3 Ağustos 2013 Cumartesi

Arıların muhteşem bir dansı!

Arıların muhteşem bir dansı!
Küçücük şuursuz bir arı dans ederek yer göstermeyi nasıl bilsin?

Arıların çevreyi tanımak için yeryüzünün şekillerinden ve güneşten yararlandıklarını kanıtlamak amacıyla yapılan bir deneyde yiyecek aramaya çıkan arılara önce arı kovanına yakın mesafede bir yiyecek kaynağı tanıtılmıştır. Daha sonra, arılar gösterilen kaynaktan yiyecek toplamak üzere kovandan ayrılır ayrılmaz yakalanıp birkaç kilometre uzaklıktaki başka bir noktaya getirilmiş ve burada tekrar serbest bırakılmışlardır. Yiyecek kaynağı doğrudan gözükmüyor olsa bile, arılar bu noktadan da doğru yöne doğru, yani daha önce tanıtılan yiyecek kaynağına doğru gidebilmiş ve kaynağı bulabilmişlerdir. 


Şimdi bunu bilinci ve şuuru olmayan küçücük bir hayvanın yaptığını düşünmek gerek. Akıllı ve şuurlu olan insan bile birkaç kilometre uzakta olan bir besin kaynağını eliyle koymuş gibi bulamaz. O halde arılara bu bilinçli davranışları öğreten kimdir? Yani arılar hangi bilgilerle yönlerini bu kadar net bulabiliyorlar? Arılar bu davranışları diğer arılardan öğrenmezler, yaşamlarında böyle bir eğitim dönemine rastlanmaz. Onlar tüm bunları zaten bilerek, zamanı geldiğinde uygulayabilecek şekilde dünyaya gelirler. Ve bu durum yeryüzünün her yerinde, milyonlarca yıldır yaşayan tüm balarıları için geçerlidir. 
Yiyecek bulan arılar kovandaki diğer arılara da yön tarif ederler; bunu da arı kovanının önünde veya etrafında dans ederek yaparlar! Arıların dans ederek yaptıkları tarifin öneminin tam olarak anlayabilmek için kovan içinde arıların yaptıkları hareketlerin ve bu ortamın düşünülmesi gerekmektedir. Başlarda ‘Evrimci’ bir yazar olan Marian Stamp Dawkins, “Hayvanların Sessiz Dünyası” adlı kitabında arıların bu tarifi nasıl yaptıklarından şöyle bahsetmektedir: 
“Arıların sorunu danslarını içerisi karanlık olan, ne yiyeceğin ne de Güneş'in görülebildiği bir kovan içinde yapmalarıdır. Sadece bu da değil. Arılar düşey konumdaki bir peteğin üstünde dans ederler. Cüce balarıları olarak adlandırılan bir balarısı türü kovanlarını her zaman açık alanda yaparlar. Besin kaynağı bulduklarında da, genellikle arılar ile kaplı kovanlarının tepesinde dans ederler. Bu arılar da danslarını doğrudan yiyecek kaynağının yönünün belirtecek şekilde yaparlar. Eğer arılar herhangi bir şekilde yuvanın kenarlarında veya arka kısmında dans etmeye zorlanırlarsa, danslarına tekrar yön vererek kaynağın yönünü gösterirler.”

Şimdi gözünüzün önüne bu sahneyi getirmeye çalışın. Tarifi yapan arılar düşey konumda dans etmelerine rağmen, bu bilgiyi kullanarak besin aramaya çıkacak olan arılar yatay düzlemde hareket edeceklerdir. Yani arılara hangi yönde uçmaları gerektiği konusunda verilecek olan bilginin aslında yatay düzlemde olması gerekmektedir. Eğer arılar düşey düzleme uygun olarak yapılan bir tarife göre hareket ediyor olsalardı, dümdüz yukarı uçarak yiyecek aramaları gerekirdi ki, bu durumda yiyecek bulmaları hiçbir şekilde mümkün olamazdı. 
Dawkins kitabında konuya şöyle devam etmektedir: “…Bu yüzden arılar yiyeceğin yerini o yönü işaret ederek ya da oraya dönük dans ederek belli edemezler. Kovandan yiyeceğe doğru olan uçuş rotasını, kovanın içinde iken yerçekimine göre belirledikleri (dışarıya çıktıktan sonra Güneş'e göre belirleyeceklerdir) bir düzlem üstünde gösterirler. Öteki arılar da dışarı çıktıklarında bu bilgiyi Güneş'e uyarlarlar. Eğer yiyecek tam Güneş yönündeyse dansçı arı sallantılı düz uçuşunu peteğin önünde tam dikey pozisyonda yapar. Eğer yiyecek Güneş'in 40 derece batısındaysa, dikey çizginin 40 derece solunda uçar. Böylece dansçı arı yiyeceğin bulunduğu yerin açısını Güneş yerine, dikey çizgiye göre gösterir ve karanlık kovanın içindeki arkadaşlarına Güneş'e çıktıklarında hangi yöne uçacakları konusunda bilgi verir.” 
Burada Dawkins’in anlattıkları üzerinde düşündüğümüzde çok muazzam bir olayla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. Arılar karanlıkta ve farklı bir düzlemde olmasına rağmen yapılan tarifi tam olarak anlayıp, hedefi de her zaman doğru olarak bulmaktadırlar. Tarifi yapan arının belirlediği bir dikey çizgiye göre yaptığı hareketler, açı hesaplaması yapmayı bilen diğer arılar tarafından tam olarak anlaşılmaktadır. 
Marian Stamp Dawkins bu durum karşısındaki düşüncelerini şöyle ifade etmektedir: “Arıların bunu (açı hesaplamasını) doğru olarak yapmaları, birbirlerine gerçekten bilgi aktardıklarının bir göstergesidir.”  
Görüldüğü gibi tüm arılar açı hesaplaması yapabilirler. Bu durumu Dawkins, arıların birbirlerine bilgi aktarmaları olarak yorumlamıştır. Ancak burada cevaplanması gereken başka önemli sorular vardır. Arılar bu hesaplama yöntemini nasıl keşfetmişlerdir? Güneş'e bakarak, arı gibi küçücük bir canlının yatay-düşey ayrımı yapabilmesi, yaptığı tarife kendi kendine açı ekleyebilmesi ve bunu her seferinde doğru yapması mümkün müdür? Bundan başka, arılar yorum yapabilme becerisini nasıl elde etmişlerdir? Güneş'i pusula kullanmayı nasıl öğrenmişlerdir? 
Arıların düzlem farkı, açı ölçme, hesap yapma gibi matematiksel işlemleri kendi kendilerine yapamayacakları çok açık bir gerçektir. Arılardaki tüm bu yeteneklerin tek nedeni vardır. Arılar üstün bir güç tarafından yönetilmektedirler. Tüm evrene hükmeden bu güç Allah'a aittir. Allah arılara sahip oldukları tüm yetenekleri verendir. Arıların bu şaşırtıcı hesap yeteneklerinin kaynağı Allah'ın onlara ilhamıdır. 
“Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü, uçuver....” [Nahl Suresi, 68-69]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder