10 Ekim 2015 Cumartesi

“Dini yaşamak istiyorum ama ailemden çekiniyorum” mu diyorsunuz?


“Dini yaşamak istiyorum ama ailemden çekiniyorum” mu diyorsunuz?
Peygamberimiz döneminde de sahabelerin aileleri dini yaşamalarına karşı çıkıyorlardı.

Dini yaşamak isteyen bazı gençlerden sık sık duyduğum bir cümle bu: “Ben de dini yaşamak istiyorum ama ailemden çekiniyorum.”Ailelerinden gelecek tepkiden dolayı, dışlanmadan dolayı, aileden bazı kişilerin alaya almasından dolayı dinimizi yaşamaktan çekinen gençler var. Bu yazımın onlar için bir yol gösterici olması niyetiyle yazıyorum.
Gerçekten de ahir zamanda olduğumuz için bazı aileler dini yaşamak isteyen çocuklarına karşı çok ciddi tepki gösterebiliyor, hatta ciddi şiddet uygulayabiliyorlar. Çocukları namaz kılmasın diye başında bekleyenler, oruç tutmasını ya da Kuran okumasını yasaklayan aileler var. Çocuklarının dini yaşamasını asla istemiyor, onları ellerinden geldiği kadar dünyaya çekmeye çalışıyorlar. Eğer çocuk diretirse o zaman “sen nankörsün, senin için onca yaptığım şeyi görmezden geliyorsun, asıl anne babaya karşı gelmek günahtır, sana hakkımı helal etmem.”diyerek çocuklarını korkutuyor, onları dinden uzaklaştırmaya çalışıyor, üzerlerinde manevi baskı oluşturuyorlar.
Oysa her genç doğruyu öğrenmek için mutlaka Kuran’a başvurmalı. Kuran’da gerçekten de anne ve babaya güzel davranılması öğütlenir:
Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik... (Ankebut Suresi, 8)
Ancak bu ifade, anne-babanın her isteğini kayıtsız şartsız yerine getirme, her konuda onlara boyun eğme anlamına gelmez. Ayette belirtilen, anne-babaya karşı saygılı, ölçülü, anlayışlı, tatlı dilli bir tavır takınılması; üzücü, incitici, kalp kırıcı söz ve davranışlardan kaçınılmasıdır. Fakat bu, dini konularda, Allah'ın emir ve yasaklarını içeren konularda taviz vermeye varan bir tutum değildir. Aynı ayetin devamında bu saygı ve anlayışın sınırları şöyle bildirilmiştir:
... Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan şeyle Bana ortak koşman için sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda, onlara itaat etme. Dönüşünüz Banadır. Artık yaptıklarınızı size haber vereceğim. (Ankebut Suresi, 8)
Görüldüğü gibi anne-babanın, "Allah'ın emirlerini ve yasaklarını değil, benim isteklerimi yerine getirmelisin" tarzındaki bir isteğini kabullenmek, onları Allah'a ortak koşmak anlamına gelir. Kuşkusuz bir mümin için böylesi bir itaat, asla söz konusu olamaz.
Ancak Allah inananları, anne ve babaları inançsız da olsalar, din konusunda onlara itaat etmemekle birlikte, dünyevi konularda iyi ve güzel davranmaya, onları hoş tutmaya teşvik eder:
Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın. Onlara 'zor ve baskı' kullanacak değilsin. (Gaşiye Suresi, 21-22)
Kuran'da hiçbir konuda duygusal bir yaklaşım tavsiye edilmez. Müslüman, son derece nazik, sevgi dolu, mülayim bir insandır, ama Allah'ın dininin gerekleri, İslam'ın menfaatleri söz konusu olduğunda en ufak bir duygusallığa kapılmaz ve Kuran ayetlerini uygulama konusunda taviz vermez. Ölçüsü Allah'ın rızasının en çoğunu gözetmek olduğu için hiç kimse onu engelleyemez. Kuran'da, Allah'ın emirlerini yerine getirebilmek için evlerinden, ailelerinden ayrılmak zorunda kalan müminlerden bahsedilir. Dolayısıyla mümin ne ailesi için, ne arkadaşları için asla dininden vaz geçemez. Allah diretirlerse o kişilerin artık aileden olmadıklarını şu ayetle bildirmiştir:
Ey iman edenler, eğer imana karşı inkârı sevip-tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi veliler edinmeyin. Sizden kim onları veli edinirse, işte bunlar zulmeden kimselerdir. De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cehd etmekten (çaba harcamaktan) daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 23-24)
Kısacası, cahiliye toplumunun içinden çıkıp gelen insanın ailesi de Kuran ahlakına sahip değilse ve çocuklarını Allah'ın rızasından alıkoymaya çalışıyorsa, bu durumda onlara güzellikle doğruları anlatmak gerekir. Eğer bu anlatım fayda etmezse, yine nezaketli ve sabırlı bir tutum gösterilmeli, ancak Kuran'da bildirildiği gibi, eğer Allah'a şirk koşmaya çağırıyorlarsa onların sözlerine hiçbir şekilde itaat edilmemelidir. Bir insanın dünyaya geliş amacı Allah’a kul olmak ve Allah’ın bize indirdiği Kuran’ı yaşamaktır. Allah samimi olan kullarına mutlaka çıkış yolu gösterecek ve yollarını açacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder