Kadın ahlaksızlık yapmaya müsait ama erkek değil öyle mi?
Yobazların kadın nefreti yüzyıllardır değişmemiştir.
Yobazların uydurdukları binlerce hurafeden dolayı insanların İslam’dan bu kadar uzaklaşmalarına hiç şaşırmamak gerek. Kadınları o kadar aşağılamışlar, o kadar küçük görmüşler ki akıl alır gibi değil. Uydurdukları bu korkunç hadisleri hangi vicdanla peygamberimizin sözleri diye yaymışlar, hangi vicdanla dinimizi bu kadar yanlış tanıtmışlar. Kuran kadınlara çok değer verirken yobazlar bakın uydurukları hadislerde kadını nasıl şeytana hemen uyabilecek, aklı zayıf bir varlık olarak göstermişler:
Resul-i Ekrem (s.a.a)’den yine şöyle rivayet edilmiştir: “Kadın zarar görmeye müsait bir varlıktır; şeytan onun yanı başını kesiverir. (Onun için ya dışarıya çıkmamalı, ya da çıktığında çok dikkatli olmalıdır.)” (Mizan-ül Hikme, C.2, S.259)
Kadın toplumun direği, güzelliği, süsü, zarafetidir. Kadının varlığı, toplumda söz sahibi olması, denetçi olması, karar mekanizmasında yer alması, fikrine baş vurulur olması bir toplum için büyük bir nimettir. Bu nedenle kadın, Allah tarafından özel olarak detayları teşhis edebilen, girift kararları mükemmel şekilde alabilen, her türlü tedbiri önceden düşünen, ince ve keskin düşünceli ve oldukça akıllı olarak yaratılmıştır. Bu nedenledir ki İslam dininde kadına verilen değer çok yüksektir. Bu tam olarak anlaşıldığında İslam dini dünya çapında hakkıyla anlaşılmış olacaktır.
İşte tam olarak bu nedenledir ki iç ve dış mihraklar yüzyıllardır özellikle kadın konusu üzerinden İslam dininde tahribat yaratmaya gayret etmişlerdir. Bunun için de gerek uydurma hadisleri ve batıl uygulamaları gerekse toplumun tamamen Kuran dışı olan örf, adet ve gelenek olarak adlandırdıkları kuralları kalkan yapmışlardır. Kendilerince İslam’da kadının ikinci sınıf, aşağılanan, değer verilmeyen, itici, günaha sokucu, beyni iğfal edilmeye müsait tehlikeli bir varlık olarak bilinmesine çalışmışlardır.
Örneğin yukarıdaki uydurma hadiste, kadının ahlaksızlık yapmaya müsait, kendine mukayyet olamayan, iradesi zayıf, imanına güvenilmeyen, şeytanın iğfaline açık bir varlık olduğu anlatılmaktadır. Bunun için de kadının elden geldiğince sokağa çıkarılmaması, vesayet altında tutulması, eğer çıkarsa da namussuzluk, ahlaksızlık yapma eğilimi yüksek olacağı gibi bir telkin verilerek her hareketine dikkat edilmesi gerektiği anlatılmaktadır.
Oysa bu uydurma sözlerin Peygamberimiz tarafından söylenmediği çok açıktır. Kadınlarla istişare eden, savaşlarda güvenliğinin sağlanmasında kadınlara görev veren, meclislerinde kadınlara geniş yer ayıran, vaktinin büyük kısmını onlarla sohbet ederek geçiren, onlara karşı derin saygı ve sevgi besleyen Peygamberimiz adına yalan beyanlar ortaya atanlar derin bir kadın düşmanlığı içinde olan bağnazlardır.
Peygamberimiz döneminde, daha önce detaylı bahsettiğimiz gibi, kadınlar savaşlara katılan, her türlü sosyal ortamda bulunan, ticaretle uğraşan, dini tebliğ eden önde giden mücahitler arasında yerlerini almışlardır. Kuran ayetleri içinde de kadının evden dışarı çıkarılmayacak kadar tehlikeli ve zayıf akıllı bir varlık olduğunu ifade eden tek bir ima dahi yoktur. Aksine Kuran’da Allah, bağnaz zihniyetin kadınlara bakış açısındaki derin psikopatlığı ve bu zihniyetin Peygamberimiz döneminde de şeytani faaliyetler içinde olduğunu haber vermiştir:
Oysa onlardan biri, O, Rahman (olan Allah) için verdiği örnek ile (kız çocuğunun doğumuyla) müjdelendiği zaman, yüzü simsiyah kesilmiş olarak kahrından yutkundukça yutkunur. (Zuhruf Suresi, 17)
(Kıyamet günü) Ve ‘diri diri toprağa gömülen kızcağıza’ sorulduğu zaman: “Hangi suçtan dolayı öldürüldü?” (Tekvir Suresi, 8-9)
Onlardan birine kız (çocuk) müjdelendiği zaman içi öfkeyle-taşarak yüzü simsiyah kesilir. Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı topluluktan gizlenir; onu aşağılanarak tutacak mı, yoksa toprağa gömecek mi? Bak, verdikleri hüküm ne kötüdür? (Nahl Suresi, 58, 59)
Söz konusu ayetler, bağnazların kadına bakış açısındaki dehşet vericiliği mükemmel tarif etmekte ve Allah’ın bu zihniyete ne kadar büyük lanet ettiğini bize göstermektedir. Çocuğu kız olacak diye öfke ile dolarak yüzü simsiyah kesilen, kadına böylesine nefret dolu olan, daha da ileri gidip onu canlı canlı toprağa gömerek cinayet işleyen zihniyet tarihte var olmuştur ve bunların tümü, yukarıdaki Tekvir Suresi’nin 8 ve 9. ayetlerinde belirtildiği gibi ahirette yaptıklarının hesabını vereceklerdir. Kadına karşı bu düşmanlık, Allah’ın Katında büyük bir öfke sebebidir.
Görüldüğü gibi, kadın düşmanlığı ve nefretiyle dolup taşan bağnaz zihniyet, yüzyıllardır kadınlara yönelik şeytani yaklaşımını hiç değiştirmemiştir. Kuran’ın, onların bu hasta mantığını asla desteklemediğini bildikleri için, bu konudaki tahribatı mevzu hadisler yoluyla yapmaya çalışmışlardır. Özellikle kadınlara yönelik bu kadar ürkütücü mevzu hadis bulunmasının başlıca sebebi budur.
Yazıma ikinci bölümde devam edeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder