Fethullah Gülen Hocaefendi mehdiyet ile ilgili Sızıntı Dergisi'nde neler söylemişti?
Fethullah Gülen sohbetlerinde Hz. Mehdi'den bahsediyordu.
Hz. Mehdi’nin bu yüzyılda geleceğini hocalar anlatmıyor, alimler anlatmıyor, Cübbeli Ahmet hoca Hz. Mehdi’nin çıkışını 570 yıl sonraya erteliyor, peygamberimizin hadislerini, Bediüzzaman’ın sözlerini açıklamıyor. İsterse dünyada kimse anlatmasın, ben Müslüman kardeşlerimi Hz. Mehdi’nin geldiğini söylerek müjdeleyeceğim. Peygamberimizin müjdesini, Hz. Mehdi’yi ne kadar detaylı anlattığını, sahabelerin peygamberimizi nasıl aşkla, şevkle dinlediklerini anlatmaya devam edeceğim. Aslında doğruyu söylemek gerekirse Hz. Mehdi’den hiç bahsedilmemesi de Hz. Mehdi’nin çıkış alametlerindendir. Hz. Mehdi 40 yıl boyunca gizlenecek, insanlar tarafından fark edilmeyecektir. Yani Hz. Mehdi hem çok ortada olacak, hem de tanınmayacaktır. Tıpkı Hz. Yusuf’u kardeşlerinin tanımaması gibi halkta Hz. Mehdi’nin gözünün içine bakacak ama onu tanıyamayacaktır.
Yazıma başlarken belirttiğim gibi daha önce birçok İslam alimi Hz. Mehdi’den şevkle, heyecanla bahsediyordu. Peygamberimizin hadislerini bir bir anlatıyorlar, kıyametten önceki son dönemde olduğumuzu Hz. Mehdi’nin çıkacağını açıkça söylüyorlardı. Şimdi el birliği etmişçesine sustular, köşelerine çekildiler. Ama ben sizlere onların söyledikleri sözleri ve konuşmaları elimden geldiğince anlatmaya, doğruları tüm Müslüman kardeşlerime duyurmaya devam edeceğim. Bakın Fehullah Gülen hocaefendi Hz. Mehdi hakkında Sızıntıdergisinde neler söylemişti:
Sızıntı Dergisi, Ekim 1979
Kış’tan Sonra
Kış’tan Sonra
Hiç bir kış “ebet müddet” değildir, en şiddetli ve ağır kışlar en gürbüz ve şen baharların müjdecisidir.
“İnanıyorsanız, üstünsünüz” önümüzde bir kandil, ufkumuzda bir yıldız, dünyamızda bir güneş. Biliyoruz ki her firavun koynunda bir Musa’yı besler. Yusuflar zindanlarda çürümezler.
Bakarsınız kış biter gibi olurken birden gerisin geriye döner. Hem de hiddetli ve şiddetli. İşte bu marttır. Fakat marta rağmen nisan gelecektir. Şifa ve rahmet dolu yağmularını dökecektir üzerimize. Sanırsınız kış bitmeyecek. Çünkü mart aman vermez. Ama nisan kadife yahut atlas bir zemin gibi yumuşacık, ılık sakince gelir. Tatlı rayihalarla sarar benliğimizi.
“İnanıyorsanız, üstünsünüz” önümüzde bir kandil, ufkumuzda bir yıldız, dünyamızda bir güneş. Biliyoruz ki her firavun koynunda bir Musa’yı besler. Yusuflar zindanlarda çürümezler.
Bakarsınız kış biter gibi olurken birden gerisin geriye döner. Hem de hiddetli ve şiddetli. İşte bu marttır. Fakat marta rağmen nisan gelecektir. Şifa ve rahmet dolu yağmularını dökecektir üzerimize. Sanırsınız kış bitmeyecek. Çünkü mart aman vermez. Ama nisan kadife yahut atlas bir zemin gibi yumuşacık, ılık sakince gelir. Tatlı rayihalarla sarar benliğimizi.
Ve aydınlık dönemi gelecektir, istemeyenlere rağmen… 1
Sızıntı Dergisi, Şubat 1980
Hasretini Çektiğimiz İnsan
Yıllar yılı bizi kurtaracak insanın hasretini çekip kurduk. Yarımızı saracak, derdimize derman olacak insanın hasretini... Hele havanın iyiden iyiye karardığı ve yolların karmaşıklaştığı günümüzde, O bizim için hava oldu, ziya oldu, ab-u hayat oldu.Vaslına erme ümidini yitirecek hale gelsek bile, yine O “mahbub-u muntazar’ı herkese soracak ve her yerde O’nun türküsünü söyliyeceğiz.
Hasretini Çektiğimiz İnsan
Yıllar yılı bizi kurtaracak insanın hasretini çekip kurduk. Yarımızı saracak, derdimize derman olacak insanın hasretini... Hele havanın iyiden iyiye karardığı ve yolların karmaşıklaştığı günümüzde, O bizim için hava oldu, ziya oldu, ab-u hayat oldu.Vaslına erme ümidini yitirecek hale gelsek bile, yine O “mahbub-u muntazar’ı herkese soracak ve her yerde O’nun türküsünü söyliyeceğiz.
Sızıntı Dergisi, Haziran 1980
Nevbahar Mesajı
Bir müjde verip geçenler sadece gönüllere su serptiler. Tohum ekenler, toprak altındakilerin nasıl korunacağını, fidanlara nasıl ihtimam gösterileceğini, gül endamlıların nasıl yetiştirileceğini fısıldayıp gittiler.
Kapısında duramadığımız kalelerin içinde nutukhanlarımızın sadasını işitiyoruz. Andeliblerimiz sanki maristanda şakıyor. Ayak basamadığımız dikenlikte güllerimiz gülümsemeye başladı.
Siz hiç kış uykusundan kalkanları gördünüz mü ? Bahar müjdesinin dağda, tepede, mağarada kulaklara nasıl fısıldandığına şahid oldunuzmu ?
Yalnız biz, baharı müjdeleyen kış sonu günler gibiyiz. Halimize bakıp “Nerde bunlarda bahar nişanı!” diye yanılarak ümitsizliğe düşme ...Ey Yakub misal! Biz sana gömlek getirdik. Yusuf’tan, sakın bizi cennet baharlarının kokusunu yüklenmiş Yusuf sanıp aldanma! Hem de Mısır, Kenan iline gelmez...Sen o azizin saltanat mülküne sefere hazırlan. Ve ey baharı bekleyen ! Bahçeni sürüp, tohumlarını ekerek hiç ona hazırlık yaptın mı? Bahar gelir geçer de bahçende bir çiçek bile bitmeyebilir.
Nevbahar Mesajı
Bir müjde verip geçenler sadece gönüllere su serptiler. Tohum ekenler, toprak altındakilerin nasıl korunacağını, fidanlara nasıl ihtimam gösterileceğini, gül endamlıların nasıl yetiştirileceğini fısıldayıp gittiler.
Kapısında duramadığımız kalelerin içinde nutukhanlarımızın sadasını işitiyoruz. Andeliblerimiz sanki maristanda şakıyor. Ayak basamadığımız dikenlikte güllerimiz gülümsemeye başladı.
Siz hiç kış uykusundan kalkanları gördünüz mü ? Bahar müjdesinin dağda, tepede, mağarada kulaklara nasıl fısıldandığına şahid oldunuzmu ?
Yalnız biz, baharı müjdeleyen kış sonu günler gibiyiz. Halimize bakıp “Nerde bunlarda bahar nişanı!” diye yanılarak ümitsizliğe düşme ...Ey Yakub misal! Biz sana gömlek getirdik. Yusuf’tan, sakın bizi cennet baharlarının kokusunu yüklenmiş Yusuf sanıp aldanma! Hem de Mısır, Kenan iline gelmez...Sen o azizin saltanat mülküne sefere hazırlan. Ve ey baharı bekleyen ! Bahçeni sürüp, tohumlarını ekerek hiç ona hazırlık yaptın mı? Bahar gelir geçer de bahçende bir çiçek bile bitmeyebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder