Bir dünya ehliyle karşılaşırsanız yolunuzu değiştirin…
Dünya hayatı adeta bir rüyadır, gerçek hayat ölümden sonra başlar.
“Bir dünya ehli ile karşılaşırsanız, yolunuzu değiştirin. Aynı köyde ise başka yere hicret edin. Aynı mahallede ise karşılaşmamak için başka yere gidin. Kalbiniz meyleder.”
İmam-ı Rabbani
İmam-ı Rabbani
“Dünya ehli ile karşılaşırsanız yolunuzu değiştirin” demiş Imam-ı Rabbani. Hâlbuki ahir zamanda olduğumuz bu dönemde her yer nerdeyse dünya ehliyle dolu. Samimiiman eden, Allah için yaşayan insan çok az. Hatta “Allah” diyen yok. Allah’ı gün içinde anan, Allah’ı hatırlayan yok. Namaz kılan yok. Namaz kılma duyarlılığını da yitirmiş insanlar.Sınırsızca yiyip içip tüketir olmuşlar. Varsa yoksa kendilerini nasıl eğlendireceklerini, nereye gezeceklerini, nereye tatile gideceklerini konuşup duruyorlar. Birbirlerinin tatil anılarını özenerek, imrenerek dinliyorlar. Bu arada dünya hayatı hızla geçip tükeniyor. Her insan her gün ölüme bir adım daha yaklaşıyor.
Diyorum ya bu dönem öyle değişik bir dönem ki imansızlık her yeri sarmış durumda. Bulunduğunuz iş yerinde kimse Allah’tan bahsetmiyor, kimse namaz kılmıyor, kimse oruç tutmuyor. Sanki Müslüman bir ülkede yaşamıyor gibiyiz. İngilizce kelimeler havada uçuşuyor, insanlar şımardıkça sımarmış, iyice dünyaya sarılmış. Hırs, maddiyat, birbirini ezip geçme, rekabet her yerde…
Ama asıl önemli olan ne biliyor musunuz? Ahir zamanda kimse iman etmezken iman etmek. Kimse “Allah” demezken Allah’ı dilinden düşürmemek. Kimse Allah’ı düşünüp şükretmezken yapayalnız koridorlarda yürürken sürekli Allah’ı tesbih etmek, O’nu içten içe yüceltmek, yalnızca O’nu dost edinmek. Kalbin Allah sevgisiyle dolu olması, gün içinde O’nunla sürekli sıcacık bir dostluk yaşamak, O’ndan gelen mesajları fark etmek. Masmavi gökyüzüne bakıp, birbirinden güzel çiçeklere bakıp, yüzlerce nimete bakıp müthiş bir sevgiyle Allah’a yönelmek. Kimse namaz kılmazken tüm işlerini bırakıp namaza koşmak. Allah’ın rızasını her şeyin ama her şeyin üzerinde tutmak…
İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah'ın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır. Allah, kullarına karşı şefkatli olandır. (Bakara Suresi, 207)
Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi 'istek ve tutkularına (hevasına)' uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme. (Kehf Suresi, 28)
Ahir zaman öyle zorlu bir dönemdir ki iman eden insan bir sabah imanını kaybetmiş bir şekilde uyanır. Çevresindeki her şey onu dünyaya çeker durur. Şeytan ona sürekli dünyayı çekici göstermek için çabalar, çevresinde taklalar atar, döner durur. “Hayat çok kısa, sende hayatını yaşa, boşver, yaşlanınca dini yaşarsın” telkinlerini verip durur. Ama söylediğim gibi asıl böyle imansız insanların içinde dini yaşamak, kalbi Allah’a bağlamak ve iman etmek çok makbuldür.
Yaşadığımız bu dönemde de öyle müminler de var ki, nasıl güçlü bir imana sahipler. Nasıl derin bir iman yerleştirmişler kalplerine. Önlerine dünyaları yığsan dönüp bakmazlar. Allah’ın rızasından asla taviz vermezler. Gece, gündüz demeden tebliğ yapıp insanlara dinimizin güzelliğini anlatırlar. Binlerce imansız insanın arasına da koysan, yüzlerce imtihana da tabi tutsan, mallarını da alsan yine de dünyaya meyletmez, yalnızca ahireti isterler. İşte onlar Mehdi talebeleridir. Allah onların imanlarını derinleştirdikçe derinleştirmiş, içinde bulundukları kavme çok güzel bir örnek olmalarını nasip etmiştir. Baktığında onların yüzlerinde ihlas, samimiyet ve kararlılık görürsün. Pırıl pırıl parlayan bir nur görürsün. Ve hiçbir gücün onların Allah’ın yolundan döndüremeyeceğini çok iyi anlarsın…
İmam–ı Zaman (Hz. Mehdi)'nin talebelerinin HER ŞEYE KADİR ALLAH'A DAİR ZERRE KADAR ŞÜPHESİ OLMAYACAKTIR ve O'nu O'NUN TANINMASI GEREKTİĞİ GİBİ TANIYACAKLARDIR. (Bayaan Fi Akhbaar - e -Mahdi Aakher al -Zamaan , Bölüm 5; Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65)
İmam Muhammed Bâkır ve İmam Cafer Sadık Hz. Mehdi'nin yardımcıları hakkında şöyle buyurmuştur: "Onlar dünyanın doğusunu ve batısını ele geçireceklerdir. ONLARDAN HER BİRİSİNİN KIRK İNSAN KADAR GÜCÜ VARDIR. KALPLERİ DEMİR GİBİDİR. ..." (Bihar-ul Envar,cilt 52, s. 340)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder