25 Eylül 2013 Çarşamba

Hastalar için gerçek şifa: Bediüzzaman’ın Hastalar Risalesi -10


Hastalar için gerçek şifa: Bediüzzaman’ın Hastalar Risalesi -10
İnsan hastalandığında bu dünyanın ne kadar boş olduğunu anlıyor, bu yüzden hastalık anlayan için nimete dönüşüyor.

Hastanelerde hastalığına şifa arayan, hastalığın zorluğunu yaşayıp da sabretmelerinin sevabını kazanan hastalar için hazırladığım “Hastalar için gerçek şifa” isimli yazı dizim birçok kişi tarafından okundu. Umarım okuyanların kalplerine şifa olmuştur, onların çok daha güçlü olmalarına, hastalığa güzel bir imtihan gözüyle bakmalarına vesile olmuştur.
Kanserle mücadele edip tedavi olduktan sonra tekrar sağlığına kavuşan güzel arkadaşım imanı sayesinde, Allah’a olan bağlılığı sayesinde, O’ndan yardım geleceğini bilmesi sayesinde bu zorlu hastalığı kolaylıkla atlattı ve şimdi son derece sağlıklı. Aynı hastalığın inançsız, tevekkülü bilmeyen insanları nasıl derinden sarstığını, onları çok yaşlandırıp çökerttiğini de gördüm. Oysa benim imanlı dünyalar güzeli arkadaşım şimdi eskisinden de güzel. İmanının verdiği güçle, ruhundaki teslimiyetle ve Allah’ın izniyle sıhhatine kavuştu. Daima yüzünden eksik etmediği gülümsemesi ile de herkese örnek oldu. Tüm hastalara Allah’tan şifa dileyerekBediüzzaman’ın Hastalar Risalesi’ne devam etmek istiyorum:
ON BEŞİNCİ DEVÂ:Ey âh ü enîn eden hasta! Hastalığın suretine bakıp ah eyleme; mânâsına bak, oh de. Eğer hastalığın mânâsı güzel birşey olmasaydı, Hâlık-ı Rahîm en sevdiği ibâdına (kullarına) hastalıkları vermezdi. Halbuki, hadis-i sahihte vardır ki, Yani, “En çok musibet (bela) ve meşakkate giriftar olanlar, insanların en iyisi, en kâmilleridir (olgunlarıdır).” Başta Hazret-i Eyyub Aleyhisselâm, enbiyalar (peygamberler), sonra evliyalar (Allah dostları) ve sonra ehl-i salâhat (ihlas-samimiyet sahibi kullar), çektikleri hastalıklara birer ibadet-i hâlisa, birer hediye-i Rahmâniye nazarıyla bakmışlar, sabır içinde şükretmişler, Hâlık-ı Rahîmin rahmetinden gelen bir ameliyat-ı cerrahiye nev’inden görmüşler.
Sen, ey âh ü fîzâr eden hasta! Bu nuranî kafileye iltihak etmek istersen, sabır içinde şükret. Yoksa şekvâ etsen, onlar seni kafilelerine almayacaklar. Ehl-i gafletin çukurlarına düşersin. Karanlıklı bir yolda gideceksin.
Evet, hastalıkların bir kısmı var ki, eğer ölümle neticelense, mânevî şehid hükmünde, şehadet gibi bir velâyet derecesine sebebiyet verir. Ezcümle, çocuk doğurmaktan gelen hastalıklar ve karın sancısıyla, gark (boğulma) ve hark (yanma) ve tâun ile vefat eden şehid-i mânevî olduğu gibi, çok mübarek hastalıklar var ki, velâyet derecesini ölümle kazandırır. Hem hastalık, dünya aşkını ve alâkasını hafifleştirdiğinden, vefat ile dünyadan, ehl-i dünya için gayet elîm ve acı olan mufarakati (ayrılığı) tahfif eder (hafifleştirir), bazan da sevdirir.
Bu konuyla ilgili diğer yazılarım:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder