11 Eylül 2013 Çarşamba

Evrimi çökerten deliller 12 – Canlılık neden uzaydan gelmiş olamaz -2 ?

Evrimi çökerten deliller 12 – Canlılık neden uzaydan gelmiş olamaz -2 ?
Canlılığın neden uzaydan gelmiş olamayacağı konusu detaylı bir konu olduğu için yazıma ikinci bölümde devam etmek istiyorum. Eminim bu yazıyı okuyan herkes canlılığın uzayla hiçbir alakası olmadığını anlayacaktır. Dawkinsköşeye sıkıştığı için böyle açıklamalar yapmakta ama evrim teorisinin geçersizliğini fark eden insanlar artık bu masallara inanmamaktadır.
"Uzaylılar" tezinin arka planı
Dünya dışı varlıkların yeryüzünde yaşamı başlattıkları tezi görüldüğü gibi hiçbir bilimsel temele dayanmamaktadır. Bu tezi doğrulayan veya destekleyen hiçbir bulgu yoktur. Ancak bu tezi ortaya atan bilim adamları böyle bir arayışa girerken, aslında önemli bir gerçeği gördükleri için yola çıkmışlardır.
Bu gerçek, yeryüzünde canlılığın başlangıcını tesadüflerde arayan bir teorinin savunulacak bir tarafının kalmamış olmasıdır. Canlı yapılarda ve hücrede saptanan kompleksliğin ancak bilinçli bir yaratışın ürünü olabileceğinin anlaşılmasıdır. Nitekim canlılığın kaynağını uzaydaki bir bilinçte arayan bilim adamlarının önde gelenlerinin uzmanlık konuları da, evrim teorisinin tesadüf mantığını reddetmeleri konusunda ipucu vermektedir. Her ikisi de Nobel ödülü sahibi olan bilim adamlarından Fred Hoyle astronom ve biyomatematikçi, Francis Crick ise moleküler biyologtur.
Evrimcilerin bilinçsizce inandıkları formül:
CANSIZ MADDE + ZAMAN = MİLYONLARCA KOMPLEKS CANLI TÜRÜ
Yukarıdaki formül, evrim teorisinin en kısa özetidir. Evrimciler, cansız ve bilinçsiz atom ve molekül yığınlarının, zamanla birleşince kendi kendilerine organize olup canlanacağına ve son derece kompleks ve mükemmel milyonlarca farklı canlı türüne dönüşeceğine inanmaktadırlar. Bu batıl inanç, bilinen hiçbir fizik veya kimya kanunu tarafından desteklenmez. Aksine, fizik ve kimya kanunları, zamanın "düzenleyici" değil, "düzensizleştirici, tahrip edici" etkisi olduğunu göstermektedir. (Termodinamiğin 2. Kanunu)
Gerçekte "zaman" faktörü, evrimcilerin, teorilerini gözlem dışı bırakabilmek için kullandıkları bir kaçamaktan başka bir şey değildir. Doğada yeni canlı grupları var eden bir "evrim süreci" asla gözlemlenmediği için, evrimciler "evet evrim gözlemlenemiyor, ancak geçmişteki milyonlarca yıl içinde gerçekleşmiş olabilir" diye bu açığı kapatmaya çalışırlar. Bu iddia ise fosiller tarafından çürütülmekte, fosil kayıtları geçmişte hiçbir evrim yaşanmadığını göstermektedir.
Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta da canlılığın kökenini uzayda arayan bilim adamlarının, canlılığın başlangıcı konusuna yeni bir yorum getirmedikleridir. Bilindiği gibi evrim teorisi canlılığın yeryüzünde tesadüfler sonucu ortaya çıktığını savunur. Hoyle, Wicramasinghe, Crick gibi bilim adamları da böyle bir tesadüfî oluşumun imkânsızlığını gördüklerinden canlılığın uzaydan gelmesi gerektiği gibi bir arayışa girmişlerdir. Ne var ki canlılığın tesadüfen meydana gelmesi gibi bir imkânsızlık yeryüzü için olduğu gibi uzay için de geçerli olduğundan bilinçli bir yaratışın varlığını kabul etmek zorunda kalmışlardır.
Ancak bu bilinçli yaratışın kaynağı konusunda ortaya attıkları "uzaylılar" tezi son derece çelişkili ve anlamsızdır.  Modern fizik ve astronomi, evrenimizin bundan 12-15 milyar yıl önce "Big Bang" adı verilen büyük bir patlama ile meydana geldiğini ortaya koymuştur. Evren içinde yer alan her türlü maddesel varlık da bu dönem içinde ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla Dünyamızdaki canlılığın kökenini evrendeki diğer bir madde kökenlicanlılıkta arayan bir düşünce, uzayda var olduğunu iddia ettiği o canlılığın nasıl meydana geldiğini de açıklamak zorunda kalır. Bunun anlamı da böyle bir değerlendirmenin meseleyi çözmeyip bir basamak geriye taşımasıdır.
Görüldüğü gibi "uzaydan gelme" tezi evrim teorisini destekleyen değil, tam aksine evrimin imkânsızlığını ortaya koyan ve canlılık için bilinçli bir yaratılıştan başka bir açıklama olamayacağını kabul eden bir görüştür. Bu tezi ortaya atan bilim adamları doğru bir tespitten yola çıkarak yanlış bir yola sapmışlar ve bilinçli yaratılışın kaynağını uzayda arama gibi saçma bir arayışa girmişlerdir.
Oysa bilinçli yaratılışın kaynağının "uzaylılar" gibi bir kavram olamayacağı ortadadır. Bir an için uzaylılar diye birilerinin olduğunu farz etsek dahi bunların kendilerinin de tesadüfen ortaya çıkamayacakları, ancak bilinçli bir şekilde yaratılmış olmaları gerektiği açıktır. (Çünkü fizik ve kimya kuralları evrenin her yerinde aynıdır ve bu kurallar, canlılığın "tesadüfen" oluşmasını imkânsız kılmaktadır.) Bu da uzayı, evreni ve bunların içindeki her türlü varlığı, her şeyin ötesinde, hiçbir şeye tabi olmayan, maddeden ve zamandan bağımsız, üstün ilim, kudret ve akıl sahibi olan Allah'ın yarattığını gösterir.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder