2 Eylül 2013 Pazartesi

Evrimi çökerten deliller 5 – Maymun ve İnsan genomunun %99 benzeştiği iddiasının geçersizliği

Evrimi çökerten deliller 5 – Maymun ve İnsan genomunun %99 benzeştiği iddiasının geçersizliği
Şempanze ne kadar mutasyona uğrarsa uğrasın insana dönüşmez.

Şimdi ben burada evrimi çökerten delilleri sizlerle paylaşıyorum ama aslında sadece tek bir proteinin tesadüfen oluşamayacağı evrim teorisini çökertmeye yeter. Evrimcilerde bir proteinin oluşması için başka bir protein gerektiğini biliyorlar. Dolayısıyla tesadüfen, zararlı mutasyonlarla böylesine kompleks bir sistemin oluşamayacağını biliyorlar. Ama yine de körü körüne bağlı oldukları bu teoriyi savunmaktan vazgeçmiyorlar. Çünkü yaratılışı savunurlarsa bilim dünyasından dışlanmaktan, üniversitedeki kariyerlerinden olmaktan korkuyorlar. Kimi de cesaret edip evrimin asla mümkün olamayacağını, bu canlılığın zararlı mutasyonlarla birbirlerinden türeyerek oluşamayacağını açıklıyor. Şimdi evrimcilerin diğer bir iddiasının geçersizliğini açıklayalım. Maymun ve insan genomunun %99 oranında benzeştiği ve bunun evrimi kanıtladığı iddiası neden geçersizdir?
Birçok evrimci kaynakta zaman zaman insanla maymunun % 99 oranında benzeştiği ve bunun evrime delil oluşturduğu iddiaları yer alır. Bu evrimci iddia özellikle de şempanzede odaklanır ve bu canlının maymunlar arasında insana en yakın tür olduğundan, dolayısıyla insanla arasında akrabalık bulunduğundan söz edilir. Gerçekte bu, evrimcilerin, toplumun bu konulardaki bilgi eksikliğinden faydalanarak ortaya attıkları gerçek olmayan bir delildir. %99 benzerlik iddiası sadece bir propagandadan ibarettir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki evrimcilerin insan ve şempanze DNA'ları hakkında sık sık ileri sürdükleri % 99 benzerlik iddiası yanıltma amaçlıdır.İnsanla şempanzenin genetik yapılarının birbirine % 99 benzer olduğunu iddia etmek için şu anda insanınkinin olduğu gibi şempanzenin de genetik yapısının çözülmesi, ikisinin karşılaştırılması ve bu karşılaştırma sonucunun elde edilmiş olması gerekir. Oysa elde böyle bir sonuç yoktur. Çünkü şu ana kadar yalnızca insanın genetik haritası çıkartılmıştır. Şempanze içinse henüz böyle bir çalışma yapılmamıştır.
Gerçekte, zaman zaman gündeme gelen insan ve maymun genlerinin % 99 benzeştiği iddiası, yıllar önce üretilmiş propaganda amaçlı bir slogandır. Bu benzerlik iddiası insanda ve şempanzede bulunan 30-40 civarındaki temel proteindeki amino asit dizilimlerinin benzerliğinden yola çıkılarak yapılmış olağanüstü abartılı bir genellemedir.
Oysa insanda 30 bin civarında gen ve bu genlerin kodlandığı 100 bin kadar protein vardır. Bu yüzden, 100 bin proteinin sadece 40 tanesinin benzemesiyle insan ve maymunun bütün genlerinin % 99 aynı olduğunu iddia etmenin hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Kaldı ki, söz konusu 40 protein üzerinde yapılan DNA karşılaştırması da tartışmalıdır. Bu karşılaştırma, 1987 yılında Sibley and Ahlquist adlı iki biyolog tarafından yapılmış ve Journal of Molecular Evolution dergisinde yayınlanmıştır.1 Oysa daha sonra bu ikilinin verilerini inceleyen Sarich isimli bilim adamı, kullandıkları yöntemin güvenilirliğinin tartışmalı olduğu ve verilerin abartılı yorumlandığı sonucuna varmıştır.2
İnsan DNA’sı solucan, sinek ve tavuğa da benzer! Kaldı ki söz konusu bu temel proteinler diğer pek çok farklı canlılarda da bulunan ortak hayati moleküllerdir. Yalnızca şempanzede değil, bütünüyle farklı canlılarda bulunan aynı tür proteinlerin yapısı insandakilerle çok benzerdir.
Örneğin, New Scientist dergisinde aktarılan genetik analizler, nematod solucanları ve insan DNA'larında % 75'lik bir benzerlik ortaya koymuştur.3 Bu, elbette insan ile bu solucanlar arasında sadece % 25'lik bir fark bulunduğu anlamına gelmemektedir!
Öte yandan Türk medyasına da yansıyan bir bulgu, Drosophila türüne ait meyve sineklerinin genleri ile insan genleri karşılaştırıldığında, % 60'lık bir benzerlik çıktığı yönündedir.4İnsan ile maymun arasındaki genetik benzerlik konusunda evrimci kaynaklarda yer alan bir diğer örnek ise insanda 46, şempanzede ise 48 kromozom bulunmasıdır. Evrimciler, kromozom sayılarının yakınlığını evrimsel ilişkiye bir delil gibi gösterirler. Bu mantık geçerli kabul edilirse, insana şempanze kadar yakın bir akrabanın daha varlığını kabul etmek gerekir: Patates! Çünkü patatesin de maymun gibi 48 kromozomu vardır.
İnsan dışındaki canlılar incelendiği zaman da evrimciler tarafından var olduğu iddia edilen akrabalık ilişkilerinin, moleküler düzeyde var olmadığı görülür.5 Bu gerçek, genetik benzerlik kavramının evrim teorisine bir delil oluşturmadığını göstermektedir.
Benzerlikler evrime delil olamaz
Evrimcilerin şempanze insan arasında % 99 benzerlik olduğu iddiası görüldüğü gibi abartılı bir iddiadır. Ancak iki farklı türdeki canlı % 99 oranda benzer bile olsa, bu ikisi arasında evrimsel bir ilişki kurulamaz. Çünkü genetik çalışmalar türlerin çok özel genetik şifrelere sahip olduklarını göstermektedir. Bu şifrelerde meydana gelen en küçük değişim bile o tür açısından ölümcül sonuçlar getirmektedir. Üstelik canlılardaki bu özel yapı genetik şifrenin işlerliğiyle ilgilidir.
Bunu anlamak için birbirine benzer iki canlı türüyle, birbirine benzeyen iki binayı karşılaştıralım. Evrimcilerin iddiası genetik benzerlik olduğuna göre, bunu bir bakıma canlının projesi olarak değerlendirmek mümkündür. İki canlının ve iki binanın projelerinin % 99 oranında aynı olduğunu kabul edelim. Sonra da bu projelere dayanarak ortaya çıkan canlıların biçimlerini ve binaların yapılarını birbirleriyle kıyaslayalım. Sonuç, genetik yapıları % 99 aynı olan canlılar arasında kapanması mümkün olmayan bir yapı ve fonksiyon farklılığına karşın,projeleri % 99 aynı olan binaların birbirine benzer olacağıdır.
Hem canlılar, hem de binaların projelerinde % 1'lik fark olmasına rağmen niçin binalar çok benzemekte, ama canlılar benzememektedir? Bunun sebebi genetik yasalarının işleyişidir. Pleiotropi adı verilen genetik kanunun bilinmesi ile bu konu daha da açıklık kazanır. Buna göre canlı vücutlarında bulunan bir gen birden fazla özellik üzerinde etkindir. Bir özellik ise birden fazla gen tarafından kontrol edilir.6
Bunun anlamı, iki canlı türünün genetik yapıları arasındaki fark % 1 bile olsa, bu farkın gerçek boyutunun çok daha geniş bir alana uzanmasıdır. Çünkü bina projesindeki % 1'lik fark, yapıda % 1 fark anlamına gelirken, canlı projesi, yani genetik yapıları arasındaki % 1'lik fark o iki canlının yapısı arasında çok büyük farkın olması anlamına gelecektir. Çünkü canlıların farklı olan % 1'lik genetik parçaları, benzer olan % 99'luk genetik yapıda kodlanan özelliklere de müdahale etmektedir.
Benzerliklerin nedeni Ortak Tasarım’dır. Elbette insan bedeninin diğer canlılarla moleküler benzerlikleri olacaktır; çünkü aynı moleküllerden oluşmakta, aynı suyu ve atmosferi kullanmakta, aynı moleküllerden oluşan besinleri tüketmektedirler. Elbette ki metabolizmalarının ve dolayısıyla genetik yapılarının benzemesi de doğaldır. Ancak bu, "ortak malzeme", bir evrimin değil "ortak tasarımın", yani hepsinin aynı plan üzerine yaratılmış olmalarının sonucudur.
Bir örnek konuyu daha iyi açıklayabilir: Dünya üzerindeki tüm köprüler de benzer malzemelerle (tuğla, demir, çimento vs.) yapılır. Ama bu durum bu köprülerin birbirlerinden "evrimleştikleri" anlamına gelmez. Ortak bir malzeme kullanılarak, ayrı ayrı inşa edilirler. Canlıların durumu da buna benzetilebilir. Ancak elbette ki canlıların yapısı köprülerle kıyaslanmayacak kadar komplekstir. Canlılık evrimin iddia ettiği gibi bilinçsiz rastlantılarla değil, sonsuz bir bilgi ve akıl sahibi olan Yüce Allah'ın yaratmasıyla meydana gelmiştir.
Kaynak:
1.Sibley and Ahlquist Journal of Molecular Evolution, sayı 26, s. 99-121
2.Sarich et al,  Cladistics, 1989, 5:3-32
3.Karen Hopkin, "The Greatest Apes", New Scientist, 15 Mayıs 1999, s. 27
4. Hürriyet, 24 Şubat 2000
5.Harun Yahya, Hayatın Gerçek Kökeni,  İstanbul, 2000, s. 207-222
6. Michael Denton, Evolution: A Theory in Crisis, London: Burnett Books Ltd., 1985, s. 145

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder