3 Ağustos 2013 Cumartesi

Öğün atlayarak zayıflayacağını düşünenler bu yazıyı okusun

Öğün atlayarak zayıflayacağını düşünenler bu yazıyı okusun
Kendinize eziyet etmeyi bırakın, her konuda akıl ve mantık kullanın.

Günlük hayatınızda sağınızda solunuzda şu tarz konuşmalara birçoğunuz şahit olmuştur: Bir kadın diğerine: “Amaan, ben artık akşam yemeği yemiyorum. İyi oluyor, hem uğraşmıyorum, hem de zayıflarım böyle.” dedi. Bazıları kahvaltı yapmıyor, bazıları öğle yemeğini yemeye üşeniyor... En temel yaşamsal ihtiyaçlarımızdan olan yemek yemeyi bile külfet kabul edip, hazırlamaya ve yemeye üşenen bu insanların benzerlerine çok rastlanır oldu. 
Oysa ki tüm diyet (!) uzmanları “Her gün düzenli olarak 4-5 öğün yemeniz lazım, ” diye ısrar eder ve bu uzmanların uyarısına inat, kimileri öğle yemeğini de hayatından çıkarmış. Bugün çocuklar bile çoğu kez ellerine birkaç bozukluk sıkıştırılarak evden kahvaltı etmeden bırakılıyor.

Yetişkinler de kahvaltısız evden fırlayarak arada ıvır zıvır bir şeyler atıştırıp günü geçirdikten sonra akşam eve gidince, açlıktan gözü dönen bünyenin etkisiyle, normal bir insandan çok, kat kat yemek yiyerek kendilerine ettikleri kötülüğü taçlandırıyorlar. Sonra da, “Ben niye şişmanım. Yemiyorum ki bir şey?” şeklinde şikayet ediyorlar. 
Oysa ki, beslenmenin dengelisi, dolusu, sık ve öz olanı makuldür her sağlıklı olmak isteyen insan için. Peygamber efendimiz de nasihat etmiştir, midenizin 1/3’ünü boş bırakın, tıka basa yemeyin diye. İşte bu yüzden her öğünü yemek, her gıdadan azar azar ama sık sık tüketmek çok önemlidir ve sadece kendi bedenimize değil, ruhumuza da yapacağımız bir iyilik ve iyi bakımdır.

Uzun süre aç kalmanın vücuda da, ruh sağlığına da bazı etkileri var. Öncelikle, öğün atlayarak zayıflayacaklarını zannedenler, tam tersine daha çok kilo alırlar. Çünkü aç kaldıkları sürede metabolizmaları yavaşlayacağı için, yeterince kalori yakamaz, önceden aldıkları kiloları kaybedemezler. Akşamları metabolizmanın doğal olarak en yavaş olduğu saatlerde yemek yedikleri zaman da aynı durum geçerli olacağı için bünye harcayamadığı kalorileri yağ olarak depolar ve vücudumuzun karın bölgesinde, göbek adı verilen yusyuvarlak, sevimli çıkıntı büyüdükçe büyür. 
Bu beslenme düzensizliğinde ısrar edilirse, şişmanlık ve şişmanlığa bağlı envai çeşit sağlık sorununun yanı sıra kas erimesi, sürekli yorgunluk, halsizlik, dikkat dağılması, baş ağrısı, düşünme ve anlama yeteneğinin azalması, sinirlilik, gerginlik, depresyon gibi sonuçlar da ortaya çıkar. 
Dengesiz beslenenlerde ve gerekli gıdaları alamayanlarda sanılanın aksine kas oluşmaz, kaslar zayıflar, oluşsa oluşsa yağlar oluşur. Ama bünyemiz protein alma ihtiyacı içinde, proteinden karşılaması gereken enerjiyi yağdan karşılayamıyor. Biz yeterli beslenip süt, yoğurt gibi nimetleri bünyeye almazsak, vücudumuz da kendi kendisini yiyen bir yamyama dönüşüyor. Kaslar yetmezse, beyinden de yemeye başlıyormuş vücut, et olmazsa sakatat ile beslenme anlayışıyla.

Sürekli abuk diyetlerle zayıflamaya çalışanların kaslı olmadıkları gibi zeka ve anlayış bakımından da zararları oluyor. Yani açlık üzerine dayalı diyetlerin sonucu ne kas gücü ne zeka gücü. Anoreksi hastalarının düştüğü durum işte bu yüzden içler acısı oluyor... 
“Şişir Beni” adlı filmi izleyenler bilir, filmde kendisini kobay olarak kullanıp fast food yiyerek dengesiz beslenen kahramanı, önceden aslan gibi çocukken, sadece 1 ay gibi kısa bir süre içinde, aşırı kilo aldı, kasları eridi, sindirim sistemi dağıldı. 
Burada şunu düşünmek gerek, tüm gün iş güç ve daha çok kazanç hırsıyla koştururken bize sağlıklı olarak bahşedilen vücudu düşünmez isek, bir süre sonra iş güç peşinde koşturacak gücü de bulamayız. Çünkü insanın yaratılışı doğadan beslenme yoluyla enerji alması üzerine var edilmiştir. Doğadaki tüm beslenme zincir ve sistemleri, bitkiler, sebze ve meyve, tahıl ve et bolluğu buna göre yaratılmıştır. İnsanın üzerine düşen de bu nimetlerden sağlıklı faydalanmaktır, hem bedenine, hem ruhuna iyi davranmaktır. 
Oruç tutarken de sahursuz oruç tutup, kimi zaman 15-16 saatlik açlıkla iftar vakti yenmesi gerekenin 3 katını yemek aynı şekilde zararlıdır. Doğru olanı iyi bir sahur ve iftarda hafif yemek, sonrasında da aralıklarla öğünleri tekrarlamaktır. 
Sözün özü Allah’ın verdiği onca nimeti elinin tersiyle itip, sürekli rejim yapanlar, kemikleri sayılan insanlara özenenler ancak kendi kendilerine zulmederler. Giderek güzelleşeceklerini zannederlerken giderek çökerler. Çünkü aşırıya kaçarlar. Her konuda olduğu gibi beslenme konusunda da itidalli olmak, düzgün ve sağlıklı bir yol benimsemek en doğrusudur. Unutmayın ki insana en büyük zulmü yapan, ona zevk alacağı nimetleri yasaklayan yine kendisidir. 
Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar.(Yunus Suresi, 44) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder