Müminleri bekleyen Adn cennetleriyle ilgili bilinmeyenler
İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır.
Hz. Ali bir hadisinde şöyle buyuruyor:
Ey Allah’ın kulları! İbret alınması gerekenlerden hisse kapınız, her şeyden ibret alınız; korkunç haberlerden ibret alınız, öğütlerden istifade ediniz. Ölümün pençesine düşmek üzeresiniz. Toprak sizi bağrına basmak üzere! Surun üfürülmesi ile korkunç tehlikeler sizin etrafınızı saracak, kabirdekiler çıkarılacak, mahşer yerine sevk edilecekler. Cebbar olan Allah’ın denetimi altında hesaba çekileceksiniz. Mahşer yerine giderken herkesin yanında onu oraya götüren biri ve yaptıklarına şahitlik edecek de bir şahit bulunacak.
Evet, ölümle birlikte inkar edenler için çok zorlu bir hayat başlayacak ama dünya hayatını Allah’a adayan müminler için de muhteşem nimetlerle dolu Adn cennetlerinin kapıları ardına kadar açılacak.
De ki: “Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin Katında, içinde temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah’ın rızası vardır. Allah, kulları hakkıyla görendir.” (Ali İmran Suresi, 15)
Peki müminlerin içinde sonsuza kadar peygamberlerle, salihlerle birlikte kalacakları Adn cennetleri nasıl bir yer? Eğer insan cenneti bir saniye bile görseydi, dünyda gözüne yaşanmaz derecede kötü gözükürdü. Uçsuz bucaksız cennet Allah’ın sonsuz sanatının, güzelliğinin, cömertliğinin alabildiğine yayıldığı çok güzel bir dünya.
Mümin ancak bu dünyada eğitilince cennetin bir anlamı olur. Eğitim alacaksın ki, âşık olacaksın ki âşık olarak gittiğinde senin için bir anlamı olsun. Burada kıymetli mobilyadan, kıymetli eşyadan, güzel insanlardan, güzel ağaçtan, güzel kokudan, güzel meyveden, sevgiden zevk alacaksın ki Allah’ın tecellisi olarak cennette de onlardan zevk alasın.
Cennetin nasıl bir yer olduğuna gelince, cennet her türlü eksiklikten yoksundur, cennette üşümek yok, aşırı sıcak yok, Allah orada ne soğuk, ne sıcak, çok güzel bir bahar havası olacağından bahsediyor.
Cennette insanın hiçbir bedeni acizliği yok. Acıkmak yok, susamak yok, sıkılmak yok, üzülmek yok, uyumak yok, sonsuz bir mutluluk ve huzur var. Müminler arasında çok derin bir sevgi ve dostluk var. Allah Kuran’da cennetteki müminlerin hep birbirleriyle yaşıt olduklarını bildiriyor.
Cennette köşkler saydamdır, son derece modern ve kalitelidir. Ayrıca cennette köşkler camdandır ve havada durur. Allah insanların hoşuna gitsin diye cennette milyonlarca detay yaratır.
Cennette müzik var, sanat var, estetik var, her türlü ruhun hoşuna giden güzellik var. Müzik, dans bunların hepsi kalbi açan müthiş güzelliklerdir. Bu dünyada bağnazlar müziği, dansı, sanatı, bilimi yasaklarlar. Oysa Kuran’a göre bunların hepsi kullara helaldir.
Cennette her şey tek yanlıdır. Mesela karanlık yoktur, hep aydınlık vardır. Kötülük yoktur, hep iyilik vardır. Mesela negatif elektrik yoktur, pozitif elektrik vardır sadece. Tek, her şey tek olacak cennette.
Onda ?boş bir söz? işitmezler; sadece selam (ı işitirler). Sabah akşam, onların rızıkları orda (bulunmakta)dır. (Meryem Suresi, 62)
“Her nefis ölümü tadıcıdır” diyor Cenab-ı Allah. Bir ‘bal gibi tatma’ var, mis kokular içerisinde güzellikle böyle iltifatlarla, hoşnutluklarla, teşcilerle, Allah anılarak tekbirlerle güzellikle can alınması var. Birde sille tokat yumruk yiyerek, karanlık içinde sürüklenerek, rezil rüsva olarak can alınması var. Allah güzel canı alınan müminlerden eylesin bizleri. Can güzel alındıysa zaten cennetin kapıları Allah’ın izniyle açılacaktır.
Kuşkusuz cennette en lezzet veren güzellik, Allah’ın tecelli etmesi ve cennet ehline selam vermesidir. Mümin için Adn cennettinin kapılarından girip Allah’ın selamını almaktan daha büyük bir mutluluk yoktur.
Rablerinden korkup-sakınanlar da, cennete bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki: “selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona girin.” (Zümer Suresi, 73)
“Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel.” (Ra’d Suresi, 24)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder