Onlar ölmediler, şehit oldular…
Somadaki kardeşlerimiz şehit oldular, onların aileleri de şehit ailesidir.
Soma’da linyit madeninde meydana gelen yangında tam 282 madencimiz hayatını kaybetti. Türkiye bir anda böylesine büyük bir facia haberiyle sarsıldı. Güzel ülkemizde bütün bayraklar yarıya indi…
Bu büyük felaket karşısında tabii ki devletimize düşen sorumluluklar var. Onlara geçmeden önce şunu söylemek istiyorum. Soma’da hayatını yitiren maden işçilerimiz için basında, televizyonlarda “öldüler” kelimesini kullanmasınlar, onlar Allah’ın izniyle şehitoldular.Kapkaranlık bir dünyadan apaydınlık bir dünyaya, cennete adımlarını attılar. Bakın peygamberimiz göçük altında kalanların da şehit hükmünde olduğunu hadiste nasıl bildiriyor:
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Şehitler beş kısımdır: Bulaşıcı hastalığa yakalanan, suda boğulan, göçük altında kalan ve Allah yolunda savaşırken şehit olanlar.” (Buhârî, Cihâd 30; Müslim, İmâre 164. Ayrıca bk. Buhârî, Ezân 32; Tirmizî, Cenâiz 65.)
Bu yüzden Allah yolunda ölenler bizim şehitlerimizdir, onlar şu anda cennetin en güzel bahçelerindeler, bu dünyanın karanlığından, çilesinden ve yükünden kurtuldular:
Allah yolunda öldürülenleri sakın ‘ölüler’ saymayın. Hayır, onlar, Rableri Katında diridirler, rızıklanmaktadırlar. (Ali İmran Suresi, 169)
De ki: “Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin Katında, içinde temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah’ın rızası vardır. Allah, kulları hakkıyla görendir.” (Ali İmran Suresi, 15)
Şimdi 282 madencimizin ailelerine karşı devletimize düşen görevler var. Devletimiz madencilerimizin ailelerini hemen şehit ailesi konumuna almalı ve onlara gereken maaş hiç gecikmeden bağlanmalıdır. Bu güzel insanların üzerinden yükü kaldırmak, onlara rahat bir hayat sağlamak devletin vazifesidir. Bu arada şehit aileleriyle Kuran üslubuyla konuşmak da çok önemli, onları üzüntüye sevk edecek konuşmalardan kaçınmak gerek. Kalp ferahlatıcı, sakinleştirici ve yatıştırıcı üslup kullanmak gerek.
Devletimiz ayrıca Soma’ya kamyonlarla yiyecek ve giyecek göndersin. Bütün maden işçilerinin yaşam koşulları düzeltilsin. Hastalar hiçbir ücret ödemeden tedavi ettirilsin.
Yaşadığımız bu olay madenci kardeşlerimizin ne kadar zor şartlar altında çalıştıklarını bir kez daha gözler önüne serdi. Onlar kimsenin yapamayacağını yapıyor, bütün günü çok az bir kazanç için yerin altında geçiriyorlar. Bununla birlikte de hepsi çok güzel ahlaklılar. Bir madencinin “çizmelerimi çıkarayım mı, sedye kirlenmesin” sözleri, diğer bir madencinin “beni kurtarmayın, arkadaşımı kurtarın, onun karısı hamile” sözleri Türk halkının tam kalbine işledi. Zor anlarda da ne kadar güzel ahlaklı olunabileceğini herkese gösterdiler. Allah bu dindar kardeşlerimizi o zor şartlardan çekip cennetine aldı.
Devletimiz neden dünyada böyle olaylar yaşanmadığını ama Türkiye’de maden kazalarının hala yaşandığını iyice araştırmalı. Bu konuda mutlaka önemli adımlar atılmalı. Madenlerde işçi çalıştırmak yerine robotların çalıştırılması projesi başlatılmalı. İnsan hayatı bizim ülkede bu kadar ucuz olmamalı. Devletimiz bundan sonra sadece Soma’da değil ülkemizin her köşesindeki madencilere sahip çıksın, onların yaşam şartları düzeltilsin. Alacakları ücretler ve sosyal yardımlar tekrar düzenlensin. Alınan kararlar da hiç vakit kaybetmeden halkımızla paylaşılsın.
Allah tüm şehit madencilerimizin ailelerine sabır versin. Hiç üzülmesinler, gözlerinden yaş dökmesinler. Hepsine Allah’ın izniyle cennette kavuşacaklar, yine eşlerine, babalarına, çocuklarına doya doya sarılacaklar…
İşte bunların karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Böyle) Yapıp-edenlere ne güzel bir karşılık (ecir var). (Ali İmran Suresi, 136)
Ama Rablerinden korkup-sakınanlar; onlar için Allah Katında -bir şölen olarak- altlarından ırmaklar akan -içinde ebedi kalacakları- cennetler vardır. İyilik yapanlar için, Allah’ın Katında olanlar daha hayırlıdır. (Ali İmran Suresi, 198)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder