3 Ağustos 2013 Cumartesi

İnançlı bir insan üzülüp ağlayabilir mi, bu kadere isyan değil mi?

İnançlı bir insan üzülüp ağlayabilir mi, bu kadere isyan değil mi?
Üzülen bir insan kadere isyan eder, olayların hayrını ve hikmetini kavrayamaz.

Çok fazla konu var aslında yazacak ama çevremde o kadar mutsuz insan var ki, herkes bir şeye üzülüyor. Kimi hastalığına üzülüyor, kimi trafikte arabasına çarpmışlar ona üzülüyor, kiminin annesiölüm döşeğinde ona üzülüyor, kimi çocuğum yemek yemiyor diye üzülüyor… Daha sayayım mı? Böyle daha binlerce üzüntü konusu edinmiş insanlar. Tabii ki Allah inancı olmayan, Kuran’ı bilmeyen,kaderini yaşadığını bilmeyen, yaşadığı olayların bir imtihan olduğunu bilmeyen milyonlarca insanın üzülmesi çok doğaldır. Ayette Allah bu durumu şöyle bildiriyor: 
Öyleyse kazandıklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar. (Tevbe Suresi, 82) 
Peki iman etmeyenlerin üzülmesini anladım da iman ettiğini söyleyen bir insanın olaylar karşısında bu kadar üzüntüye kapılması, ağlayıp, yakınması ne demek oluyor? Bu durum Kuran’a göre kesinlikle kabul edilecek bir tavır değildir. Çünkü Kuran’a göre üzülmek haramdır, kadere isyandır. Allah’a inanan bir Müslüman hayatındaki her anının Allah tarafından daha doğmadan kaderinde yaratıldığını bilir. Her olayda hayır ve hikmet görür. Her zorluğun arkasında kendisi için çok büyük güzelliklerin saklandığını bilir. Oysa imanlı olduğunu söyleyen bir insan gördüğünüz gibi yanında trafik kazası geçirip ölen birine üzülebiliyor. O insanın kaderinde Allah öyle bir ölüm şekli yaratmış. Eğer o insan cennete gittiyse o zaman dünyada arkasından üzülüp ağlamanın anlamı ne? Sonsuz cennet nimetlerine kavuşmuş bir insanın arkasından ağlanır mı? Eğer o insan cehenneme gittiyse o zaman sen Allah’ın adaletine karşı mı geliyorsun ki, kalkıp ağlayıp, isyan ediyorsun? Mesela bir yakını hastalanıyor. Hastalandığında Allah’a olan yakınlığı 10 ise, hastalandığında bu yakınlık 100 kat artar. Hasta olan insan samimi bir kalple Allah’a yönelir. Şimdi buna üzülür mü insan? Zaten o insan dünyada iki gün kalıp gitmeyecek mi? Bunun dışında bir sorun kendisine. Hastalanan kimin bedeni? Allah’a ait bir beden değil mi? Allah yarattı o bedeni. Peki ruhu kime ait? O da Allah’ın değil mi? O zaman neden sahip çıkıyorsun? Allah kendi yarattığı bedende değişiklik yapıyor, kendi ruhunda acıyı yaratıyor, insanı da bu şekilde olgunlaştırıyor. Yoksa insan küt olur, derinliği olmaz, cennetin kıymetini anlamaz. 
İmanlı insan karşılaştığı her olay karşısında tevekkül edecek, Allah’a kendini bırakmanın rahatlığını yaşayacak. O kadar sabırlı ve olgun olacak ki, olayların içinde yaşamayacak. Olayları dışarıdan seyreden olacak, hikmetini kavramaya çalışacak. Her ne olursa olsun “Rabbim beni ne güzel imtihan ediyor, ben Rabbim’den her zaman razıyım” diyecek. Sadece kendisine verilen nimetlerde, güzelliklerde Allah’ın yanında olmayacak, her türlü sıkıntıda, zorlukta, darlıkta ve yoklukta da Allah’ın tarafında olacak. Ne olursa olsun kalbi onun verdikleriyle son derece tatmin bulacak, asla O’nun yanından ayrılmayacak ve “Vardır Rabbimin bir bildiği, O’ndan gelen her şey güzelliktir, sevgisindendir” diyecek. 
Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. (Ali İmran Suresi, 139) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder