Gözbebeklerindeki muhteşem dizayn...
Gözlerdeki bu detayların tesadüflerle oluşamayacağı ortadadır.
Gözler O’nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır. (En’am Suresi, 103)
O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz. (Mü’minun Suresi, 78)
Göz kırk organeliyle birlikte Allah tarafından öyle muhteşem yaratılmış bir organdır ki, evrimteorisini öne süren Darwin gözün bu muhteşem yapısı karşısında “gözleri düşünmek beni bu teoriden soğuttu” diyerek içine düştüğü açmazı itiraf etmek zorunda kalmıştır. Gözün hayret uyandıracak derecede ayrıntılı ve kompleks işlevleri vardır. Bunların tümü gözü oluşturan farklı organel ve bölümlerin uyum içinde çalışmaları sonucunda gerçekleşir.
Bu evrimciler için kabul edilmesi son derece zor bir durudur. Çünkü gözün işlevini yerine getirmesi için bu 40 organelin aynı anda kusursuz bir şekilde çalışması gerekir. Bu da organların aşamalı olarak evrimleştiğini öne süren bilim adamlarını köşeye sıkıştırır. Örneğin sadece gözyaşı olmasa bile göz kurur ve kör olur. Evrimciler, gözyaşı olmadan birkaç saat içinde kuruyan gözün, sözde evrim süreci içinde, gözyaşı bezleri oluşana kadar milyonlarca yıl nasıl dayandığı sorusunu akıllarına bile getirmek istemezler.
Gözü oluşturan organellerden herhangi biri, örneğin göz merceği olmasa göz hiçbir işe yaramaz. Dahası göz merceği ile göz bebeğinin yerleri değişmiş olsa, göz yine görevini yerine getiremez. Kısaca gözün yapısı çok özel bir yaratılış mucizesidir.
Canlı bir doku olan gözümüzün camdan daha net bir görüntüyü bize sağlaması da çok büyük bir nimettir.
De ki: “Sizi inşa eden (yaratan), size kulak, gözler ve gönüller veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz?” (Mülk Suresi, 23)
Gözbebeğindeki muhteşem detaylara bakarsak:
İris, gözün ön bölümünde bulunan ve göze rengini veren damarlı bölgedir.
Parmak izi gibi iris de kişilerin kendilerine özeldir.
Tek yumurta ikizleri aynı DNA yapısına fakat farklı iris yapısına sahiptir.
Göz irisi genetik oluşumlardan en az derecede etkilenir. Kalıtımsal hastalıklardansa etkilenmez.
İris insanın doğumunun 16. ayından itibaren ölüme kadar değişmez.
Ömür boyu değişmeyen tek organdır.
Korneanın hemen arkasında yer alan iris, ortasındaki boşluğu genişletip daraltarak göze giren ışık miktarını ayarlar. Göz bebeği adı verilen bu boşluk, parlak bir ışıkta hemen daralır. Karanlıkta ise göze daha çok ışık alabilmek için genişler.
İristekine benzer bir ışık ayar sistemi kameralarda da kullanılır. Ama hiçbir kamera göz kadar başarılı değildir.
Eğer gözümüz böyle bir işleve sahip olmasıydı, sadece belirli bir ışıkta etrafı iyi görebilirdik. Biraz daha loş bir ortam zifiri karanlık haline gelir, biraz daha aydınlıkta gözleriniz tamamen kamaşırdı.
Genel olarak, her iki göz de aynı miktarda ışık alır; fakat gözlerden birine düşen ışık miktarı değiştirildiğinde, sadece bir gözün gözbebeğinde değişiklik olmaz, diğeri de hemen buna katılır.
Sistemin diğer bir mucizevi yönü ise bütün bu haberleşme, hesaplama ve fonksiyonların saniyeden daha alt birimlerdeki bir zaman aralığında gerçekleşmesidir.
Göze gelen ışığın şiddetinin otomatik olarak ölçülmesi ve bu bilginin beyne haber verilmesi, beynin de duruma göre iris kasları sayesinde içeri giren ışığın şiddetini ayarlaması ve istisnasız şimdiye kadar yaşamış olan ve şu anda yaşayan bütün insanların beyninde bu ince ve kompleks hesaplamaların gerçekleşiyor olması çok açık bir yaratılış mucizesidir. İnsan bedeninde yaratılmış olan bu muhteşem sistemle ilgili bilgi sahibi olmak, insanın kendisini yaratan Yüce Allah’ın gücünü ve ilmini görüp O’nu gereği gibi takdir edebilmesi için bir vesiledir.
Ey insan, ‘üstün kerem sahibi’ olan Rabbine karşı seni aldatıp-yanıltan nedir? Ki O, seni yarattı, ‘sana bir düzen içinde biçim verdi’ ve seni bir itidal üzere kıldı. Dilediği bir surette seni tertib etti. (İnfitar Suresi, 6-8)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder