10 Ekim 2015 Cumartesi

Sen mülteci olsan acaba bu kadar acımasız olur musun?


Sen mülteci olsan acaba bu kadar acımasız olur musun?
Zavallı, muhtaç konumda olan bir insana yardım eli uzatmamak vicdansızlıktır.

İnsanlar nasıl da oturdukları yerden, evlerindeki sıcacık koltuklardan, çeşit çeşit yemeklerle dolu sofralarından, yine sıcacık yataklarından mültecileri eleştirip duruyorlar...
 
Bir saniye için o çok kıymetli bedenini o sıcacık, rahat evinden çıkar da kendini mültecilerin yerine koy. Günlerce, aylarca değil, sadece bir gün mülteci gibi yaşasan feryat figan edip insanlar sana yardım elini uzatsınlar diye yalvara yakara ağlamaya başlarsın... Birkaç ay mülteci gibi yaşasan insanlıktan çıkarsın. İnsanların nasıl olup da seni görmezden geldiğine, nasıl bu kadar acımasız olduğuna hayretler içinde kalırsın.
 
Bir mülteci düşün ki çocuğunun cansız bedenini denizden çıkarıyor...
 
Aylarca bir lokma ekmek, yıkanacak temiz su bulamıyor, tren raylarında, otobüslerde sabahlıyor...
 
Hepsi evini, barkını, işini, ailesini herşeyini bırakıp başka bir ülkeye sığınmaya çabalıyor. Ülkesinde doktor olan, ülkesinde mühendis olan sığındığı ülkede temizlikçi olarak çalışıyor, bulaşıkçı olarak çalışıyor. Binbir zorlukla ailesine, çoluğuna, çocuğuna bakmaya çalışıyor. Yatacak yer yok, ilaç yok, yemek yok, soğukta bir battaniye yok, ayaklarında ayakkabı yok. Bırakın çocukların okula gidip okumasını, hepsi sokaklarda yaşam mücadelesi veriyorlar.
 
Bir mülteci düşün ki, anasını babasını keybetmiş, çocuğunu kaybetmiş, o halde kilometrelerce yolu tek başına gelmiş, sevdiği herkesi geride bırakmış, yanında tek bir güveneceği dost kalmamış. Böylesine zorlu bir imtihanda o insanın ruh halini düşünebiliyor musunuz? O mültecilerin hepsinin sevdikleri gözlerinin önünde ölüyor, arkadaşları, can dostları, akrabaları gözlerinin önünde ölüyor. Sen ise sıcacık koltuğunda televizyonda bu zavallı insanları seyrederken atıp tutuyor, “biz bu insanları ülkemize almayalım” diyebiliyorsun...
 
Yine bir mülteci düşün, aylarca sıcak bir yemek yemiyor, senin yediğin o birbirinden güzel yemekleri hiç görmüyor, tatlıları, tuzluları, pastaları yemiyor. Belki de aylarca kuru bir ekmekle ve suyla ayakta durmaya çalışıyor. Sen ise müthiş bir bencillikle yiyip içip bu zavallı insanları görmezden geliyorsun... Oysa yoksulu doyurmak senin de yükümlülüğün değil mi? Ahirette bunun hesabını nasıl vereceğini düşünüyorsun?
 
Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere,yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir." (Bakara Suresi, 215)
 
Peki senin bir gün mülteci durumuna düşmeyeceğin ne malum? Diyelim ki mülteci olmadın, bütün malını, mülkünü kaybetmeyeceğin ve diğer insanlara muhtaç olmayacağın ne malum? Bu kadar kibirli, bu kadar şımarık olmanın nedeni nedir? Bir gün zenginsindir, bir de bakarsın sabaha yoksul kalkarsın. Mal, mülk Allah’ın değil mi? Senin elindekileri aniden almayacağı ne malum? Bir de bakarsın sabaha kimsesiz kalkarsın... Tüm canlar Allah’a ait değil mi? Seni yapayalnız bırakmayacağı ne malum?
 
Bu yüzden kimse oturduğu yerden “mülteciler bizim ülkemize gelmesin” diye ahkam kesmesin, herkes elini vicdanına koysun. Tabii vicdanı varsa...Herkes elinden geldiği kadar mültecilere yardım elini uzatsın. Tüm Müslümanlar birlik olsun, kardeş olsun, bir an önce Müslümanlar tek bir çatı altında toplansın. Müslüman Müslümana düşman olacağı yerde yardım elini uzatsın. Deccal’in oyunu artık son bulsun ve Müslümanlar Hz. Mehdi vesilesiyle bu büyük zulümden kurtulsun.
 
Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (Nisa Suresi, 75)
 
"Abdullah bin Amr den rivayet edildi: Dedi ki: Hz. Mehdi devrinde İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki KİŞİ O GÜN AİLESİYLE BİRLİKTE BİR GEMİYE DOLUP KAÇMAK İSTEYECEK FAKAT DENİZİN DALGALARI İÇİNDE DÜŞTÜKLERİ BELA YERYÜZÜNDEKİNDEN DAHAŞİDDETLİ OLUR.(Nuaym bin Hammad, Kitabul Fiten, 1294. Hadis)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder