdi ve Hz. İsa öldüğünde de insanların çok büyük bir hızla imanlarını kaybedeceğini görüyoruz. İnsanlar arasında öyle büyük bir fitne yaşanacak ki nerdeyse iman eden kimse kalmayacaktır. Kuran yeryüzünden kaldırılacak, kıyamette inkâr edenlerin üzerine kopacaktır. 
Ahir Zaman ve Altınçağ insanlığa son uyarının tam anlamıyla yapılacağı dönemdir. Bazı hadislerde bu dönemden sonra artık "dünyada hayırlı bir şey" kalmayacağı vurgulanır. Öyle anlaşılmaktadır ki, Hz. Mehdi’nin ve Hz. İsa'nın ölümünden çok kısa bir süre sonra, tüm dünya halkları Altınçağ'ın getirmiş olduğu maddi refah ortamında şımarıp azgınlaşacak, hak dini tamamen terk edeceklerdir. Kıyamet saati de işte böyle bir ortamda, ansızın gelecek, insanlar hiç beklemedikleri bir anda, evlerinde otururken, eğlenceye dalmışken kıyametin büyük sarsıntısıyla yerlerinden fırlayacaklardır. O gün güneş son kez batıdan doğacaktır. Bakın bu olay hadislerde nasıl anlatılıyor: 
Hz. Ebu Hureyre (Radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: 
"GÜNEŞ, BATTIĞI YERDEN DOĞMADIKÇA KIYAMET KOPMAZ. BATIDAN DOĞUNCA, İNSANLAR GÖRÜR VE HEPSİ DE İMAN EDER. ANCAK, DAHA ÖNCE İNANMAMIŞ VEYA İMANIN SEVKİYLE HAYIR KAZANAMAMIŞ OLAN HİÇ KİMSEYE BU İMAN FAYDA SAĞLAMAZ." [Buharî, Rikak 39, İstiska 27, Zekât 9; Müslim, İman 248, (157); Ebu Davud, Melahim 12, (4312).] [Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/324.] 
“Güneş batıdan doğacak, insanlar topluca îmân edecek, ANCAK DAHA ÖNCE ÎMÂN ETMEMİŞ OLANLARIN ÎMÂNLARI KENDİLERİNE BİR YARAR SAĞLAMAYACAKTIR.” (Tecrid-i Sarih Tercümesi, XII 307; Müslim, Fiten, 118) 
"GÜNEŞ BATIDAN DOĞDUĞU VAKİT, KALPLER İÇİNDE ÖNCEDEN TAŞIDIKLARI ÜZERE MÜHÜRLENİR, HAFAZA MELEKLERİ ARTIK ÇEKİLİR. MELEKLERE HİÇBİR AMEL YAZMAMALARI EMREDİLİR." [Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/324-327 
Bediüzzaman, güneşin batıdan doğmasıyla birikte tevbe kapısının kapandığını şöyle anlatıyor: 
Îman ve teklif (sorumluluk), ihtiyar dâiresinde bir imtihan, bir tecrübe, bir müsabaka (yarışma) olduğundan, perdeli ve derin ve tedkik (inceleme) ve tecrübeye muhtaç olan nazarî mes'eleleri elbette bedihî (açık) olmaz. Ve herkes ister istemez tasdik edecek derecede zarurî olmaz. Tâ ki Ebu Bekirler âlâ-yı illiyyine (yücelerin en yücesine) çıksınlar ve Ebu Cehiller esfel-i safîline (aşağıların en aşağısına) düşsünler. İhtiyar kalmazsa teklif (sorumluluk) olamaz. Ve bu sır ve hikmet içindir ki, mu'cizeler seyrek ve nâdir verilir. Hem dâr-ı teklifte (dünyada) gözle görünecek olan alâmet-i kıyâmet (kıyamet alametleri) ve eşrat-ı saat (kıyametin şartları), bir kısım müteşâbihat-ı Kur'aniye gibi kapalı ve te'villi oluyor. YALNIZ, GÜNEŞİN MAĞRİPTEN (BATIDAN) ÇIKMASI BEDÂHET DERECESİNDE (İSPATA İHTİYAÇ DUYULMAYACAK ŞEKİLDE AÇIK) HERKESİ TASDİKA (İNANMAYA) MECBUR ETTİĞİNDEN, TEVBE KAPISI KAPANIR, DAHA TEVBE VE ÎMAN MAKBUL OLMAZ. (Beşinci Şua) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder