15 Eylül 2013 Pazar

İşte üzüntünün insana yaptığı tahribatlardan bazıları…


İşte üzüntünün insana yaptığı tahribatlardan bazıları…
Hepimiz bu dünyaya imtihan olmak için gelmiyor muyuz, öylese üzülmek niye?

Üzüntü insanı, fiziksel olarak da, manen de sadece tahrip eder.
İnsanın aklını kapatır, doğru düşünmesini, olaylara gerçekçi yaklaşmasını, çözüm yollarını görebilmesini tamamen engeller.
Kişinin bütün gücünü çekip alır. Böyle bir insan, fiziksel olarak da, manevi olarak da çok zayıf düşer. Mücadele edecek, çaba harcayacak gücü neredeyse hiç kalmaz.
Üzüntü, insanı hızla yaşlandırır.
İnsanı hasta eder. Böyle bir kimse, ardı ardınca sürekli olarak yepyenihastalıklarla karşılaşır. Vücut direncini kaybeder, bünyesi her türlü rahatsızlığa çok daha açık hale gelir.
Daimi olarak mutsuzdur. Güzellikler, iyilikler onu mutlu etmeye yetmez.
Çevresindeki nimetleri göremez.
Üzüntüyü sevmeye başlar. Sürekli olarak acılarını, sıkıntılarını düşünüp daha da çok üzülmek ister.
Üzüntüden kurtulma, üzüntüyle mücadele etme azmini kaybeder. Her fırsatta kendini üzüntüye bırakmayı bir hayat şekli haline getirir.
Yalnızlığı sevmeye başlar. Yalnız kalıp, üzüntülerini düşünmek, kafasında kurduğu senaryolara hüzünlenmek, geleceğe yönelik ümitsiz beklentilere kapılmak, ağlamak, ona çevresindeki pek çok nimetten daha çekici gelir.
Yaşama sevincini ve yaşama azmini kaybeder.
Eğer insanda Allah inancı yoksa, olayların kaderinde yazıldığından habersizse, sabretmeyi, tevekkül etmeyi bilmiyorsa o zaman tüm dünya adeta üzerine çöker. Allah sevgisi ve inancı ile dolu olmayan ruhu acıdan acıya, sıkıntıdan sıkıntıya sürüklenir. Allah’tan uzak bir kalbin mutlu olması mümkün değildir…
http://imtihaninsirrib.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder