26 Nisan 2014 Cumartesi

Kafanızda Müslüman deyince nasıl bir imaj var?


Kafanızda Müslüman deyince nasıl bir imaj var?
İnsanların kafasında hep cahil, pis, bilim ve sanat düşmanı, yobaz zihniyette olan Müslüman imajı var.

ResimdekiMüslümanların görüntüsüne bir bakın.Afganistan’da açlık ve sefalet içinde yaşayan Müslümanlar bunlar. Bir de aşağıdaki resimlere bakın. Amerika ve İsrail bayraklarını yakan, ellerinde silahlarla terör eylemlerine hazırlanan, kadınları döven ve aşağılayan, cahil ve yobaz insanların resimleri bunlar. Öfkeleri ağızlarından taşmış, sanki her an öldürmeye, saldırmaya, yakıp yıkmaya hazırlar. İşte bir Avrupalı’nın ya da bir Amerika’lının kafasındaki Müslüman imajı böyle.
Bir Avrupalı’ya göre Müslüman cahildir, kavruktur, sevgisizdir, sanata ve bilime düşmandır, pistir. Müziğe, resime, heykele, sinemaya toptan karşıdır. Kadını kendinden aşağı görür, ona her türlü zulmü yapar. Yalancıdır, isyankardır, kendi dininden olmayana da tam anlamıyla düşmandır. Gözünü kırpmadan terör eylemleri düzenler ve binlerce kişiyi gözünü bile kırpmadan öldürür.
İşte kafalardaki Müslüman imajı bu kadar korkunç. Peki ama gerçek mi? Yoksa bu dünya çapında duyulan İslamofobi aslında yobazlara duyulan öfkenin ta kendisi mi?
Tüm dünyaya İslam’ı ve Kuran’ı yanlış tanıtan yobazlardır. Yobazlar kendileri inanmadıkları halde, kendileri uygulamadıkları halde dinimize binlerce hurafe soktular ve dinimizi adeta yaşanmaz hale getirdiler. Pislikleriyle, cahillikleriyle, içlerinde duydukları nefretle dünyaya gerçek dışı bir Müslüman imajı tanıttılar. Kendini kırbaçlayan insan görüntüleri, kadınları taşlayarak öldüren öfke dolu adamların görüntüleri, başına Arapça kelimeler yazılı bezler bağlayan terörist görüntüleri… Daha bitmedi.  Heykelleri yakıp yıkan, resimleri kaldıran, kadına evden çıkmayı yasaklayan, bilimden ve sanattan hiç anlamayan insan görüntüleri dünyaya Müslüman imajı olarak sunuldu.
Oysa bütün bu görüntüler gerçek Kuran’ı yaşayan Müslümanların ahlakından son derece uzaktı. Yobazlar tüm dünyaya Müslümanları böyle yanlış tanıtarak dine en büyük zararı kendi elleriyle verdiler ve insanları İslam’dan ve Kuran’dan soğuttular. Bunların yüzünden insanlar İslam dininden korkar oldu, eline Kuran’ı almaya korkar oldu…
Oysa Kuran Müslümanına baktığımızda samimi Müslüman’ın bambaşka olduğunu görüyoruz. Kuran Müslüman’ı son derece moderndir, kültürlüdür, eğitimlidir. Herşeyden önce kendi dininden olmayan insanlara karşı son derece saygılıdır, sevgi doludur. Kadınları daima yüceltir. Kuran ahlakında kadın ve erkek tam anlamıyla eşittir, üstünlük ancak takva iledir. Kuran kadına her türlü özgürlüğü verir. Kuran’a göre erkek kadına daima saygı göstermekle yükümlüdür. Kadının tüm hakları da Kuran’la korunmuştur.
radikal-islam (1)
Kuran Müslüman’ın en önemli özelliklerinden biri de tertemiz olmasıdır. Bu temizlik hem ruhen hem de bedenen yaşanan bir temizliktir. Müslüman en güzel yerlerde oturur, en modern elbiseleri giyer, en kaliteli eşyaları kullanır ve bunların hepsine layıktır. Samimi Müslüman yobazlar gibi enaniyetli ve kibirli değildir. Yobaz için şiddet din ile eş anlamlıyken Müslüman için ise sevgi, şefkat ve merhamet din demektir. Samimi Müslüman bilime ve sanata çok ehemmiyet verir, güzelliklerden zevk alır. Sonuç olarak yobaz Kuran’dan ne kadar uzaksa mümin de tüm hayatını Kuran’a göre yaşar, güzel ahlakından asla taviz vermez.
radikal-islam
“Hayır, Biz onlara kendi şan ve şeref (zikir)lerini getirmiş bulunuyoruz, fakat onlar kendi zikirlerinden yüz çeviriyorlar.” (Enbiya Suresi, 71) ayetinde bildirildiği gibi Müslümanlar “kendi zikrinden yüz çeviren” değil, var gücüyle bu “zikre sarılan” insanlardır.
Müslümanların terörist gösterilmesine ve elinde silahlı terör eylemi gerçekleştiren insanların medyadaki görüntülerine de  değinirsek, bir Müslüman’ın haksız yere tek bir insanı öldürmesi Kuran’a göre mümkün değildir. Sonuçta bir teröristin Müslüman olması mümkün değildir. Bu insan ancak dinsizdir, kelbinde de hiç Allah korkusu yoktur. Allah Kuran’da tek bir masum insanın ölürülmesinin tüm insanları öldürmeye eşdeğer tutulacağını ayetle bildirmiştir:
radikal-islam (3)
…Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan birçoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır. (Maide Suresi, 32)
radikal-islam (2)
Sonuç olarak şunu söylemeliyim ki samimi, gerçek dindar dünyanın en kaliteli insanıdır. Neşesiyle, modernliğiyle, insanlara gösterdiği şefkat ve merhametle, kalitesiyle, güzel ahlakıyla, şahsiyetiyle, güçlü imanıyla, tevekkülüyle tüm insanlara örnektir. Tıpkı peygamberimiz gibi, onun yanındaki sadık sahabeler gibi, Hz. Musa gibi, Hz. Yusuf gibi, dünyaya hükmeden Hz. Süleyman gibi…
radikal-islam (4)
Yobazların bu dinimize verdiği zarar Mehdiyetin hakim olmasıyla yeryüzünden tamamen silinecek, İslamofobi ortadan kalkıp insanlar İslam dininin güzelliğini görmeye başlayacaklar. İslam ahlakı Mehdiyet ile birlikte tüm dünyayı kaplayacak. Mehdiyetin başlattığı anti Yobaz hareket yobazları tarihe gömecek. Hz. Mehdi hem dinsizlerle hem de yobazlarla mücadele ederken bu iki grup ittifak halinde Hz. Mehdi’ye saldıracak, ama galip gelen Mehdi ve taraftarları olacak. İslam alemi de böylece yobaz tehlikesinden kurtulacak. Hz. Mehdi yobazları dünyadan kazıyacak ve dünyayı adeta sevgiye ve güzelliğe boğacak. İşte o zaman insanlar dinimizin gerçek güzelliğini hem görüp hemde kalben yaşayacaklar. Ve akın akın dinimize girmeye başlayacaklar…
Ve insanların Allah’ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde,
Hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. (Nasr Suresi, 2-3)

Fosiller evrim teorisini nasıl yerle bir eder?

Fosiller evrim teorisini nasıl yerle bir eder?
Fosiller milyarlarca yıl önce yaşamış canlıların hiç değişmediklerini ispatlıyor.

Daha önce de fosillerin evrim teorisini nasıl tarihe gömdüğünü resimlerle paylaşmıştım. Fakat yeraltından çıkarılan fosil sayısı o kadar çok ki. Canlılar bu fosillerde o kadar net görülebiliyor ki. Adeta Allah canlıların milyonlarca yıl önceki hallerini taşlara kazımış. Bulunan her fosil bilim adamlarına evrimin aslında hiç yaşanmadığını kanıtlamaya devam ediyor.
Evrimci bilim adamları yaratılışı ispat eden bu fosilleri görmeye bile dayanamıyorlar. Peki ama neden ? Bakıyorlar ki aradan milyarlarca yıl geçmesine rağmen canlılar hiç değişmemiş, evrim geçirmemiş ve birbirlerine dönüşmemişler. Kısaca ideolojik olarak savundukları evrim teorisi hiç yaşanmamış. Evrimi destekleyen tek bir ara fosil bulunmamıştır. Birçok evrimci evrim teorisinin aslında bir hayale dayandığını da itiraf etmiştir. Şimdi evrim teorisini çökerten milyonlarca yıllık fosillerin resimlerine bakalım. 
geneva, sans-serif;"> 95 Milyon yıllık dikenli çütre balığı:
RESİM 1
150 Milyon yıllık Mercan:
RESİM 2
95 Milyon yıllık Sardalya:
RESİM 3
95 Milyon yıllık Mantis İstakozu:
RESİM 4
54-37 Milyon yıllık Kavak Yaprağı:
RESİM 5

Kuran’daki ayetlerde hayret uyandıran ebced tarihleri -10


Kuran’daki ayetlerde hayret uyandıran ebced tarihleri -10
Kuran'daki ayetlerin birçoğunun ebcedi ahir zamana bakıyor.

Bugün yine Kuran’da yer alan ayetlerin ebced tarihlerinin nasıl ahir zamana, yani günümüze baktığını sizlerle paylaşmaya devam etmek istiyorum. Ayetlerin ebced değerleri çok önemli bir anlam içeriyor, günümüze yani ahir zamana bakıyor. İsterseniz yine Kuran ayetlerinde yer alan ebcetlere geçmeden önce ahir zaman ile ilgili iki hadise bakalım.
Ahir zamanda tüm dünyanın kurtarıcısı olarak gelecek olan Hz. Mehdi çok sevilecek, bakın peygamberimiz insanların kalplerinin Hz. Mehdi sevgisiyle dolacağını nasıl anlatıyor:
Allah BÜTÜN İNSANLARIN KALPLERİNİ ONUN MUHABBETİYLE DOLDURACAKTIR.?(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, S.42)
Muhakkak ki o, insanların karşılaştıkları şerler sebebiyle, Hz. Mehdi (as)'ın kendilerine en sevgilisi olmadıkça çıkmayacaktır. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 27)
Hz. Mehdi (as) insanlara gelir de, onu yeni gelin gibi aşk ve muhabbetle kucaklarlar...(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 35)
Şimdi ayetlerin hayret uyandıran ebced tarihlerine bakalım:
Bugün yine Kuran’da yer alan ayetlerin ebced tarihlerinin nasıl ahir zamana, yani günümüze baktığını sizlerle paylaşmaya devam etmek istiyorum. Ayetlerin ebced değerleri çok önemli bir anlam içeriyor, günümüze yani ahir zamana bakıyor. İsterseniz yine Kuran ayetlerinde yer alan ebcetlere geçmeden önce ahir zaman ile ilgili iki hadise bakalım.
Ahir zamanda tüm dünyanın kurtarıcısı olarak gelecek olan Hz. Mehdi çok sevilecek, bakın peygamberimiz insanların kalplerinin Hz. Mehdi sevgisiyle dolacağını nasıl anlatıyor:
Allah BÜTÜN İNSANLARIN KALPLERİNİ ONUN MUHABBETİYLE DOLDURACAKTIR.? (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, S.42)
Muhakkak ki o, insanların karşılaştıkları şerler sebebiyle, Hz. Mehdi (as)’ın kendilerine en sevgilisi olmadıkça çıkmayacaktır. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 27)
Hz. Mehdi (as) insanlara gelir de, onu yeni gelin gibi aşk ve muhabbetle kucaklarlar… (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 35)
Şimdi ayetlerin hayret uyandıran ebced tarihlerine bakalım:
Kuran ebcedler 1Kuran ebcedler 2Kuran ebcedler 3Kuran ebcedler 4Kuran ebcedler 5

Başbakan Tayyip Erdoğan’dan Şeyh Nazım hocamıza telefon!


Başbakan Tayyip Erdoğan’dan Şeyh Nazım hocamıza telefon!
Tayyip Erdoğan'ın Şeyh Nazım Kıbrisi'ye gösterdiği vefa çok güzel.

Dün başbakan Tayyip Erdoğan Kıbrıs’ta tedavi gören Şeyh Nazım hocamızın telefonunu talep etmiş. Başbakanlık özel kaleminden arayıp Şeyh Nazım hocamızın telefonunu istemişler.
Tayyip Erdoğan Şeyh Nazım hocamızın oğluŞeyh Bahattin Efendi’yi arayıp “Ne gerekirse yapmaya hazırız, kendisi bizim şeyhimiz, biz şeyhimizi çok severiz” demiş. Tayyip Erdoğan’ın dünyanın sultanı, göz bebeği olan Şeyh Nazım hocamıza gösterdiği sevgi çok güzel. Ayrıca Tayyip Erdoğan “ambulans uçağı şeyhimize tahsis ettim. İstediği her hastanede tedavi olabilir, devletimiz her konuda yardımcı olacak.” demiş.
Bu güzel yaklaşımından dolayı kendisini ve eşini tebrik ediyorum. Müslümanların Müslümanları kollaması çok güzel. Şeyh Nazım hocamız hepimizin göz nuru. Kendisinin sağlık durumu şu anda çok iyi MaşaAllah. Tüm Müslüman âlemi olarak sağlığına her gün duacıyız.
Tüm dünyanın sultanı Şeyh Nazım Kıbrisi ile ilgili birkaç önemli videoyu da sizlerle paylaşmak istiyorum:
Şeyh Nazım: “Vaktin sahibi gelecek, kıyamete yaklaşıyoruz:

Milyarlarca insanın vücudundaki muhteşem motor: Kalp, Resimler


Milyarlarca insanın vücudundaki muhteşem motor: Kalp, Resimler
Eveti bugün sizlere milyarlarca insanın vücuduna konan ve her insanın son nefesine kadar hiç durmadan çalışan mucize bir organdan bahsetmek istiyorum: Kalp. Henüz cenin anne karnında 22 günlükken ceninin sol yanında hareket etmeye başlayan küçük bir hücretopluğu Allah’ın muhteşem sanatı ile harika bir motora dönüşür. Asla yorulmayan, dur durak bilmeyen bu motor dakikada yaklaşık 70 kere, bir yılda yaklaşık 35 milyon kere, bir ömür boyunca yaklaşık 2 milyar kere atacaktır. Ve bir insanın yaşamı boyunca yaklaşık 227 milyon litre kan pompalayacaktır. Şimdi dilerseniz bu muhteşem organın nasıl çalıştığına resimlerle bakalım:

kalp
 kalp (1)
 kalp (2)
 kalp (3)
 kalp (4)
 kalp (5)
 kalp (6)

Ahir zaman neden çok zorlu bir dönem?


Ahir zaman neden çok zorlu bir dönem?
Ahir zamanda altınçağ döneminden önce çok zorlu bir dönem olacak.

Neden ahir zaman tarihin en zorlu dönemi olacak? Kıyametten önceki dönem de ondan. Artık dünya büyük bir hızla sona doğru gidiyor. Kıyametin ardından artık bu müthiş canlılığın yaşandığı dünya ebediyyen yok olacak. Burada artık ne tek bir çiçek yetişecek, ne de bir insan dünyaya gelecek, ne bir kuş gökyüzünde süzülecek. Çünkü artık dünya diye bir yer olmayacak...
Dünyanın sonuna hızla yaklaşırken yaşadığımız ve yaşayacağımız olaylar da bu kapanışa yakışır derecede ihtişamlı olacak. Peygamberimiz bu dönemi birçok hadisle çok net bir şekilde tarif etmiş.
Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların artarda kopması gibi. (Ramuz-El Ehadis, 2776; Camiü’s-Sagir, 3167)
Alametler, ağı koparılıp kaçan balıkların birbirini kovaladığı gibi kovalar. ( Ölüm, Kıyamet ve Diriliş, İmam Şarani,s.478)
Peygamberimizin yüzyıllar önce bildirdiği alametler işte şimdi bir bir gerçekleşiyor, bu alametlere kısaca maddelersek:
 -Ramazan Ayı'nda Ay ve Güneş Tutulmaları
- Kuyruklu Yıldızın Doğması
- Kabe Baskını ve Kabe'de Kan Akıtılması
- Doğu Tarafından Bir Ateşin Görünmesi
- Güneş'ten Bir Alametin Belirmesi
- Yaygın Katliamların Meydana Gelmesi
- Şam ve Mısır Meliklerinin Öldürülmesi
- Mısırlıların Esir Alınması
- Şehirlerin Yok Olması
- Harap Olmuş Yerlerin İmarı
- Dördüncü Sulh ve Arap - İsrail Barışı
- Iraklıların Parası Kalmayacak
- Bağdat'ın Alevlerle Yok Edilmesi
- Irak ve Şam'a Ambargo
- Irak'ın Yeniden Yapılanması
- Şam'da Fitneler
- Şam, Irak, Arabistan'da Kargaşa
- Müslümanlarla Yahudilerin Savaşması
- Masum Çocukların Öldürülmesi
- Fitnelerin Çoğalması
- Haramların Helal Sayılması
- Allah'ın Açıkça İnkar Edilmesi
Depremlerin Artması
- Ahlaki Çöküş
- Salgın Hastalıklar
- Çöllerin Yeşertilmesi
- Sahte Mesihlerin Ortaya Çıkışı
Tüm bu alametlerin Hicri 14. Yüzyıl başından itibaren ard arda ortaya çıkmaları peygamberimizin bize 1400 yıl önce bildirdiği ahir zamanda yaşadığımızın kanıtıdır. Bu dönemin zorlu olmasının nedeni iman eden çok az insan olması ve Deccaliyetin her yeri hakimiyeti altına almasıdır. Kıyametten önce Hz. Mehdi’nin ve Hz. İsa’nın vesilesiyle muhteşem bir altınçağ yaşanacak, insanlar son kez imanla yaşamanın müthiş zenginliğini tadacaktır. Altınçağ döneminde yer ve gök tüm bereketini yayacak, dünya görülmemiş bir güzelliğe, ihtişama kavuşacaktır.
Hz. Mehdi’nin ve Hz. İsa’nın yaklaşık 7 yıl süren hakimiyetinin ardından altınçağ dönemi bitecek ve insanlar yine imanlarını kaybetmeye başlayacaklar. Deccal sinsice insanların doğru yoluna oturacak ve yeryüzünde nerdeyse iman eden hiç kimse kalmayacak. İnsanlar o kadar azgınlaşacaklar ki Kuran’ı bile tamamen yeryüzünden kaldıracaklar. İşte böylesine zorlu bir dönemde kıyamet inkar edenlerin başına kopacak ve dünya tüm haşmetiyle bu insanların üzerine yıkılacaktır.
İnkar edenler, dediler ki: "Kıyamet-saati bize gelmez." De ki: "Hayır, gaybı bilen Rabbime andolsun, o muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiçbir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır."(Sebe Suresi, 3)
“Bu, Allah’ın dilediği zamana kadar böyle devam edecektir. Sonra Allah hoş bir rüzgar gönderecek vekalbinde hardal tanesi kadar îmanı bulunan herkesin ruhunu bu rüzgarla alacak. Geride, kendilerinde zerre kadar hayır ve iyilik bulunmayan kimseler kalacak. İşte o zaman, onlar da atalarının dinine döneceklerdir.” 
"Kıyamet Allah Allah diyen bir kimsenin üzerine kopmayacaktır." (Müslim) 

Kimseden teşekkür bekleme...


Kimseden teşekkür bekleme...
Hayat yalnızca Allah için yaşanınca güzel...

Hepimizin nefsi aynı aslında... Biz insanoğlu tüm hayatımız boyunca nefsimizin içine konanbencillikle, öfkeyle, kibirle, cimrilikle, aklını beğenmişlikle, yese kapılmayla mücadele ediyoruz. Nefsimizi Kuran’la ince ince eğitip bunların yerine fedakarlığı, sabrı, tevazuyu vegüzel ahlakı koyuyoruz. Nefis öyle azgın ki, değil bir gün, bir an bile boş bırakmaya gelmez. Bu yüzden mümin akılla ve Kuran’la daima nefsini dizginler, onu eğitir ve güzel ahlakından taviz vermez.
İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah'ın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır. Allah, kullarına karşı şefkatli olandır. (Bakara Suresi, 207)
Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır. (Tegabün Suresi, 16)
Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene', (Şems Suresi, 7) Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun). (Şems Suresi, 7-8)
Yazımın başında söylediğim gibi hepimizin nefsi aynı olduğu için aynı hatalara düşüyor, aynı vesveselere kapılabiliyor ve aynı yanlışları yapabiliyoruz. Ama Kuran’la baktığımızda ve Kuran’la düşündüğümüzde hangi konularda nefsimize yenildiğimizi, ya da hangi konularda kendimizi eğitmemiz gerektiğini görebiliyoruz.
Bugün hepimizin nefsinde olan bir hatadan bahsetmek istiyorum: İnsanlardan teşekkür beklemek... İnsan ister kendi annesi, babası olsun, ister kardeşi olsun, ister yakın bir dostu olsun, yaptığı en ufak bir iyilik karşısında mutlaka bir teşekkür ya da taktir bekliyor. Nefis insanın içinden “en azından birkaç güzel söz söylemesi gerekmez miydi?” diye fısıldıyor.
Halbuki Kuran’la bakıldığında teşekkür beklemek çok yanlış bir mantık. Yapılan iyiliği başkalarına duyurmak çok yanlış başka bir mantık. Müminler yaptıkları bütün salih amelleri yalnızca Allah rızası için yaparlar. Onlar için insanlar yoktur, insan rızası yoktur. Çünkü bir iyilik yalnızca insan rızası için yapılırsa o zaman bu şirk olur. Ve Allah da bu ameli salih amel olarak kabul etmez. İyilik yalnızca Allah rızası için yapıldığında ise mümin salih amelini yapar ve gerisini bırakır. Allah onun sevabını mutlaka ahirette verecektir.Bu yüzden aslında yapılan iyiliğin gizli olması ve hiçbir karşılık gözetilmemesi son derece makbuldur.
Söylediğim gibi yapılan iyilikte insan rızası gözetildiğinde, karşılığında taktir ve teşekkür beklendiğinde, hatta bunlar olmadığında kişi üzüldüğünde, yapılan salih amel tamamen boşa gidebilir. Bu insan ahirette bütün bu yaptıklarının tamamen boş olduğunu görebilir. Kendisini iyi iş yapmakta zannederken amel defterini sol taraftan alabilir. Bu yüzden mümin tüm kalbini Allah’a bağlamalı, samimiyetinden ve ihlasından asla ödün vermemelidir.
Kuran’a baktığımızda Allah müminlerin savaşta, darlıkta, yoklukta yemeği esirlere yedirdiklerini ve bunun için bile hiçbir karşılık beklemediklerini şöyle bildiriyor:
Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. (İnsan Suresi, 8)
"Biz size, ancak Allah'ın yüzü (rızası) için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne bir teşekkür." (İnsan Suresi, 9)
Savaş ortamında, yokluk ortamında nasıl zor bir ortam olduğunu düşünün. Müminler böyle zorlukta, kendileri açken, kendileri ihtiyaç içindeyken yoksullara ve esirlere yediriyorlar ve hiçbir karşılık beklemiyorlar. İşte bu ancak ihlasla mümkündür, ancak derin bir Allah sevgisiyle mümkündür.
Mümin Kuran’a uyarak hayatları boyunca Allah için yaşamalı. Tüm güzellikleri ve iyilikleri sadece ve sadece Allah için yapmalı. Kimseden en ufak bir teşekkür ya da taktir, övgü dolu sözler beklememeli. Asıl kendisi sürekli Allah’a teşekkür halinde olmalı, namazla ve ibadetlerle daima salih bir kul olduğunu Allah’a göstermeli. Her zaman çok takva bir mümin olmak için gayret etmeli.  Hepimiz bu dünyada takva yarışı içinde olacağız, gücümüz yettiğince peygamberlere ve sahabelere benzemek için çalışacağız. Ki cennette onlarla karşılıklı oturabilelim ve dünyada yaptıklarımızdan dolayı gurur duyabilelim....

Devenin burnundaki klima sistemi, resimler


Devenin burnundaki klima sistemi, resimler
Deve gerçekten de çok özel yaratılmış bir hayvan...

Allah Kuran’da deveden şöyle bahseder:
Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı? Göğe, nasıl yükseltildi? Dağlara, nasıl oturtulup kuruldu?  Yere, nasıl yayılıp döşendi? Artık sen öğüt verip hatırlat. Sen, yalnızca öğüt verip hatırlatıcısın. (GaşiyeSuresi, 17-21)
İri cüsseli develeri size Allah'ın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Allah'ın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkara ve isteyene yedirin. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz. (Hac Suresi, 36)
Daha önce yazdığım bir yazımda Allah’ın Kuran’da bahsettiği hayvanlardan biri olan devenin özelliklerinden detaylı bir şekilde bahsetmiştim. Bugün de devenin burnunun nasıl özel olarak yaratıldığından bahsedeceğim. Şimdi resimlerimize bakalım:
 
deve 1 deve 2 deve 3 deve 4 deve 5 deve 6

Başbakan Erdoğan’ın korumasındaki Petek Dinçöz ve Can Tanrıyar


Başbakan Erdoğan’ın korumasındaki Petek Dinçöz ve Can Tanrıyar
Geçtiğimiz günlerde Petek Dinçöz çıkıp gözyaşları içinde yaşadıklarını, gördüğü şiddeti anlattı. Petek Dinçöz yıllardır gördüğü şiddetten bunalmış başbakanımızdan yardım talep ediyordu. Medyadan öğrendiğimize göre başbakan Erdoğan bu yardım çağrısını duymuş ve harekete geçmiş.
Hiçbir kadın şiddeti hak etmez. Her ne olursa olsun. Bir erkek bir kadına böyle zulmedemez. Başbakan Erdoğan tabii ki Petek Dinçöz’e sahip çıkacak. Kadınlar başımızın tacı. Başbakan Erdoğan her zaman bu ülkede kadınlara, sanatçılara, analara sahip çıktığını göstermeli. Bir kadını korumak ve kollamak çok kolay, insan istedikten sonra.
Kuran’a göre de kadın daima üstündür. Kadınlara erkek müdahalesi kalkması lazım artık. Bu hakikaten utanç verici bir şey ve yüz yılların ayıbı. Bir an önce bu beladan insanlar kurtulması lazım. Hanımlar alabildiğine özgür olması lazım. İstediği gibi giyinecek, istediği gibi konuşacak, istediği gibi gezecek. Kadınların üzerinden erkek baskısı kalkacak.
Eğer erkek kadına şiddet uyguluyorsa, bu devlet kadının şerefini, haysiyetini, can güvenliğini koruyacak. Devlet gerekirse o kadına koruma verecek, zarar görmemesi için her şeyi yapacak,  sığınma evi açacak.
Kadınlar çok tatlı varlıklar, çok çok güzel varlıklar. Dünyanın en büyük nimeti kadınlar. Onların bir parça üzülmesine bile izin verilmemeli. Başbakan Erdoğan’ı ve eşi Emine Erdoğan’ı kadınlara sahip çıktıkları için kutluyorum.

Peki ama kim bu gündemi sarsan kedicikler?

Peki ama kim bu gündemi sarsan kedicikler?
Modern, eğtimli, güzel kadınlar dindar olamaz mı? Bağnazlara ve yobazlara en güzel cevabı onlar vermiyor mu?












Geçtiğimiz günlerde Bülent Arınç Bursa Tayyare Kültür Merkezi’nde çıkıp da "Bazen televizyonlarda izliyoruz, çevresindekilerle hahaha ihihhi, inşallah maşallah, başka bir şey yok. Kedicikler bilmem necikler. Bunlar da bir şey yaptıklarını zannediyorlar. İslam adına, iman adına, Kur'an adına, edep adına, namus adına, ar haya adına hiçbir şey bulamıyorsunuz" diye konuşunca nerdeyse kıyamet koptu. Şimdi tüm medya bu tartışmayı izliyor.
Ben de birçok arkadaşım gibi kedicikler lakabıyla ünlenen hanımları izliyor ve medyadan yazılarını takip ediyorum. Şimdi burada bu hanımlara çok ciddi haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Çünkü bu insanlar gece demeden, gündüz demeden, yaz demeden, kış demeden televizyona çıkıp saatlerde tebliğ yapıyorlar. Bakın yarım saat değil, bir saat değil, saatlerce Kuran’dan, iman hakikatlerinden, peygamberimizin hadislerinden bahsediyorlar. Bu insanların cumartesileri yok, pazarları yok, bayramları yok, yılbaşları yok, kendilerine ayırdıkları hiç bir vakitleri yok.
Üstelik televizyona çıkıp iman hakikatlerinden bahsederken, Darwinizmi ve materyalizmi bitirirken, PKK’ya ve Öcalan’a bu ülkeyi asla teslim etmeyeceklerini anlatırken, Kuran mucizelerini anlatırken tek bir kuruş bile almıyorlar. Haftada 7 gün canlı yayında hiçbir karşılık beklemeden tebliğ yapan insanlar bunlar. İnsanların biraz ellerini vicdanlarına koymaları gerekmiyor mu? Facebook’ta ve twitter’da kaçbin kişinin bu insanlar sayesinde namaza başladıklarını, Kuran okumaya başladıklarını, Kuran mucizelerini öğrendiklerini ve kalplerinin imana ısındığını biliyor musunuz acaba? Kaç kişinin yine bu insanların vesilesiyle kar, kış demeden sokaklara çıkıp tebliğ yapmaya başladıklarını, dünya çapında konferanslar düzenlediklerini biliyor musunuz acaba? Tek bir insanın imanına vesile olmak çok büyük sevapken bu insanlar binlerce kişinin kalbini İslam’a ısındırdılar. Bu görülmeyecek, ya da fark edilemeyecek bir güzellik mi?
Kediciklerin televizyonda yaptıkları tebliğin dışında bir de medyada yer alan güzel ve hikmetli yazıları var. Bakın yazar Seral Köprülü de kedicikleri nasıl anlatıyor:
1.      Bana neden kediciklerin köşe yazılarını paylaştığımı ve iyi araştırmam gerektiğini söylediler, ben de bu tavsiyeye uyup araştırdım.
2.      Yaptığım araştırmada Kediciklerin daha önce gözden kaçırdığım onlarca yazısı ve Avrupa/ABD kanallarındaki söyleşilerine rastaldım.
3.      Özellikle Gezi ve 17 Aralık’ta sadece yurt içinde değil, yurt dışında da AK Partiye destek verdiklerini gördüm.
4.      Ceylan Özbudak’ın Al Arabiya yazısı: “Why Erdogan is still popular despite the Twitter ban”
5.      Ceylan Özbudak on HuffPost Live Explaining (Huffpost canlı vağlantı)
6.      Aylin Kocaman’ın Asharq Al Awsat’ta çıkan yazısı: “Turkey: Who is the real parallel structure?”
7.      Aylin Kocaman’ın Al Arabiya televizyonu ile canlı bağlantısı
8.      Damla Pamir’in haberform daki “Canı istemezken gayret etmek” yazısı
9.      Damla Pamir’in Etki Haber sitesindeki yazıları
10.  Tülay Kumaşçı’nın Hür Haber’deki yazısı “Suriye’deki çocuğun suçu ne?”
11.  Didem Ürer’in Rota Haber’deki yazısı: “Derin güçlerin Müslümanlar üzerindeki planları”
12.  Gülşah Güçyetmez’in “529 Avrupalı olsaydı” yazısı
13.  Didem Rahvancı’nın Keşmir’deki zulümle ilgili yazısı
14.  Ebru Altan’ın “Ortadoğu üzerinde oynanan oyunlar ne zaman bozulur” başlıklı yazısı
15.  Bu yazı ve faaliyetlere daha binlerce örnek var. Bu insanlar sussun demek, aydın gençlik sussun, fikir özgürlüğü ortadan kalksın demek...
Bakın, “yiğidi öldür ama hakkını yeme” demişler. Kedicikler Türkiye’nin modern bir ülke olduğunu, özgür bir ülke olduğunu sadece Türkiye’ye değil tüm dünyaya gösteriyorlar. Bir kadının hem modern hem eğitimli, hem de dindar olabileceğini gösteriyorlar. AK Parti hükümetinin bağnazlıktan uzak olduğunu kimseyi ötekileştirmediğini dünyaya gösteriyorlar. Bütün bunların yanında yazdıkları yazılarla, yaptıkları konuşmalarla Türk milletinin Türkiye’yi asla PKK’ya teslim etmeyeceği mesajını veriyorlar. Yurt dışında birçok televizyon programına katılıp Türkiye’nin modern yüzünü dünyaya gösteriyorlar. Söylediğim gibi onları sürekli eleştirenler ya da yaptıklarında kusur bulanlar hiçbir şey yapmazken kedicikler her gün ciddi bir gayret içinde yazılarıyla ve televizyon programlarıyla binlerce insana ulaşıyorlar.
Biz istiyoruz ki güzel işler yapan insanlar, modern gençler, bakımlı ve dindar kadınlar eleştirilmesin bu ülkede. Kimse ötekileştirilmesin. Türkiye hiçbir zaman yobaz zihniyetle yönetilmeyecek. Bu da böyle bilinsin. Burası Atatürk Türkiye’si, yobazların ülkesi değil! Türkiye daima modern, daima ileri görüşlü, daima yeniliklere açık insanların ülkesi olacak. Ve Kuran Müslümanlığında başörtülünün de, başörtüsüzünde, dekolte giyenin de, modern giyinenin de, çarşaf giyeninde aynı safta olduğunu herkes bilecek. Kuran’ın özgürlük demek olduğunu, eşitlik demek olduğunu, hoşgörü ve sevgi demek olduğunu, güzel bakıp güzel görmek demek olduğunu herkes bilecek...