31 Ağustos 2014 Pazar

Yoksa yaşadığın her olay kaderinde mi?


Yoksa yaşadığın her olay kaderinde mi?
Allah herşeyi bir kader ile yaratmıştır, kaderden kaçış mümkün değildir.

Geçtiğimiz günlerde bir tanıdığımın kızı ile görüştüm. Okuldan akşam geç saatte çıkmış, hava karanlıkmış. Tam ışıkları geçtikten sonra bir kadın yaya önüne atlamış. Arabayı kullanan genç kız sağa kırmış ama yine de yayaya çarpmadan duramamış. Kadın orada ölmüş. Bir hayat daha bu şekilde son bulmuş.
Şimdi konuştuğum genç kız bilgisiz olduğu için tabii ki kendisini suçluyor, “ben aslında hiç geç saatte okuldan çıkmam, aslında karanlık olmasaydı belki de onu daha uzaktan görebilirdim” diyor. Ya da “o gün okula gitmeseydim başıma bunlar gelmezdi” diyor. Peki ama gerçekten de böyle düşünmek doğru mu? Bu genç kız okuldan erken çıksaydı, ya da o gün okula gitmeseydi bu olayların hiçbiri başına gelmeyecek miydi?
İşte materyalist ve evrimci zihniyetle, Kuran ahlakından uzak yetişen gençlerimiz başlarına gelen imtihanları böylesine yanlış değerlendiriyorlar. Kader nedir, tevekkül etmek nedir, insan dünyada nasıl imtihan olur, sabretmek nasıl olur, insan ölüm anını değiştirebilir mi, bütün bu konulardan tamamen habersizler. Böyle olaylarla karşılaştıklarında da çözümü psikologlarda arıyorlar. Çaresizlik içinde korkularıyla ve endişeleriyle baş başa kalıyorlar.
Oysa çocuğa manevi eğitim verilmezse, Kuran eğitimi verilmezse çocuğun ruhu boşta kalır. Çocuk bu şekilde tüm hayatı boyunca vicdan azabı çeker. Öncelikle şunu söylemek gerek. Her olay insanın kaderindedir. O genç kız bin kere de bu dünyaya gelse yine o gün o saatte o yoldan geçecek ve o kadına çarpacaktır. Bundan kaçış yoktur. Bu olay daha o doğmadan hem onun hem de diğer kadının kaderinde belirlenmiştir. Allah bir insanı böyle imtihan ederken diğeri için de böyle bir ölüm sebebi belirlemiştir.
Hiç şüphesiz, biz her şeyi kader ile yarattık. (Kamer Suresi / 49)
İnsan şu gerçeği bilmeli, Allah için zaman yok, mekân yok. İnsanlar zamana ve mekâna bağlılar. Sonuç olarak her insanın kaderi daha doğmadan Allah tarafından belirlenir. Ve milyarlarca insanın biri bile kendisi için belirlenen kaderin dışına çıkamaz. Kader tesadüfler sonucu akmaz. Kader Allah’ın planladığı şekilde, Allah’ın yarattığı şekilde akar. Dolayısıyla başıboş giden bir tren, nereden uçacağı belli olmayan bir şey, böyle bir yapı yok. Bu trenin nereye gideceği belli, hangi istasyonlara uğrayacağı belli. Hangi insanın hangi istasyonda ineceği, ya da ne kadar yoluna devam edeceği belli.
Gaybın anahtarları O’nun katındadır, O’ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve her şey) apaçık bir kitaptadır. (En’am Suresi / 59)
Allah zamana ve kadere tam olarak hâkimdir. O hepimizin ilahıdır. Dolayısıyla hem insanların kaderini hem de tüm kâinatın kaderini an an belirlemiştir. Nasıl bir insanın doğum ve ölüm anı varsa, kâinatın da bir doğum ve ölüm anı vardır. Dünyanın sonu yine Allah tarafından belirlenen tarihte kıyamet ile son bulacaktır. Kıyametten sonra da dünya diye bir yer kalmayacak, dünyada yaşam tamamen son bulacaktır.
Bizler bu dünyada başımıza gelen olaylarla sürekli imtihan ediliyoruz. Hastalıkla, ölümle, zor olaylarla, başarıyla ya da başarısızlıkla, geçim sıkıntısıyla karşılaşıyoruz. Bir bakıyoruz Allah bazı insanlara mal mülk vermiş, bir bakıyoruz diğerine olabildiğince kısmış. Hepsi kaderde. Burada imtihanın sırrını kavramak gerekiyor. İnsan ne kadar zorlu imtihandan geçerse ve ne kadar tevekkül edip Allah’a yönelirse o kadar çok sevap kazanıyor.
Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara Suresi / 155)
Göklerin ve yerin gaybı Allah’ındır, bütün işler O’na döndürülür; öyleyse O’na kulluk edin ve O’na tevekkül edin. Senin Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir. (Hud Suresi, 123)
Tekrar söylüyorum, şu bir gerçek ki kaderin dışında hiç bir olay olmaz. Kader derken; tek bir an içerisinde Allah bütün olayları yapıp bitirdi. Biz ise o anı zaman olarak görüyoruz. Sonsuz kısa zaman olan anı, Allah bize zaman olarak gösteriyor. Bizler zaman içerisinde Allah’ın belirlediği olayları dakikası ve saniyesi geldiği anda yaşıyoruz. Güzellikte de, zorlukta da daima Rabbimize şükrediyoruz. İmtihanlarımızın hikmetini anlamaya, kavramaya çalışıyoruz ve bu dünyada cennet terbiyesi alıyoruz.
De ki: “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.” (Tevbe Suresi, 51)
Son olarak şunu söylemek istiyorum. Çocuklarınızı, sadece maddi dünyaya bağlı, maneviyatsız ve Kuran’dan habersiz yetiştirmeyin. Böyle yaparsanız onlara hem bu dünyada hem de ahirette acı çektirirsiniz. Hiçbir zaman olayların aslını kavrayamazlar, boşlukta kaybolup giderler. Onları genç yaşta Kuran’la tanıştırın, kalplerine Allah sevgisi aşılayın, Kuran mucizelerini öğretin. İmanın güzelliğini, Allah’a dayanıp güvenmenin gücünü anlatın. Allah’ı dost edindikten sonra ne kadar güçlü olacaklarını söyleyin. Bu dünyada başlarına gelen imtihanların sırrını kavramalarını sağlayın. Unutmayın ki iman bir çocuğa verilecek en güzel şeydir. Ve dünyalara bedeldir. İmanlı olan çocuk bunun karşılığını en güzel şekilde hem bu dünyada hem de ahirette görecektir. Ve gerçek mutluluğu ancak bu şekilde tadacaktır. Aksi ise çocuğa yıkımdan başka hiçbir şey kazandırmayacaktır.
Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Vekil olarak Allah yeter. (Nisa Suresi, 132)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder