Yoksa sen de korkuyor musun cinlerden?
Cinler alemi karmakarışık, Hz. Mehdi hepsini intizama sokacak.
Birçok insanın cinlerden ödü kopuyor. Oysa cinler insan ne yapabilir ki? CinAllah’tan bağımsız hareket edebilen bir varlık değildir. Nasıl insanların hepsi Allah’ın kontrolündeyse, cinlerin de hepsi Allah’ın kontrolündedir. Onlar başıboş bırakılmış, istediklerini yapan, istediklerinin canını yakan ya da zarar verebilen varlıklar değildir.
İnsanların bu gereksiz korkuları cahilliklerinden ve Kur'an’ı iyi bilmemelerinden kaynaklanıyor. Cin Allah’ın dilemesi dışında insana hiçbir şey yapamaz. Ama Allah insana bir bela isabet ettirmek isterse bunu cinle de yapar, bir hastalık vererek de, malını, mülkünü elinden alarak da yapar.
Cinlerle ilgili biraz bilgi vermek gerekirse, bizler 3. Boyutta yaşıyoruz, zamana ve mekâna bağlıyız. Dördüncü boyutta ise cinler ve melekler var. Dördüncü boyuttakiler bizi görebiliyor, izleyebiliyorlar ama biz onları göremiyoruz. Onlar bizim gibi zamana ve mekâna bağlı değiller.
Âlemlerin Rabbi olan Allah birçok âlem yaratmış. Cinler de bu âlemlerden biri, ateşten yaratılmışlar. Meleklerin hepsi Allah’a iman ediyor ama cinler öyle değil. Kimi iman ediyor, kimi iman etmiyor. Allah’a karşı büyüklenen şeytan da cinlerden biri. Cinler şu anda her yerdeler, bulunduğumuz odada, yaşadığımız evde, sokaklarda, fakat söylediğim gibi biz onları göremiyoruz.
Kur2an ayetlerini incelendiğimizde cinlerin de aynı insan toplulukları gibi bir hayatları olduğu anlaşılıyor. Ayetlerde cinlerin de gelmiş ve geçmiş ümmetleri olduğundan bahsediliyor. Onların da soyları, ataları bulunmaktadır. (Araf Suresi, 38; Kehf Suresi, 50) İnsanlardan daha farklı bir boyutta yaşadıklarından insanları görüp izleyebilirler, konuşmalarını dinleyebilirler.
Allah cinlerin yaratılış amacını "Ben cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat Suresi, 56) ayetiyle bildirmiştir. Onlar da elçiler ve elçilere indirilen kitaplar vasıtasıyla uyarılıp korkutulur, dünya hayatında nasıl davranışlarda bulunacaklarıyla denenir, ibadet ve itaat etmekle sorumludur, bunun sonucunda da Allah'tan bir karşılık bulurlar:
Ey cin ve insan topluluğu, içinizden size ayetlerimi aktarıp-okuyan ve bu karşı karşıya geldiğiniz gününüzle sizi uyarıp-korkutan elçiler gelmedi mi? Onlar: "Nefislerimize karşı şehadet ederiz" derler. Dünya hayatı, onları aldattı ve gerçekten kafir olduklarına dair kendi nefislerine karşı şehadet ettiler. (Enam Suresi, 130)
Ayette de bildirildiği gibi cinlerle insanların imtihanları birbirine çok benzer. Onların bazıları da dünya hayatının geçici süslerine aldanır, uyarıldıkları halde iman etmezler. Yine ayetlerden, peygamberlerin tebliğlerini dinledikleri, Kuran okunurken ona kulak verdikleri ve öğrendikleriyle kendi kavimlerini uyardıklarını görüyoruz. anlaşılmaktadır. Ahkaf Suresi'nde cinlerin Hz. Muhammed'in tebliğini dinlediklerini görüyoruz:
Hani cinlerden birkaçını, Kur'an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Böylece onun huzuruna geldikleri zaman, dediler ki: "Kulak verin;" sonra bitirilince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler. Dediler ki: "Ey kavmimiz, gerçekten biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan bir kitap dinledik; hakka ve doğru olan yola yöneltip-iletmektedir." (Ahkaf Suresi, 29-30)
Allah birçok ayetinde cinlere ve insanlara birlikte hitap eder, çeşitli öğütlerde bulunur ve onlarıcehennem azabıyla korkutur. Araf Suresi'nin 38. ayetinde Allah "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin..."şeklinde buyurur. Hz. Muhammed'e bir hidayet rehberi olarak indirilen Kuran'ı yalanlayan cin ve insan topluluklarının durumu ise İsra Suresi'nde şöyle bildirilmektedir:
De ki: "Eğer bütün ins ve cin (toplulukları,) bu Kuran'ın bir benzerini getirmek üzere toplansa, -onların bir kısmı bir kısmına destekçi olsa bile- onun bir benzerini getiremezler." (İsra Suresi, 88)
Hz. Süleyman yaşadığı dönemde cinlere hükmetmişti, onlara tamamen boyun eğdirmişti. Hepsine birçok görev vermişti, hepsini kullanıyordu. Cinler de Hz. Süleyman’a itaat ediyorlardı. Bu Allah tarafından Hz. Süleyman’a verilmiş çok büyük nimetlerden biriydi:
Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgâra (boyun eğdirdik); erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Onun eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı. Onlardan kim Bizim emrimizden çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından taddırırdık. (Sebe Suresi, 12)
Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın." Kullarımdan şükredenler azdır.(Sebe Suresi, 13)
Kuran’da Cin Suresi’nde Allah cinler hakkında bilgi veriyor. İçlerinde iman eden de var, etmeyen de. Çok değişik varlıklar, görüntüleri de değişik.
"Gerçek şu ki, bizden salih olanlar vardır ve bunun dışında (ya da aşağısında) olanlar da. Biz türlü türlü yolların fırkaları olmuşuz."(Cin Suresi, 11)
Bildiğiniz gibi insanlardan bazıları gaybı bilebilmek için cinlere başvuruyorlar. Oysa cinler geleceği bilemezler. Ama geçmişle ilgili, ya da yaşanan an ile ilgili bilgi verebilirler. Cinleri kontrol altına almak güçtür, ama bu işin sırrını Hz. Süleyman biliyordu, onları her türlü istihbaratta da kullanıyordu. Milyonlarca cin bir araya geldiğinde ve kontrol altına alındığında nasıl bir güç elde edileceği açıkça görülüyor. Hz. Süleyman’ın zamanda hareket edebilen, saraylar yapabilen, eşyaları hareket ettirebilen cinleri nasıl kullandığı bir ayette şöyle bildiriliyor:
Cinlerden ifrit: "Sen daha makamından kalkmadan, ben onu sana getirebilirim, ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim." dedi. (Neml Suresi, 39)
Ahir zaman da Hz. Mehdi cinleri kullanacak, onların hepsine hizmet ettirecek. Cinler istihbarat açısından da tıpkı Hz. Süleyman’a olduğu gibi Hz. Mehdi’ye de yardım edecekler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder