Yvone Ridley: Avrupa İslam devletine gebedir, günü gelince bunu gösterecektir!
Ünlü gazeteci Yvone Ridley Taliban tarafından kaçırıldıktan sonra Müslüman olduğunu açıkladı.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gelen ünlügazeteci Yvone Ridley önemli açıklamalarda bulundu. Bugün kendisiyle yapılan röportajdan önemli başlıkları sizlerle paylaşmak istiyorum. Önce Yvone Ridley’in kim olduğunu bilmeyenler için tekrar hatırlatalım. Yvonne Ridley,İngiliz bir gazeteci. Yvonne Ridley, Afganistan’daTaliban tarafından kaçırılmıştı. Ancak onun esareti, gerçek anlamda hürriyetine kavuşmasına, İslâm’a teslim olmasına,Müslüman olmasına sebep olmuştu. Ridley, o günlerini anlatırken, kendisine iyi davranılıp Kur’ân hediye edildikten 30 ay sonra Müslüman olduğunu şöyle açıklamıştı:
“Beni esir alanlara ben çok kötü davranıyordum. Sesimi çıkarmasam bana işkence edeceklerini düşünüyordum. Ama ben onlara kötü davrandıkça onlar iyi davrandı ve bana Kur’ân-ı Kerim’i hediye ettiler, İslâm'ı anlattılar. Neticede Allah’ım bana hidayeti nasip etti."
Yvonne Ridley batılıların İslam’a olan bakış açılarını şöyle anlatıyor:
Batılılar, İslâm'a karşı zihinlerine büyük bir peçe takmışlar. Bu peçe, İslâm'a karşı olan önyargının örtüsüdür. Biz Müslümanlar, Batılıların önyargı peçesini ortadan kaldırabilirsek, birçok insan Müslüman olur. Çünkü İslâm'a, onun ruhlara bahşettiği huzura şu an en çok Batıinsanı muhtaç.
Yvonne Ridley Bediüzzaman’ın “Avrupa İslam devletine hamiledir, günü gelince onu doğuracaktır” tespitine de tamamen katıldığını söylüyor. İslâm'a karşı oluşan yanlış imajı nasıl değiştirebiliriz? Bu anlamda Bediüzzaman’ın bir ifadesini hatırlatmak isterim. Diyor ki, “Doğru İslâmı ve İslâmiyete lâyık doğruluğu fiillerimizle ortaya koyabilirsek, diğer dinlerin tabileri de gruplar halinde Müslüman olur.”
Ben Bediüzzaman’ın tesbitlerine yüzde yüz katılıyorum, çok doğru bir tesbit. Hepimiz burada inancımızın temsilcileriyiz. Hepimiz, dinimizi çok doğru bir şekilde yaşamalıyız ki dışarıdan bakan insanlar “Bu din çok iyi, ne kadar güzel davranıyorlar” diyebilsin. Çünkü yaşantımız, bizim inancımızı yansıtan bir ayna.
Meselâ, Batıda bir Müslüman yere çöp atsa diyorlar ki, “Bak işte, yere çöp attı, bu Müslüman.” Ama o Müslüman yerdeki bir çöpü kaldırıp çöp kutusuna attığında bu defa hemen algılar, kanaatler değişiyor ve “Bak, ne kadar güzel bir davranış. Müslümanın yaptığı iyiliğe bak. Demek ki Müslümanlar da iyi insanlar” diyebiliyorlar. Bu, bizim omuzumuzdaki çok büyük bir sorumluluk. İnancımızı en iyi şekilde yansıtmalıyız.
Avrupa’ya baktığımızda en hızlı gelişen din İslâm dini. Sadece İngiltere’ye baktığımızda son 10 yılda 100 bin kişinin İslâm'ı tercih ettiğini görüyoruz. Bu bile tek başına yeterlidir. 100 yıl önce Avrupalı bir fikir adamı “İslâm en büyük dinlerden biri olacaktır” diye görüş beyan etmişti. Şimdi bakıyoruz, bu tahminler gerçek olmak üzere. Avrupa’da büyük ölçüde İslâm tercih edildiğine göre Said Nursî’nin tesbiti tam bir gerçek.
Çok güzel bir evde doğmuş olabilirsiniz. Ama aradan zaman geçince, evinizin güzel olduğunu, bakımlı ve temiz olduğunu hatırlamıyor olabilirsiniz. Ancak evinize bir misafir gelir, “Evinizin boyası ne kadar güzel” der ve ondan sonra evinizin gerçekten güzel olduğunu fark edebilirsiniz. Ben böyle bir şey yaptığımı düşünüyorum. İnşaAllah yapmışımdır. İnsanların, Müslümanların tekrar dinlerinin farkına varmalarına sebep olmuşum diye düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder