25 Eylül 2013 Çarşamba

Kıyamete yakın komünistler dünya çapında komünal devlet kuracaklar...


Kıyamete yakın komünistler dünya çapında komünal devlet kuracaklar...
Ahir zamanda tüm dünyada son kez Hz. Mehdi liderliğinde İslam hakimiyeti yaşanacak, Hz. Mehdi ve Hz. İsa yaklaşık 7 ile 9 yıl arasında hüküm sürdükten sonra altınçağ dönemi sona erecek. Hz. Mehdi’nin ve Hz. İsa’nın vefaatının ardından insanlar yine dinden dönecek ve  komünizm dünyaya son kez hakim olacak. Komünistler bütün dünyayı ele geçirip komünal devleti kuracaklar. Ama bugünlerde bazı tipler komünizmi yok hükmünde sayıyorlar.Peki neyin mücadelesi veriliyor o zaman?  
Bir kere PKK, iddia edilen terör örgütüyle ittifak halinde, halkı ezdi, Güneydoğu’daki kardeşlerimizi ezdiler. Ezince, onlar da devlete karşı, epey bir bölümünde bir nefret oluştu. Polise karşı, askere karşı, devlete, mahkemelere, savcılara karşı bir nefret oluştu ve aşağılandıklarını düşündüler, adam yerine konmadıklarını düşündüler. O zaman işte, PKK bu zemini en iyi şekilde kullanmak için atağa geçti. Önce psikolojik zemini hazırladı, sonra “sizi aşağılayanları, sizi hapsedenleri, sizi dövenleri, size işkence yapanları, sizi adam yerine koymayanları, size saygı duymayanları, ekarte etmek için ortaya çıktık bizler” dediler. “Bize yardım edin, sizin intikamınızı alalım” dediler. Bak, “çok fakirsiniz” dediler, “onlar zenginlik içerisindeler, siz sürünüyorsunuz. Onların malını mülkünü alalım, size verelim, adalet sağlayalım” dediler.
Ayrıca hemşerilik damarını da hareketlendirdiler, işte “Kürt Kürt’ün dostudur, bize biz yardım etmeyeceksek kim yardım edecek?” İşte Suriye’de de diğer yerlerde de hepsi, bir hemşerilik damarıyla komünist olanlar birbirini desteklemeye başladılar. Bu da bir avantaj oldu onlar için. Ayrıca, bunların hepsinin üstünde, komünist ideoloji. Komünist ideolojide bir tecrübe var, tarihi tecrübe var. Yani, Marks devrinden Lenin zamanından Stalin zamanından kalma bir tecrübe var. Mao tecrübesi var Ç’nin tecrübesi var, Hoşimin tecrübesi var. Bütün bu tecrübeleri kullanarak, bu dünyanın en büyük dinini bölgeye hâkim etmek ve dünyaya hâkim etmek istiyorlar ve bu avantajlarını da kendilerince kullanıyorlar. Lider ve liderin oluşturduğu kadro, Komünizm de çok önemlidir. Parti, lider, onlar için toplayıcı oluyor. Mesela Müslüman’larda, lider anlayışı pek yok. Yani bir Hz. Mehdi etrafında toplanmak istemiyorlar birçoğu. Ama onlar, deccal etrafında toplanmak istiyorlar. Mesela Abdullah Öcalan, ahir zamanın deccallarındandır, onun etrafında kenetleniyorlar. O, bir birleşme ruhu meydana getiriyor. Hem disiplin meydana getiriyor, hem hareket kabiliyetini yükseltmiş oluyor, hem de toplu hareketin avantajlarından istifade etmiş oluyorlar. Yani, ikiye üçe dörde bölünmüyor düşünce. Ama inançlı Müslüman’larda düşünceler bölünmüş, inanç bölünmüş ve kendi aralarında rekabet var ve bunları kıskanıyorlar, haset ediyorlar. Birçoğu öyle. K
Komünistlerde haset de olmuyor. Adam, “zaten bize destekçi lehimize bu” diyor. Hoşuna gidiyor. Mesela ta Uganda’da bir komünist hareketi olsa, adamlar buradan onlara para gönderiyor, silah gönderiyorlar. Güney Amerika’dan PKK’ya silah gönderiliyor, para gönderiliyor. Birbirlerini dünya çapında çok iyi destekliyorlar, kendi imkânlarıyla. Kirli bir destek tabii o. Bunun kavranması çok önemli. O zaman, fikri mücadele devreye girecektir. Fikri mücadelenin dışında da yenilme kaçınılmazdır. Fikri mücadele olmazsa her seferinde komünizm yener. Çünkü muazzam bir avantaj olmuş oluyor. Çünkü karakolda Mehmetçik bekliyor yeri belli, kanuna bağlı, nizama bağlı. Öbürünün yeri de belli değil, kanuni nizama da bağlı değil. Onun hareket kabiliyeti çok yüksek. İstediği an istediği yerde olabiliyor. Ama Mehmetçiğin öyle değil, Mehmetçik orada durmak durumunda. Subaylarının emrine bağlı. Kanuna hukuka uygun hareket etmek zorunda. Ama onların kanuna hukuka uygun hareket etmek diye bir konuları yok. Saklanma sorunları yok, gizli hareket etmek onlar için son derece kolay oluyor, halkın arasına çok rahat karışabiliyorlar, arazi son derece müsait, onlar için eğlendirici oluyor bir anlamda. Türk Milleti’ne karşı da Türk Devleti’ne karşı da, askerine, polisine karşı da nefret tohumları saçtıkları için, komünistler her askerimizin şehit olmasında, örgüte bağlılıkları daha da artıyor daha heyecanları, şevkleri artıyor, onlarda bir sevinç patlaması meydana geliyor. Eğer bir gün bile bir şehit haberi almazlarsa onlar, moral olarak bozuluyorlar. Yani moral olarak çöküyorlar çok rahatsız oluyorlar. Mutlaka bir yerin bombalanması, mutlaka bir yaralanma haberi yahut şahadet haberi, onlar inin bir ihtiyaç konumunda. Sürekli örgüt bunu radyoyla, telsizle, televizyonlardan zaten duyuluyor, herkes duyuyor. Duyurdukça örgüte kişilerin bağlılık ve sadakat anlayışı daha artmış oluyor. Örgüte olan güvenleri daha da artmış oluyor.
Bu durumda da devletin bir kısım mensupları da, hükümetin bir kısım mensupları da yani “gelin sizle anlaşalım, görüşelim, masa etrafında toplanalım” dendiğinde, o zaman komünistlerin kendine olan öz güvenleri, saygısı ve gücüne olan güveni kat kat artmış oluyor. Çünkü koskoca Türk Devleti’ni kendilerine yalvartan konumuna gelmiş gibi göstertiyorlar. Yani ricacı konumunda, “kurtulmak istiyorum, ne istiyorsanız yapayım ama yeter ki bırakın. “Bu onlarda tabi müthiş bir gurur meydana getiriyor, özgüven meydana getiriyor ve yeni saldırılar için azim meydana getiriyor. Mesela diyor, açıklıyor adam çıkıyor “bir masa etrafında toplanalım” diyor. “Ne Yapayım?” diyor.“ İsteyin, Abdullah Öcalan mı, köşk mü ev hapsi mi istiyorsunuz, deniz kenarında bir yalı mı istiyorsunuz, ne istiyorsanız onu yapalım” diyor. Başka? “Bütün PKK’lıları bütün katilleri bırakalım” diyor. “Cinayet işlemiş katillerin hepsini bırakalım” diyor. Başka? “ Size federasyon da verelim, özerklik de verelim” diyorlar. “Peki, biz ne yapabilir?” diyor onlar. “Bizden istediğiniz nedir?” diyorlar. “Siz sadece silah bırakacaksınız, bizi ezmeyi, bizi vurmayı, bizi yaralamayı, işte askerlerimiz şehit etmeyi durdurun” diyorlar. “Silah bırakın, işte öyle bir yere yığın görelim şöyle, yani usulen, bu kadar.” O zaman adam kuduruyor. Ne demek “sen son derece güçlüsün” diyorsun. “Ben senden yıldım, yapacak hiçbir şey bulamıyorum, en akıl almaz tekliflerinizi bile kabule hazırız, yeter ki bizi bırakın yani pes ettik” anlamına geliyor, bir anlamda.
Onlar açısından böyle. Öyle olunca, örgüt coşuyor. Bu açıklamaların arkasından, Bülent Bey’in açıklamalarının arkasından, adamlar karakol bastılar ve alay eder gibi konuşuyorlar.  Diyorlar ki “Bizim böyle bir niyetimiz yoktu anlaşmayı isteriz tabii ki, biz size acımaya başladık. Gerçekten zor durumda olduğunuzu anlıyoruz. Bizim dediklerimizi yapacağınızı anladık yani dayatmalarımızın hepsini yapacağınızı anladık ama bizim çakallara söz geçiremiyoruz, onlar bazen kafasına esiyor çekiyor kafayı, saldırıyor böyle kusura bakmayın. Yapacağımız pek bir şey olmuyor ne yapalım? Bizim aramızda da öyle çakallar var” diyor. O zaman, muazzam bir acz görünümünü vermek istiyorlar ve kendilerince de kısmen başarılı olduklarına da inanıyorlar. Buna karşı, geceli gündüzlü söylüyoruz, bilimsel, akılcı, adamın dinini, yanlışlığını ona anlatan bir çalışma yapılması lazım. Nasıl yobazlığı fikren yenmek çok önemliyse, nasıl yanlış bir düşünceyi fikren yenmek önemliyse, komünizmi de fikren yenmek çok önemlidir. Bu yapılmadığında, dünyanın en büyük dini olan komünizme halk akın akın akabilir. Cahil insanlar akabilir, aşağılanmış insanlar akabilir, fakir insanlar akabilir, PKK’dan korkanlar akabilir, ideolojik yönden makul görenler akabilir, Darwinizmi-materyalizmi devlet eliyle öğrenip, Darwinizmin materyalizmin gerçekliğine inananlar akabilir. Nitekim bu tip olaylar oluyor. Kıyametten önceki son dönemde de komünizm son kez hakim olacak ve kıyamet ateistlerin üzerine kopacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder