13 Temmuz 2015 Pazartesi

Yobazların çirkin iftirası: “Kadınların aklına uymayın!”


Yobazların çirkin iftirası: “Kadınların aklına uymayın!”
Yobazlara göre kadın yönetici olamaz ama Kuran'a göre olabilir.

Bugüne kadar yobazların kadınlara attıkları çirkin iftiralardan bahsettim. Kadınları aşağılabildikleri kadar aşağıladılar, uydurma hadislerle kadını eksik göstermişler, hatta kendi kafalarınca hayvandan daha aşağıya koymuşlar. Kendilerini de o kadar yüceltmişler ki, bakın kadının aklına uyulmaması gerektiğini nasıl uydurma hadislerle dinimize sokmuşlar:
Başlarına bir kadını geçiren bir kavim asla iflah olmaz. (İbni Hanbel Müsned 5/43,50; Tirmizi Fiten:75 Nesai Kudat:8; Buhari Fiten:18)
Kadınlara itaat pişmanlıktır. (Tezkiratul Mevzuat: 128, Kitabul Mevzuat: 2, 272)
Kadınlarla istişare edin, onlara danışın ve onların söylediklerinin zıttını yapın. (El- Makasıdul Hasene: 248, Tezkiretul mevzuat:128, Tenzihuş Şeria: 2-204, Silsiletul Ehadis: 432)
Kadınlara danışmayın, onlara muhalefet edin. Kadınlara muhalefet edin, zira kadınlara muhalefet berekettir. (Kadınlara Dîni Bilgiler 44,45 Suyuti, Leali II, 147; İbn Arrak, Tenzihü’ş Şeria II, 210)
Kim ki karısına itaat ederse Allah onu yüzüstü cehenneme atar. (İbn Arrak II, 215)
Görüldüğü gibi, bağnazların kadınları kendilerince aşağı kabul etmelerinin en önemli yansımalarından biri de kadınları toplumda etkili konumlarda asla görmek istememeleridir. Bu yüzden yobazlar kadınların yönetici olmalarına karşıdırlar. Hatta kadınlarla istişare edilmesini bile kabul etmezler. Kadınların düşündükleri her şeyin yanlış olduğu, yaptıkları her şeyin hatalı olduğu gibi sapkın bir mantıkları vardır. Bu, kadınları tamamen toplumdan soyutlamak için geliştirdikleri kirli oyunun bir parçasıdır. Yukarıdaki uydurma hadisler de bu amaçlarına hizmet etmiş ve birçok bir çok ülkede bu sapkın fikirlerin hakim olduğu bağnaz ve kadın düşmanı toplumlar meydana gelmiştir. Oysa bu mantık Kuran’a da Peygamberimiz’in uygulamalarına da tam anlamıyla terstir, tam anlamıyla İslam diniyle çelişir.
Örneğin sahte hurafeciler “Başlarına bir kadını geçiren bir kavim asla iflah olmaz” uydurmasını kendilerince yaymaya çalışırlarken, Allah Kuran’da devlet yöneticisi olan bir kadını örnek verir: Sebe Melikesi...
“Kadınlara danışmayın” diyen hurafelere rağmen Sebe Melikesi, iş konusunda tüm kararları veren tek lider konumundadır. Ayetlerde Sebe melikesinin liderlik vasfı şu şekilde belirtilir:
Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: “Senin kuşatamadığın (öğrenemediğin) şeyi, ben kuşattım ve sana Saba’dan kesin bir haber getirdim.” “Gerçekten ben, onlara hükmetmekte olan bir kadın buldum ki, ona herşeyden (bolca) verilmiştir ve büyük bir tahtı var.” (Neml Suresi, 22-23)
Kavmine hükmeden kadın yönetici Sebe Melikesi Hz. Süleyman’a bu şekilde tanıtılmıştır. Hz. Süleyman’dan Sebe Melikesi’ne İslam’a davet mektubu gönderilmesinin ardından Sebe Melikesi kendi kavminin önde gelenlerine danışmış ve önde gelenler ona şu cevabı vermişlerdir:
Dediler ki: “Biz kuvvet sahibiyiz ve zorlu savaşçılarız. İş konusunda karar senindir, artık sen bak, neyi emredersen (biz uygularız). (Neml Suresi, 33)
Görüldüğü gibi Kuran’daki kadın, devletlerin başına geçmekte, hükümdar olmakta ve iş konusunda karar verip emrini uygulatmaktadır. Bağnazların dinindeki kadın ile Kuran’daki kadının vasfı tam anlamıyla zıttır.
Bağnazlar, söz konusu mevzu hadislerde kadınlara yönelttikleri bu pervasızca hakaretleri gerçekte Hz. Meryem’e, Kuran’da geçen mümin kadınlara, Peygamber Efendimiz’in mübarek eşlerine, sahabe kadınlara da yöneltmekte olduklarının farkında değildirler. Kadını bu derece aşağı gören böylesine garip bir zihniyetin, tüm kadınlara bu aşağılamayı yönelttiği unutulmamalıdır.
Söz konusu bağnazların Kuran’dan ne kadar farklı bir hayat yaşadıklarını, Peygamberimiz dönemi kadınlarının durumunu incelediğimizde de açıkça görürüz:
Örneğin, Peygamberimiz’in eşi Hz. Hatice Mekke’nin en varlıklı tüccarlarından biriydi. Şam’a ticaret kervanları gönderiyordu, bu iş için yanında çalıştırdığı insanlar vardı. Medine döneminde de kadınlar deri işlemeciliği, ip imalatı, dokumacılık, terzilik, ilaç yapımı, güzel koku satışı gibi birçok ticari iş yapıyor, hayatın her alanında aktif olarak yer alıyorlardı. Savaşlara çıkıldığı zamanlarda kadın sahabeler erkeklerle birlikte savaşlara katılıyor, gerektiğinde ön saflarda da görev alıyorlardı.
“Müminlerin gafletinden faydalanan müşrikler öylesine girdiler ki savaş meydanına Rasulun etrafında onu korumakla görevli 10-12 kişilik bir grup da savaşa girmek zorunda kaldı. Bir anda yapayalnız kalan Peygamberimiz’in, yanında sadece Hz. Nesibe vardı. 40-50 saniyelik bir yalnızlıktı bu. Müşriklerden biri, fırsat bilip saldırdıysa da Nesibe kılıcıyla onu öldürdü. Ardından ikinci bir müşrik saldırdı Rasurullah’a. Çift zırh giymiş bir müşrikti. Ne kadar vursa da öldürmeyi başaramıyordu. Kendi omzundan beline dek ağır bir kılıç darbesi aldı. O sırada diğer müminler yetişip kafiri bertaraf etmişlerdi. Bu birkaç saniye o kadar önemliydi ki!.. Uhud’da Nesibe tam on bir yara aldı. Buna rağmen savaşın sonuna kadar bırakmadı.
Görüldüğü gibi mevzu hadislerin tam aksine Peygamberimiz döneminde kadınlar savaş meydanı gibi son derece kritik ortamlarda bile bulunmuşlardır. Savaşta Peygamberimiz’in korunması gibi oldukça can alıcı bir konumda kadın sahabeler görev almışlardır. Peygamberimiz’in, hayati tehlike dolu böyle riskli bir ortamda kadınların kendisini koruma görevini üstlenmesini uygun bulması söz konusu kadın sahabelerin akıllarına ve vicdanlarına ne kadar güvendiğinin önemli bir alametidir.
Kuran’da; “Ey iman edenler, “Raina-Bizi güt, bize bak” demeyin. “Unzurna-Bizi gözet” deyin ...” (Bakara Suresi, 104) ayetinde sadece iman eden erkeklere değil iman eden kadınlara da bir hitap vardır. Ayette kadınlara da “bizi güt, bize bak” dememeleri öğütlenmektedir. Demek ki Kuran’da kadına; güdülen, akıl zayıflığı olduğu için erkekler tarafından bakılan ve yönlendirilmesi gereken bir varlık olarak değil tam aksine kendi ayakları üzerinde duran, güçlü, akıllı, vicdanına tam güvenilen, zeki bir varlık olarak bakılmaktadır. Ancak kadınlara karşı yüzyıllardır bu uydurma hadislerle yetiştirilmiş ve bilinçlendirilmiş olan bazı İslam ülkelerinde bu anlayıştan yoksun insan sayısı çoktur. Dolayısıyla da “Kuran’da kadın erkekle aynı haklara sahiptir” dediğimizde bunu şiddetle reddeden kişiler; bilerek ya da bilmeyerek Allah’ın ayetlerine karşı muhalefet etmektedirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder