9 Ağustos 2015 Pazar

Bir erkek kadını adeta bir yılan gibi, akrep gibi, koyun gibi nasıl görebilir?


Bir erkek kadını adeta bir yılan gibi, akrep gibi, koyun gibi nasıl görebilir?
Yobazların sevgisizliği, kadın karşıtlığı akılalmaz boyutlardadır, bu yüzden yüzlerce hadis uydurmuşlardır.












Yobazların kadın nefretiyle uydurdukları hadislere bakınca insan gerçekten hayretler içerisinde kalıyor. Kadına karşı içlerinden taşan öfke ne kadar büyük. Onları doğuran, büyüten, besleyen, her türlü fedakârlığa göğüs geren anneleri de kadın değil mi? Kadınlara karşı nasıl bu kadar kin beslemişler, üstelik bunu “din” diye nasıl göstermişler, inanılır gibi değil. Bakın yobazların uydurduğu hadise:
Kadın sekiz sıfatlıdır: 1- Giyim kuşam hevesinden maymun. 2- Fakir düşmeye razı olmadığından köpek. 3- Kocasına ve diğer insanlara kibrinden yılan. 4- Gece gündüz koğuculuk (dedikodu) yaptığından akrep. 5- Evden eşya sattığından fare. 6- Erkeklere hile kurduğundan tilki. 7- Kocasına itaat ettiğinden dolayı koyundur. (İmamı Gazali, İhya-u Ulumuddin)
Şimdi burada şu soruyu sormak lazım: Yukarıdaki bu iğrençliklerle dolu mevzu hadise inanan bir erkeğin bir kadına bakış açısı nasıl olur? Eşini nasıl sevebilir, ona nasıl saygı duyabilir? Böyle bir insanın dünyada en yakın olması gereken varlığa, eşine karşı nefret duygusu dışında duyabileceği başka nasıl bir his olabilir? Kendi eşini adeta hayvan olarak görürken, Kuran’da asıl üzerinde durulan sevgi ve muhabbeti nasıl elde edebilir? Elbette edemez. Oysa Allah Kuran’da, eşler arasında var olan özel bir sevgi ve merhametten bahseder:
Onda ‘sükun bulup durulmanız’ için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (Rum Suresi, 21)
Bu sözden yola çıkarak konuyu biraz genişletelim:
Genel olarak kadına bakış açısı böylesine ürkütücü detaylarla dolu bir insanın kendi annesine, kız kardeşine, kendi kızına bakış açısı da kuşkusuz benzer şekilde olacaktır. Onlara yönelteceği, sevgi ve saygı anlayışı hastalıklı olacak, bu sahte sözde geçen mantığın bir yansıması şeklinde kendisini gösterecek ve ister istemez bakış açısı sadece aşağılamak üzerine kurulu olacaktır.
Açıktır ki, mevzu hadislerdeki tanımda sevgiye değil nefrete teşvik vardır. Söz konusu mevzu hadislerde tarif edilen kadına saygı duyulabilmesi adeta imkânsızdır. Sevgiden zaten tek bir bahis dahi geçmemektedir. Allah’ın Kuran’da temel şart olarak belirttiği bu muhteşem duygu, Allah’ın kâinatı yaratma amacı olan sevgi adeta unutulmuştur. Bu nasıl bir dindir ki bu kadar çok düşmanı vardır ve bunun en başlıcaları kadınlardır?
Böyle bir din kuşkusuz ki Kuran’daki hak din değildir.
Ayrıca şunu da belirtmek gerekir: Kuran’da hüsn-ü zan yani güzel zanla bakmak esastır. Deliller, şahitler olmadan zanda bulunmak haramdır. Dolayısıyla karşı taraf sırf kadın olduğu için ona yönelik “haindir, giyim kuşam konusunda hırslıdır, hırsızlığa eğilimlidir, sinsidir, hilekardır, kibirlidir” gibi önyargıyla ve direkt hükümle yaklaşmak Kuran’a göre sui zan yani kötü zandır. Dolayısıyla yalan ve haramdır. Bir insana hilekâr diyebilmemiz için gerçekten sahtekarlığına, samimiyetsizliğine şahit olmamız gerekir. Bir kişiyi hırsızlıkla itham edebilmemiz için bu kişinin kendine ait olmayan bir malı çaldığını ispatlamamız gerekir. Delilleri, şahitleri olmaksızın bir insana sırf kadın olduğu için bu gibi ithamlarda bulunmak Kuran’a göre iftira hükmüne girer. İftirayı atan da zalim olur. Ancak bağnazlar Kuran hükümlerinden habersiz, bambaşka bir batıl dinin içinde yaşadıklarından uydurma hadislerdeki bu sapkın mantıkları görememektedirler.
Yobazların bu korkunç zihniyetini ve bu zihniyetin Kuran’dan, tertemiz dinimizden ne kadar uzak olduğunu sizlere anlatmaya devam edeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder