“Dini yaşamaya güç bulamıyorum…”
Samimi olmayan insan çok sahtekardır, mümin hemen karşısındakinin samimiyetsizliğini anlar.
“Dini yaşamaya güç bulamıyorum, kendimi hazır hissetmiyorum” diyen ne kadar çok insan var. Onlar böyle söylediklerinde “neye güç bulamıyorsun” diye sormak geliyor içimden. Bizim dinimiz kolaylık dini, samimiyet ve ihlasüzerine kurulu bir din. Dini yaşayınca üzerinde tonlarca taş taşımıyorsun ki. Tam tersine omuzlarındaki yükler bir bir kalkıyor, kalbin müthiş ferahlıyor. Allah’ı samimi dost edinmenin heyecanı insanın tüm benliğini kaplıyor.
Nedir insana burada güç gelen? Samimi olmayana her şey zor öyle değil mi? Samimi insan sabahnamaza müthiş Allah sevgisiyle, fırlayarak, heyecanla yatağından kalkarken, samimiyetsiz insan “kalkayım mı yoksa kalmayayım mı” diye yatağında bocalayıp duruyor. Samimi olan için dini yaşamakta en ufak bir zorluk yok. Ama samimiyetsiz olan için her şey zor. Oysa samimiyetsiz olana “her sabah namaz vaktinde yatağından kalk, 5 milyar kazanacaksın” desen bak bakalım nasıl yatağından fırlayarak kalkıyor! Bak bakalım nasıl arka arkaya saydığı hiçbir bahaneyi öne sürmüyor.
“Dini yaşamaya güç bulamıyorum” diyeninsan da aslında gerçeği değil, kendi bencil istek ve tutkularının kendisine gösterdiği bir kaçış yöntemini öne sürer. Çünkü din, insanların güç yetiremeyeceği bir hayat tarzı değildir. Allah insanları Kendisi'ne kulluk etmeleri için yaratmıştır. İnsanın asıl görevi budur ve yaratılışı da bunu gerektirir. Kuran'da, insanın Allah'a kul olmak üzere yaratılmış olduğu şöyle bildirilir:
Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım. (Zariyat Suresi, 56)
"Ben dini yaşayacak güce sahip değilim" demek, samimiyetsiz bir kaçış yönteminden başka bir şey değildir. Çünkü Allah insana gücünün yeteceğinden daha fazla bir zorluk yüklemez. Bu konuyla ilgili ayetler şöyledir:
Hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz; elimizde hakkı söylemekte olan bir kitap vardır ve onlar hiçbir haksızlığa uğratılmazlar. Hayır, onların kalpleri bundan dolayı bir gaflet içindedir. Üstelik onların, bunun dışında yapmakta oldukları (birtakım şeyler) vardır; onlar bunun için çalışmaktadırlar." (Müminun Suresi, 62-63)
"İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki Biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır." (Araf Suresi, 42)
İslam, "Allah adına gerektiği gibi cehd edin (çaba harcayın). O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi)..." (Hac Suresi, 78) ayetinde vurgulandığı gibi, iman eden bir insan için "hiçbir güçlük" taşımaz. Dinin fiziksel olarak insana zor gelecek bir anlayışı da yoktur. Tüm ibadetler son derece kolaydır. Allah'ın Kuran'da emrettiği ahlak ve yaşam insanın arayışı içinde olduğu huzuru, güveni, neşeyi, rahatlığı kendisine sağlayacak, gerçek sevgi ve dostluğu yaşamasına vesile olacak, endişelerden, korkulardan, hırslardan kendisini arındıracak büyük bir nimettir. Allah insanlara zorluk dilemez. Peygamberin Kuran'da bildirilen vasıflarından biri de, "müminlerin ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indirmek"tir (Araf Suresi, 157).
Dolayısıyla insanın "ben dini yaşayamam, o güce sahip değilim" demesinin hiçbir anlamı yok. Buna rağmen yine de aynı mantığı öne sürenler varsa, bunun tek bir açıklaması var: Bu kişi samimiyetsiz bir tavır gösteriyor ve kendi bencil tutkularını tatmin edebilmek amacıyla Kuran ahlakından kaçışına bahane bulmaya çalışıyor. Dini yaşamak değil, yalnızca dünyayı yaşamak ve nefsini eğlendirmek istiyor. Bunun için de türlü türlü bahaneler öne sürüyor.
Bu tür yöntemler kullanan samimiyetsiz kişilerin en büyük hatası, Allah'ı ve müminleri kandırabileceklerini sanmalarıdır. Oysa ne "sinelerin özünde saklı olan bilen" (Fatır Suresi, 38) Allah'ı, ne de O'nun Katından kendilerine "doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış" (Enfal Suresi, 29) verilmiş olan müminleri aldatamazlar. Ancak kendilerini anlatırlar.
“Dini yaşayacak gücü bulamıyorum” diyenler para karşılığı neler yaptıklarını veya yapacaklarını, ya da nefislerini eğlendirmek adına neler yaptıklarını, insanları razı etmek adına neler yaptıklarını şöyle bir gözden geçirsinler. İşte o zaman kendi samimiyetsizliklerine kendileri şahit olurlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder