Hiç düşündünüz mü, ayaklarımız kilolarca ağırlıktaki vücudumuzu nasıl yıllarca taşır?
İnsan düşünmemeye o kadar alışmıştır ki, nerdeyse herşeyi normal karşılar. Mesela kalbinin doğar doğmaz hiç teklemeden ölene kadar çalışmasına, hiç haberi bile olmadan vücudunda çok müthiş bir savunma sisteminin olmasına, beyninde kapkaranlık bir görme merkezinde apaydınlık bir dünyayı seyretmesine ve bunlar gibi binlerce detaya hiç şaşırmaz. Halbuki vücudumuzdaki tüm bu detaylar Allah tarafından rahat yaşayabilmemiz için çok ince hesaplarla sağlanmıştır. İşte düşünen insan ile hiç düşünmeyen insan bu noktada ayrılır. Çünkü düşünen insan ortada gerçekten bir olağanüstülük olduğunu fark eder, her detayda Allah’ın yaratma sanatını keşfeder. Düşünmeyen ise sadece günlük ihtiyacını giderip televizyonun karşısında uyuklayarak bir ömür geçirir.
Bugün insanların hiç aklına gelmeyen bir konudan sizlere bahsetmek istiyorum. Gerçekten ayaklarımız tüm yaşamımız boyunca kilolarca ağırlıktaki vücudumuzu hiç ezilmeden nasıl taşır?
Kaslar ve Kemiklerimiz Arasında Özel Koordinasyon Var:
Ayaklar toplam 26 (vücuttaki kemiklerin 1/4’i) kemikten oluşur. Bunların 12 tanesi yük taşımak için gerekli olan tarak ve bilek kısmına, 14 tanesi ise yürüme anında itici güç olarak kullanılan parmak kemiklerine aittir. Ayaktaki sekiz yay mükemmel bir iş çıkartarak vücut ağırlığını dağıtır, bu sırada 200 adet bağ, ayaktaki 26 kemiği kontrol eden 40 farklı kası koordine eder. Kompleks kan damarlarından ve sinirlerden oluşan bir sistem ayakları vücuda bağlar.
Ayak Tabanının Kavisli Şekilde Olması Özel Bir Gerekliliktir:
Kavisli şekil vücut ağırlığına karşı, kemiklere destek verir. Bu kavisten yoksun olan düz tabanlar bu yüzden yürüme zorluğu çekerler. Kemerli yapılar taşıyıcı sistemleri dayanıklı hale getirdiği için insanların yaptığı binalarda ve köprülerde de kullanılır.
Ayak Kaslarının Dizilişinde Kusursuz Plan Var:
Ayaklar hareketlerin kolaylıkla yapılmasını sağlamak için oldukça fazla kasla kaplanmıştır. Bu kasların 13 tanesi ayak üstünde, 17 tanesi ayak tabanında yer alır. Hareketi sağlamak amacıyla ayak üstündeki kasların 6 adedi baldırdan, 7 tanesi ise ayak sırtından gelir. Ayak tabanındaki 17 kasın 2 tanesi baldırdan, 15 tanesi ise ayak tabanından gelir.
Ayak tabanındaki kasların çok sayıda, kalın ve kuvvetli olarak yaratmasının anlamı, ayak tabanının çok fazla yükle karşı karşıya kalmasıdır. Bu kasların diziliş yönü de vücut ağırlığının daha fazla bindiği yerleri desteklemek üzere özel olarak yaratılmıştır. Örneğin ayak kemerinin altındaki kaslar kasılarak kemeri destekler ve yastık görevi görerek hem ağırlığın taşınmasına hem de dengenin sağlanmasına yardımcı olur. Ayağın diğer bölümlerine yerleştirilmiş olan kaslar da aynı şekilde itme ve çekme yönünde eşit kuvvet sağlayarak ayakların ağrımadan, dengeyi bozmadan ve her türlü hareketi kolaylıkla yapmalarını sağlar
Ağırlığa Karşı Gösterdikleri Dayanıklılık:
Nasıl otomobilin gaz pedalına basıldığında pedal kaldıraç gibi çalışıyorsa, ayaklar da parmak ucunda kalkma hareketi yapıldığında hidrolik bir kriko görevi görürler. Zıplama hareketinde bedeni fırlatırken ve koşma hareketi yapıldığında bacaklar için birer yastık görevi görürler. Bütün bu hareketler sırasında ayakta bulunan dokulara, damarlara ya da kaslara hiçbir zarar gelmez.
Örneğin eller ve ayaklar ağırlık kaldırma bakımından kıyaslandığında, ayakların taşıma gücü çok daha net anlaşılabilir. Her ayağa kalkıldığında ayakların üzerine uygulanan ağırlığın aynısı ellere uygulansa durum çok farklı olurdu. Çünkü elleri masanın üzerine koyup 70-80 kilo ağırlığında bir yük yerleştirilse çok kısa bir süre sonra dokular ezilir, damarlar basınca dayanamayacak hale gelir ve hatta kemikler deriye zarar verirdi. Ancak bütün bir gün insan vücudunu taşıyan ayaklarda ne basınç damarlara zarar verir, ne de dokular ezilir. Çünkü ayak özel olarak yük taşımak için yaratılmış bir organdır.
Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik. Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir. [Müminun Suresi, 12-14.ayetler]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder