Ağlamak, hüzünlenmek ve yas tutmak üzerine hiç düşünmedikleriniz...
Kuran’a öre üzülmek ve ağlamak haramdır. İnsanların çoğu bu gerçeğin farkında değil. Üzülmek Allah’a isyandır, mümin üzülmez. Başına her ne imtihan gelirse gelsin Allah’tan razı olur ve hep şükreder.
Başınıza gelen bir olaya üzülmeniz, ya da ağlamanız şirktir. Allah’ın sizin için yarattığı kaderi haşa beğenmemektir. Allah’ın Kuran’da bahsettiği yüzlerce sabır, tevekkül ve kader ayetlerini görmezden gelmek ve düşünmemektir.
Ağlamak müşriklerin özelliğidir. Kendilerini ağlayan, zırlayan, güya içli, merhametli, üzülen, duygusal insan gibi gösterirler. Ve böylece yolları da açılır. Halbuki insan Allah korkusundan, Allah sevgisinden ağlar. Ama müşrikler gösteriş için, oyun ve tatktik için ağlar.
Ölünün arkasından yas tutmak ve ağlamak da şirktir. Yas tutmak ancak saygı ile olur, konunun ehemmiyetini kavramak ile olur. Yoksa ölenin arkasından yas tutmak, dövünmek, kendini yerlere atmak, ıstırap çekmek, dağıtmak tamamen Kuran’a aykırıdır, şirktir.
Ölünün arkasından yas tutup ağlamak aynı zamanda yüzlerce ahiret, cennet ve cehennemayetlerini de inkar etmektir. Ölen kişi sonsuz cennet hayatına kavuşmuşsa onun için neden ağlansın? Tam tersine mümin ölen kişinin cennete gittiğini düşünerek onun için sevinir. (Eğer o insan hayatını Allah için geçirmişse ve samimi bir mümin olarak ölmüşse) Ölen insan sonsuz cehennem hayatına atılmışsa da Allah’ın adaletine ağlanır mı? Allah sonsuz adalet sahibidir, kullarına karşı şefkatlidir.
Allah her olayı, her görüntüyü hayırla ve hikmetle yaratır. Bu hayırları düşünmeyip üzülen insan Allah’ın hiç razı olmadığı bir ruh hali içindedir. İnsanları konuşturan Allah’tır, kaderimizi daha biz doğmadan çizen Allah’tır, olayları ard arda getiren Allah’tır. Dolayısıyla mümin bütün bu gerçekleri düşünüp asla tevekkülsüzlüğe yanaşmamalıdır.
Dünya ağlama yeri değil, gülme yeridir. Dünya cehennem yeri değildir, cennet yeridir. Biz dünyada da cenneti istiyoruz, ahirette de cenneti istiyoruz. Dünyada cehennem isteyen ahirette de cehennemin içinde kalır.
Biz bu dünyada Allah’a iman eden müminler olarak hep kaderimizden razı olacağız, sabredeceğiz, tevekkül edeceğiz ve Allah’ı herşeyden çok seveceğiz. Ona olan sevgimizi de her fırsatta göstereceğiz. Ancak o zaman Allah’ın razı olduğu salih kulları arasına girebiliriz.
Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. (Ali İmran Suresi, 139)
Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, O?ndan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler. (Ali İmran Suresi, 160)
Mü'minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir. O'nun ayetleri okunduğunda imanlarını arttırır ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler. (Enfal Suresi, 2)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder