Neden bazı hayvanlar depremlerden önce olağandışı davranışlar sergiler?
Gerçekten de bazı hayvanlar tehlike anında hemen birbirlerini uyarırlar ve gizli bir dille tehlikesinyalleri vermeye başlarlar. Topluluk halinde yaşamaları onlar için büyük bir avantajdır. Çünkü topluluk içinde yaşayan hayvanlardan herhangi biri, tehlikeyi sezdiğinde sessizce olay yerinden kaçmak yerine var gücüyle çevresindeki diğer hayvanları da uyarır. Her bir canlı türünün, kendine özgü bir uyarı şekli vardır. Şimdi hayvanların birbirlerini nasıl uyardıklarına dair birkaç örnek vermek istiyorum:
Tavşanlar ve bazı geyikler, tehlikeyi sezdiklerinde çevrelerindeki hayvanları uyarmak için kuyruklarını dikerler. Ceylanlar ise ilginç bir zıplama dansı yaparlar.
Birçok küçük kuş, düşmanlarını fark ettiğinde hemen öterek alarm verir. Sarıasma kuşu gibi türler, alarm verirlerken dar frekans aralığı olan ve yüksek perdeden bir ses çıkartırlar. İnsan kulağı bunu ince bir ıslık gibi algılar. Bu sesin en önemli özelliği ise kaynağının yönünün anlaşılmamasıdır. Bu, sürüsünü uyaran kuş için önemli bir avantajdır. Çünkü kuş aslında düşmanı gördüğünde çığlık atarak bütün dikkati üzerine çekmeyi göze almaktadır. Ama sesin yönü belli olmadığı için de tehlike nispeten azalmaktadır.
Koloniler halinde yaşayan böceklerde de tehlikeyi ilk sezen, bütün koloniyi uyarır. Ancak, tehlikeyi haber veren böceğin salgıladığı alarm kokusu düşmanın da dikkatini çeker. Dolayısıyla kolonisini tehlikeye karşı uyaran böcek, ölümü de göze almış olur.
Çayır köpekleri büyük koloniler şeklinde yaşarlar. Adeta bir kent haline dönüşmüş olan yuvaları, yaklaşık 30 hayvanın yaşadığı bölümlere ayrılmıştır. Bu bölgedeki hayvanların tümü birbirini tanır. Her zaman tünel dışında ve girişlerde bulunan tepeciklerin üzerinde her yönü görebilecek şekilde arka ayakları üzerinde dikilmiş nöbet tutan hayvanlar bulunur. Nöbetçilerden biri, bir düşman görürse, ıslık şeklinde bir dizi havlama sesi çıkarır. Bu uyarı, diğer nöbetçiler tarafından yinelenir ve uyarı, tüm bölge tarafından duyularak alarm haline geçilmesini sağlar.
Çayır köpekleri büyük koloniler şeklinde yaşarlar. Adeta bir kent haline dönüşmüş olan yuvaları, yaklaşık 30 hayvanın yaşadığı bölümlere ayrılmıştır. Bu bölgedeki hayvanların tümü birbirini tanır. Her zaman tünel dışında ve girişlerde bulunan tepeciklerin üzerinde her yönü görebilecek şekilde arka ayakları üzerinde dikilmiş nöbet tutan hayvanlar bulunur. Nöbetçilerden biri, bir düşman görürse, ıslık şeklinde bir dizi havlama sesi çıkarır. Bu uyarı, diğer nöbetçiler tarafından yinelenir ve uyarı, tüm bölge tarafından duyularak alarm haline geçilmesini sağlar.
Doğada gerçekleşen bu dayanışmaya tanık olan bilim adamları, şuursuz canlıların böylesine olağanüstü davranışlarda bulunmalarını hayranlıkla karşılamaktadırlar. Kuşkusuz ki tüm bu canlıları her an ilhamı ile yönlendiren, her birini denetleyen ve her birine davranış şeklini emreden Allah’tır. Bu açık gerçek Kuran’da şöyle bildirilmektedir:
“Göklerde ve yerde olan ne varsa, canlılar ve melekler Allah’a secde ederler (emrine boyun eğerler) ve onlar büyüklük taslamazlar. Üstlerinden (her an bir azab göndermeye kadir olan) Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyi yaparlar.”(Nahl Suresi, 49-50)
Depremi Hisseden Canlılar nasıl davranıyorlar?
Yapılan bilimsel araştırmalar deprem öncesinde tektonik tabakaların muazzam bir basınç altında kaldığını bu basınç altında kayaçların, çevrelerine elektrik yüklü parçacıklar saldığını göstermiştir. Bu parçacıklar hava veya su ile karşılaşınca reaksiyona girerek yeni moleküllerin oluşumuna neden olur. Örneğin bu parçacıkların suya karışmasıyla hidrojen peroksit oluşur. İşte yüzeydeki su birikintilerinde suyun kimyasını değiştiren bu olay canlılar tarafından algılanır ve onların olağandışı davranışlar sergilemelerine ve depremi önceden hissetmelerine neden olur.
2009 yılında İtalya’nın L’Aquila kentini etkileyen depremden üç gün önce yakınlardaki bir gölde yaşayan kurbağa sürüsünün tamamı göç etmiştir. 1975 yılında Çin’in Haicheng kentinde kış aylarında meydana gelen depremden yaklaşık bir ay önce, yılanlar topluca yuvalarını terk etmişlerdir. İlginç olan nokta kış aylarında yılanların kış uykularını yarıda kesip kendilerini ölümlerine sebep olacak dondurucu soğuğa atmalarıdır. Bazı bölgelerde büyük depremler öncesi derin su balıklarının yüzeye çıktıkları gözlenmiştir.
Bu örneklerde de görüldüğü gibi bu canlıların her biri Allah’ın koruması altındadırlar. Allah her birine davranışlarını ilham eder ve onlar da buna eksiksiz uyarlar. Her biri kendilerini Yaratan Allah’a boyun eğmişlerdir. Kuran’da bu gerçek şöyle bildirilir:
“Göklerde ve yerde bulunanlar O’nundur; hepsi O’na ‘gönülden boyun eğmiş’ bulunuyorlar.”(Rum Suresi, 26)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder