10 Ekim 2015 Cumartesi

Kendime ait bir cennet istiyorum…


Kendime ait bir cennet istiyorum…
Cennetin varlığına kesin iman ettikten sonra oradaki sonsuz hayatı özlemle beklemek çok güzel...

Bu dünyadan bir beklentim yok. Çünkü bu dünyanın çok eksik yaratıldığını, her ne yaparsan yap tam anlamda insanın ruhunun tatmin olamayacağını biliyorum. Çünkü Allah tarafından dünyadaki bütün zevkler kısıtlanmış, üzerine de birçok acizlik eklenmiş bedene. İnsan da o kadar zavallı bir varlık ki, bütün bu zorlukların arasından sıyrılıp yine de kendisini mutlu etmeye çabalıyor. Bir parça bir şeyden zevk alıyor, hemen seviniyor. Ruhuna sonsuz mutluluk özlemi konmuş, sürekli dünya hayatında onu yakalamaya çalışıyor.
Bu dünyada iman etmeden mutlu olmanın imkanı yok. Ancak coşkun Allah sevgisiyle ve derin imanla mutluluğu tadabilir insan. Allah yoluna ömrünü adarsan o zaman bu kısacık hayatın bir anlam kazanır. Ama nefsini eğlendirme peşinde koşarsan ve Allah’ı unutursan, o zaman Allah da seni unutur. Zorluktan zorluğa, sıkıntıdan sıkıntıya koşarsın. Boş yere mutlu olmaya çabalar durursun.
Benim bu dünyadan bir beklentim yok… Tüm kalbimle, ruhumla, büyük bir aşkla kendime ait bircennet istiyorum ben. Allah’ın sevdiği kullarından biri olduğumu bileyim, Allah’ın benden razı olduğunu bileyim. Son derece sakin, nereye baksam güzellikler göreceğim, muhteşem dostluklarımı, aşkımı doyasıya yaşayabileceğim cennet hayatımı özlüyorum. Orada hiçbir sıkıntı yok, zorluk yok, hastalık yok, acıkmak yok, acizlik yok. Tam tersine bu dünyada alınan zevklerin kat kat fazlasını tadıyor insanın ruhu. Dünyada güzel bir sofra, güzel yemekler yüz haz veriyorsa cennette aynı şeyi yaptığında bunun binlerce katını hissediyor insan.
Orada yüzlerce bedenin var, hepsi ayrı bir yerde. Kimi sevgilisiyle, kimi sofrada dostlarıyla, kimi muhteşem okyanuslarda yüzüyor, kimi gökyüzünde özgür kuşlar gibi uçuyor, kimi cennetin en güzel şehirlerini gezip, en güzel çarşılarında dolaşıyor. Ve hepsinden alınan zevk tek bir ruhta buluşuyor. Hiç düşünebiliyor musunuz, hiç tatmadığımız muhteşem bir duygu bu.
Daha öncede yazmıştım. İnsan bir kere cenneti görse, dünya gözüne berbat gelir. Dünyanın en güzel yeri olsa, en güzel insanı olsa dönüp bakmak bile istemez. Cennetin olağanüstü, göz kamaştıran güzelliklerinin yanında dünya çok sönük kalır. Tıpkı altın asfaltlarla kaplı, zümrütten ve yakuttan ışıklarla süslenmiş, yerlerine mücevherler saçılmış bir sokak ile dünyanın köhne gecekondularla dolu, pis, kirli bir sokağını karşılaştırmak gibi… Ama yine de milyonlarca insanahireti hiç düşünmeyip deliler gibi dünyayı yaşamaya çalışıyor, dünyada tadacağı bir parça zevk için sonsuz hazları elinin tersiyle bir kenara itiyor.
İnsanlar cennetten ve cehennemden dünyaya gelirler aslında. Bu yüzden dünyada yaşadığım her gün cenneti çok özlüyorum ben. Oradaki huzuru, sakinliği, mutmainliği, ruhumun dinginliğini özlüyorum. Bu yüzden de dünyada Allah’ın izniyle var gücümle Allah’ın sevdiği bir kul olmak için çabalıyorum. Yaz, kış demeden, gece gündüz demeden tebliğ yapıyorum, insanlara dinimizin güzelliğini anlatıyorum. Cennete kavuşmayı beklemek çok güzel. Ölüm böyle bir insan için ne büyük müjde, ne büyük güzellik. Tabii ki hepsinin üzerinde Allah’ın rızasını kazanmak var. Kaç insan böyle bir güzelliğe kavuşacak ki? Kaç insan Allah’ın selamını almak gibi muhteşem bir güzelliği yaşayacak ki…
Bu dünyadan bir beklentim yok, cennette huzur dolu bir hayatım olsun o bana yeter. Sonsuza kadar sürecek mutluluğu istiyorum ben, kısacık dünya hayatında tadılan sınırlı zevkleri, sahte sevinçleri değil. Ruhumun tam anlamıyla, her hücresiyle, tüm kalbimle mutlu olmayı çok istiyorum. İşte bu yüzden her ne olursa olsun dünyaya meyletmiyorum. Her ne olursa olsun dünyayı beğenmiyor, sürekli Allah’ın izniyle ait olduğum yere, o sonsuz güzelliklerle bezenmiş kendi cennetime gitmek istiyorum…
De ki: "Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin Katında, içinde temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır. Allah, kulları hakkıyla görendir." (Ali İmran Suresi, 15)
Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. (Nisa Suresi, 13)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder