2 Mayıs 2016 Pazartesi

Dünyanın sırlarını keşfetmek gerek…


Dünyanın sırlarını keşfetmek gerek…
İnsanlar ölümü hiç düşünmeden adeta derin bir hipnozda gibi yaşıyorlar.

Aslında çok önemli birkaç sır var… Derin iman edenler bu sırları yakaladıkları için dünyaya apayrı bir pencereden bakıyor,zahirle değil batın ile yaşamanın eşsiz lezzetine varıyorlar.
Mesela Bediüzzaman böyle bir insandı, Şeyh Nazım da böyle derin imanlıydı. Tabii bütün seçilmiş peygamberlerde…
İnsanlar sevgi için yanıp tutuşuyorlar ve insanların peşinden koşuyorlar ya… Neden bir türlü o delicesine aradıkları, yanıp tutuştukları aşkı bulamıyorlar sizce? Çünkü sürekli yanlış yola sapıp aynı çıkmazla karşılaşıyorlar da ondan.Gerçek sevgiyi elde etmenin yolu önce Allah’a aşkla bağlı olmaktan geçiyor. Allah’ı delicesine sevdiğinde bu sefer Allah’ta insanı seviyor. Ve diğer insanların gösterdiği sevgi ile sana olan sevgisini gösteriyor. Yani sevgi önce Allah’a, sonra kula olmalı. Ama insanın kalbi imandan uzaksa, Allah’tan uzaksa, Allah’ı unutmuşsa, o zaman Allah da o iki insanın kalbine gerçek sevgiyi koymuyor. Bu bir sır. İnsan nasıl Allah’ı unutuyorsa, Allah’ta o insanı unutuyor ve aradığı mutluluğu ona  bir türlü tattırmıyor.
Başka bir sır daha verirsek, insanlar delicesine, büyük bir hırsla dünyaya bağlanıyorlar. Dünyadan tüm istediklerini elde edebilmek için delice bir gayretin içine giriyorlar. Bu sefer dünya onlardan büyük bir süratle kaçıyor. Onlar da delicesine onu kovalıyor. Ticaret onlardan kaçıyor, onlar ticareti kovalıyor. Para onlardan kaçıyor, onlar parayı kovalıyor. Mutluluğun peşinde koşuyorlar, bir türlü mutlu olamıyorlar. Ne kadar elde etseler daha da fazlasını istiyorlar. İnsanlara da delicesine bağlanıyorlar, bu sefer insanlar da kaçıyor. Bir türlü gerçek sevgiyi, sadakati ve aşkı bulamamaktan yakınıyorlar.
İman eden için ise bu olaylar tam tersine işliyor. Mümin sürekli Allah’a doğru yöneliyor. Dünya hayatı için değil ahiret hayatı için yaşıyor. O Allah’a doğru giderken mal ve para onu kovalıyor,mutlulukhuzur, bereket onu kovalıyor. Mümin Allah yolunda parasını, canını, malını infak ediyor. O verdikçe daha da zenginleşiyor. Allah yolunda çalıştıkça sağlığı ve güzelliği kat kat artıyor. O Allah’ı sevdikçe Allah’ta onun yanında güzel, hayırlı dostlar yaratıyor ve ona gerçek sevgiyi, aşkı hem dünyada hem ahirette tattırıyor. Bütün bu yaşananlar metafizik, ama insanlar bu sırları hiç bilmiyorlar.
Mesela Bediüzzaman nerdeyse 40 yıla yakın soğuk, buz gibi hapishanelerde sürgün hayatı yaşadı. Ama kalbi o kadar Allah sevgisi ile, Allah aşkı ile doluydu ki, hapishanede hiç yılmadan mücadelesine devam etti. Derin imanlı olduğu için hapishane onun için cennet hükmündeydi. Tıpkı Hz. Yusuf gibi, tıpkı Hz. Mehdi gibi…
İmansız bir kalp sarayda da olsa mutsuzdur, imanlı bir kalp ise nerede olursa olsun Allah’la birlikte olduğu için daima huzurludur, daima neşelidir… Kalbi sıkan da, ona huzur veren de Allah’tır.
Gerçek hayatın ölümden sonra başladığını bilenler ve bu sırları keşfedenler milyonların arasına karışarak yaşarlar. Siz fark etmezsiniz ama onlar kalplerine rabtettikleri bu sırlar nedeniyle bambaşka, tarifi yaşanmadan bilinmeyecek olan çok güzel bir hayat yaşarlar… ve her geçen gün asıl ölümden sonra başlayacak olan hayatlarını özlemle beklerler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder