Yobazlar
uydurma hadislerle kadınlara her şeyi ama aklınıza gelen her şeyi yasaklamışlar. Kendilerine her şey helal, ama kadına her şey yasak! Kadının evden çıkması yasak, bakımlı olması yasak, gülmesi yasak. Hatta kadının kaşını alması bile yasak. Böylece kadınları tam anlamıyla köleleştirmişler, iyice bakımsız hale getirip erkeğe benzetmişler. Bakın yobazlar nasıl hadisler uydurmuşlar:
Dövme yapan ve yaptırana, yüzdeki tüyleri aldıran ve estetik için dişlerini seyrelttiren kadınlara Allah lanet etsin. (Sahih-i Buhari)
Takma saç takan, taktıran, kaşları incelten, kaşlarını incelttiren, dövme yapan ve dövme yaptıran lanetlenmiştir. (Ebu Davut, Tereccul, 5)
Bağnaz zihniyetin Müslüman kadınları itici, çirkin, bakımsız ve ikinci sınıf varlıklarmış gibi gösterme gayretlerini besleyen ana mantıkların kaynağı işte bu mevzu hadislerdir. Tüm dünyada
Müslüman kadınların genel anlamda son derece bakımsız hatta insanlıktan çıkmış, güzellikten, temizlikten, güzel konuşmaktan uzak varlıklarmış gibi tanınmalarına, bağnazların kadınları din adı altında soktukları bu görünüm neden olmuştur.
Yukarıdaki mevzu hadislerin çizdiği Müslüman kadın görünümü; kadının sosyal hayatta bulunmasını imkânsız hale getiren bir modeldir. Çünkü bu modelde; bir kadın eğer Müslümansa o zaman güzel olması, temiz ve bakımlı olması gibi bir durum asla kabul edilemez. Bu modeli takva alameti gibi gösteren bağnaz zihniyet böylece kadını dış görünüşünden dolayı hem toplum içine çıkamayacak bir varlık haline getirmiş hem de yine aynı sebeple dini anlatabilme imkânı elinden almıştır.
Bir düşünün. Kendine bakım yapmaktan aciz, temizliğine hiç önem vermeyen, cahil, yüzündeki tüyleri temizlemeyi dahi akıl edemeyen ve o haliyle insanların arasına girmekten utanmayan birinin güya Müslüman kadın olarak temsil edildiği bu modeli hangi kadın yaşamak ister? Ya da kim böyle birinin kendisine dini anlatmasını arzu eder? Dinin kendine güya “güzel, temiz, bakımlı cazibeli olmayı yasakladığına” inanan aksinde Allah’ın lanetine uğrayacağını düşünen bir kadın nasıl böyle bir dine yanaşabilir? Müslüman olmasa bile, İslam’a ve Müslümanlara nasıl sevgi duyabilir?
İşte özellikle Batılı toplumlarda İslam’ın adeta uzak durulması gereken karanlık bir din olarak algılanmasının temelindeki sebeplerden biri budur.
Bağnazlar bazı Müslüman kadınlarıKuran’da kesinlikle olmayan, tamamen uydurma bir modelin içine hapsetmişler, böylecegerçek İslam’ı yaşamalarını ve tebliğ etmelerini engellemişlerdir. Oysa bir Müslüman kadın, sözle Kuran’daki güzel ahlakı, barışı sevgiyi anlatmakla yükümlü olduğu gibi, bunu hal ve tavırla da göstermek, yani yaşamakla sorumludur. Müslümanlığın güzellik olduğunu anlatırken güzel görünmeli, Müslümanlığın sevgi olduğunu anlatırken sevgiyi gerçekten yaşamalıdır. Böylelikle dinin güzelliklerini anlamaya gerçekten ihtiyaç duyan bir insan, bu dinin insana tüm bu güzellikleri getireceğini bilmeli, kendi gözleriyle bunu görmelidir. Zaten Kuran’daki tarif bu şekildedir. Kuran’da Müslümanların giyimlerinin çok güzel ve temiz olduğundan, bir araya geldiklerinde en güzel, en şık kıyafetleri ve takılarını kullanmalarından bahsedilir.
Ey Ademoğulları, Biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size ‘süs kazandıracak bir giyim’ indirdik (varettik)... (Araf Suresi, 26)
Ey Ademoğulları, her mescid yanında ziynetlerinizi takının... (Araf Suresi, 31)
Ayrıca Kuran’da cennet halkının; özellikle de cennet kadınlarının temizlikleri, bakımları, güzellikleri ve giyimlerindeki şıklık da ayetlerde müthiş güzel detaylarla anlatılır.
Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz). (Saffat Suresi, 49)
... orada altın bileziklerle süslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler... (Kehf Suresi, 31)
...orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler; oradaki elbiseleri ipek(ten)tir. (Hac Suresi, 23)
Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir... (İnsan Suresi, 21)
Burada birkaçına yer verdiğimiz ayetlerden çok net anlaşıldığı gibi Allah kadın güzelliğini, ciltlerinin tüyden arınmış pürüzsüz halini “saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz)” ifadesiyle makbul bir güzellik ölçüsü olarak vermiş, cennet kadınlarının böyle olacaklarını söylemiştir. Demek ki Allah pürüzsüz ve temiz bir cildi güzel görmektedir. Allah; güzelliği, temizliği, şıklığı, süsü, güzel giyimi sevmekte ve kullarını böyle görmek istemektedir. Allah’ın güzel gördüğü şeyleri Peygamberimiz (sav)’in de çok güzel göreceği ve Müslüman kadınları bu yönde teşvik edip, tavsiyelerde bulunacağı tartışmasızdır.
Estetik yönünün dışında zaruri olarak da bu tür bakım yöntemlerine başvurmak zorunda kalan bayanların da olabileceği unutulmamalıdır. Örneğin kadınlar, kimi zaman kemoterapi gibi bazı ağır ilaç tedavileri sonrasında peruk kullanmak zorunda kalabilirler. Bu son derece normal, hatta gerekli, söz konusu bayanlar için oldukça güzel bir bakım yoludur. Fakat bağnazlar, bu kolaylığı ve güzelliği, söz konusu uydurma hadislerle ortadan kaldırmaya çalışırlar.
Aynı şekilde deri altına çeşitli şekillerde dövme yaptırılması, kaş yapısından dolayı asimetrik görüntü oluşturan şekli bozuk bir kaşın dövmeyle düzelttirilmesi ya da yüzdeki tüylerin temizlenmesi konusunda bir yasak Kuran’ın hiçbir yerinde yoktur. Böyle bir yasaklama zaten Kuran’ın ruhuna aykırıdır. Güzel bir genç kızı yüzündeki fazla tüylerle dışarı çıkmaya zorlayan, onu insanların içinde mahcup eden, onu güzelleştirmek yerine çirkinleşmesi için uğraşan bağnazlar işte bu yüzden güzelliği bir türlü temsil edemezler. Oysa Allah inananların bakımı, güzelliği, şıklığı ve temizliğine ayetlerde özellikle dikkat çekip Müslümanları bu yönde teşvik etmektedir.