2 Eylül 2013 Pazartesi

Peki ya hiç acı hissetmeseydik ne olurdu, hiç düşündünüz mü?

Peki ya hiç acı hissetmeseydik ne olurdu, hiç düşündünüz mü?
Sabah gözümüzü açıp güne başlıyoruz, yiyoruz, içiyoruz, çalışıyoruz, yürüyoruz, spor yapıyoruz, hiç zorlanmadan konuşuyor, gülüyoruz, birçok anımızı hatırlıyoruz, akşam olunca tekrar yatıyoruz. Bütün bu hayatımızı yaşarken birçok şeyi alışkanlık olarak yapıyoruz. Mesela elimizesıcak bir şey değiyor, hemen çekiyor, daha fazla yanmasına izin vermiyoruz. Başımıza doğru hızla gelen bir cisim olduğunda hemen refleksle gözlerimizi kapatıyoruz. Öyle güzel bir sistemle donatılmışız ki, adeta bizi koruma ve kollama üzerine kurulmuş gibi. Bu sistemlerden biri olmasa ne kadar zor durumda kalacağımızı hiç düşündünüz mü? Mesela  acıyı hiç hissetmeseydik ne olurdu?
Karaman’ın Ermenek ilçesinde acı nedir hiç bilmeyen bir çocuk yaşıyor. Çocuk, sadece kendine iğne yapıldığında veya derisi kesildiğinde acı hissetmiyor değil, dahası küçük yaştan beri acı, sıcak veya soğuk gibi bir hissi beyni “bilemediği” için sürekli kendine zarar veriyor. El parmaklarını ısıra ısıra yarıya kadar yedi, dilinin yarısı da artık yok, bir şekilde çenesini iki defa kırmış ama ailesi bunu ancak şişliklerden anlayabilmiş. Ne ateşten, kaynar sudan korkuyor ne de başka acı hissi verebilecek herhangi bir kaynaktan...
Zor bir hastalık... CIPA hastalığı kısa adı; acı, sıcak ve soğuk gibi duyuları beyne ileten küçük sinir uçlarının görev yapmaması olarak tanımlanmakta. Tedavisi henüz bilinmiyor...
Genetik olarak hemen tüm durumlarda doğuştan geldiği için, büyükler bebeklerin başına gelebilecek tehlikeleri çocuk ağlamadığı için anlayamayabiliyor, çocuklar da büyüdükçe acıyı bilmedikleri için kendilerine de zarar vermeye başlıyor...
Bizlerin dış dünya ile bağlantımızı sağlayan ve acı, sıcak, soğuk ve buna benzer duyuları yaşamamızı sağlayan sinir hücreleri ağı var tüm vücudumuzda. Bu sinir hücreleri dış dünyamızdaki çeşitli etkenleri elektriksinyalleri yoluyla beyne iletir, burada kendinden sorumlu bölgeye ulaşan söz konusu elektrik akımı birer uyaran olarak yaşamamız gereken tepkileri vermemizi sağlar, sinyaller yorumlanarak duyulara dönüştürülür.
Eğer fincanın sapı çok sıcaksa, derimiz yanmasın diye bırakıveririz, dışarısı çok soğuksa donmayalım diye üzerimizi örteriz, dişimizde çürük varsa sızıntı hissederiz, parmağımıza diken battıysa yine canımız acır sorunu anlamaya çalışırız.. ve böylece bu şekilde birtakım duyular sayesinde birçok zarardan korunmuş oluruz.
Bir çok kişi acı hissetmemeyi iyi bir durum olarak düşünmüş olabilir, ancak ne var ki acı hissi, sıcak-soğuktan korkma, keskin olanı, sivri olanı bilebilme ve benzeri duyular bizleri son derece koruyor, korumakla da kalmayarak daha renkli ve çeşitli bir dünyada yaşamamızı sağlıyor..

Ve acı hissini yaşayamayan dünyadaki CIPA hastalığını taşıyan sadce birkaç yüz çocuğun ailesi, çocukları acıdan ağlasın diye uğruna birçok şey yapmaya hazır durumda...
Ve biz de bir daha canımız acıdığında, bunun bizim hayrımıza olduğunu ve önemli bir alarm olduğunu hatırlamayı unutmayalım ve Allah’a vücudumuza böyle bir sistem koyduğu için şükredelim.
“İşte bu örnekler; biz bunları insanlara vermekteyiz. Ancak alimlerden başkası bunlara akıl erdirmez.” [Ankebut Suresi, 43.ayet]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder