İnsan iradesini kullanıp öfkesini yenecek, hayvani içgüdülerine yenilmeyecek…
İnkar edenler öyle kolay öfkelerine yenilirler ki, hem kendilerine hem yanındakilere dünyayı cehenneme çeviriler.
Eğer insan gerçekten iman ediyorsa o zaman her görüntüyü Allah’ın yarattığını bilir. Hiçbir şeyi boş yere yaşamıyoruz ki bu dünyada. Her gün birbirinden farklı, çeşit çeşit konularla imtihan olmuyor muyuz? O zaman mümin öfkelenip sinirlenerek bu şuur kapanıklığı ile yaşamayı kendisine nasıl yakıştırır? Nasıl kendisini bu kadar alçaltır, nasıl kendisini böylesine küçük düşürür? İnsanı küçükten şey öfkelenerek Allah’ı unutmasıdır, yaşadığı olayı haşa Allah’tan bağımsız sanmasıdır.
Allah kaderde bir olay yaratır ve o olayla insanı dener. Mümin olayların içinde boğulmaz, ruhu sıkıntıdan sıkıntıya koşmaz. Allah demiyor mu ayetinde mutmain nefis diye?
“Ey mutmain nefis, Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön. Artık kullarımın arasına gir. Cennetime gir.(Fecr Suresi 27-30)
Eğer nefis mutmain değilse, Allah’tan tam anlamıyla razı değilse o zaman nasıl cennete girmeyi umud eder ki o insan? İnsanın öfkelenmesi için, üzülmesi için, haşa isyan etmesi için hiçbir haklı sebebi yoktur. Hayatımızdaki her olay, ama her olay, saniye saniye, dakika dakika, saat saat Allah’ın izniyle gerçekleşir. Bu yüzden mümin öfkelenilecek bir olayla karşılaşsa dahi iradesini kullanıp yenecek, sakinleşecek, en güzel tavrı gösterecek. Kendisi haklı bile olsa intikam duygusuna kapılmayacak, hırs yapmadan güzellikle kendi hakkından feragat edecek. Tam anlamıyla Kuran ahlakını yaşayıp nefsini eğitecek.
Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. (Ali İmran Suresi, 134)
Öfke duyan, sinirlenen, üzülen boş yere kendi kendine acı çeker. Şeytan insanı böyle aciz duruma düşürdüğü için, Allah’ı ve kaderi unutturduğu için köşeden bakarak ve gülerek izler. Allah da o insanı huzursuz yaşatarak, mutsuz ederek cezalandırır. “Onlar Allah’ı unuttui Allah’da onları unuttu” diyor Allah ayetinde. Sinirli yaşamak, öfkeli yaşamak, her olaya sinirlenmek çok zordur, kişi kendi kendisini yer bitirir. Bünyesi içinde taşıdığı öfkeden hasta olur. Öfke ve kin inkar edenlerin özelliğidir, mümine yakışmaz.
Mümin sabırlı olur, tevekkülü olur, kadere teslimiyetli olur. Mümin sevgiyle yaklaşır, anlayışla yaklaşır, merhametle yaklaşır. İnkâr eden ise en küçük bir hatada, en küçük bir yanlışta bütün köprüleri yıkar, karşısındaki insanı bir çırpıda harcar. Ve yıllarca içinde kin tutar da asla barışmaz. İnsan öfkeyle karşısındakine bakarsa karşısındakinin dağ gibi olan iyiliklerini de görmez. İnkâr edenlerin acı içinde yaşamaları sevgisizlikleri ve içlerinden sürekli taşan öfkeleridir.
Mümin akılla yaşamanın, imanla yaşamanın lezzetini almalı. Asil olmayı, mülayim olmayı, daima güzel ahlaklı olmayı kendisine yakıştırmalı. Aksi takdirde basit hayatta ruhu kirlenir, ızdırap çeker, sürekli pişmanlık duyup acı çeker.
Söylediğim gibi Müslümanın üslubunun mutlaka yatıştırıcı olması lazım. Öfkelenme ve kin ruhu Müslümanda olmaz. Müslümanda sevgi ruhu, şefkat ve bağışlama ruhu hâkim olur…
İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır. (Meryem Suresi, 96)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder