24 Nisan 2014 Perşembe

Dikkat edin, kurt puslu havayı sever…


Dikkat edin, kurt puslu havayı sever…
Zaten zorlu bir ortamdayız, bu durumda Müslümanların birlik olması gerek, çatışması değil.

Bildiğiniz gibi son günlerde ülkeyi krize sürükleyen, borsayı tepetaklak eden, ekonomik krizi tetikleyen bir çekişme yaşanıyor ülkemizde. Ben ve ülkenin selametini düşünen birçok yazar da iki tarafın da kazanamayacağı bu haksız davada Fethullah Gülen ve Tayyip Erdoğan’ı mutlaka uzlaşmaya çağırıyoruz. Kuran’a ve peygamberimizin hadislerine göre Müslümanların birbirleriyle mücadele etmesinin haram olduğunu anlatıyoruz.
Başbakanımız da geçen gün Üsküdar’daki evine geldiğinde kendisinin ne olursa olsun affedici davranacağını, herkesi affettiğini söyledi. Ayrıca peygamberimizin hadislerinden örnekler vererek Müslümanların birbirlerine güzel dualar etmeleri gerektiğini ve peygamberimizin de karşısındaki kafir olsa bile olumsuz dua etmediğini söyledi. Gerçekten de bu çok güzel bir konuşmaydı. Başbakan Tayyip Erdoğan partisindeki kişilere de “biz her zaman yumuşa dil kullanacağız” dedi. Bu tavır da gerçekten Müslüman ahlakına uygun bir tavırdır. Bir insan siyasette yapar, dış politika da da görev alır, ticaret  de yapar, öğretmenlik de yapar, milletvekilliği de yapar, ama bu insan başta Müslümandır ve Allah’ın kuludur. Bundan sonra diğer işleri gelir. Bu yüzden Müslüman daima pozitif olmalı, daima affedici olmalı ve daima diğer insanları da yatıştıran, uzlaştıran bir politika içerisinde olmalıdır. Bakın Allah ayetinde nasıl buyuruyor:
Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır. (Bakara Suresi, 263)
Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. (Ali İmran Suresi, 159)
Her zaman söylüyoruz, aklı selim Müslümanlar Türkiye’nin biriliği, Türkiye’nin kalkınması ve ileriye gitmesi yönünde ellerinden geleni yapsınlar. Önüne çıkarılan suni krizleri bertaraf etsinler. Eğer suçlu varsa zaten adalet bu konuyu halleder. Bu tarz olaylar her ülkede olur, yaşanır, adalate taşınır, mahkemeler de gereken hükmü verir. Ama bu olayları kimse Türkiye’yi aşağıya çekmek için kullanmasın. Bizler aynı ülkenin topraklarında yaşıyoruz ve bu ülkenin bölünmemesi adına varımızı yoğumuzu ortaya koyuyoruz. Bu uğurda binlerce şehit verdik ve asla topraklarımızı böldürmedik. Bundan sonra da Türkiye’nin güçsüzleşterilmesi adına ard arda yapılan komploları bozmaya devam edeceğiz.
Bildiğiniz gibi Türkiye ne zaman güçlenmeye başlasa, ne zaman üzerindeki borç yükünü biraz azaltsa, ne zaman batının hakimiyetinden biraz olsun çıksa, işte o zaman darbelere maruz kalır. Hükümetler devrilir, yerine batıya tam itaatkar yeni bir hükümet gelir. Bütün bu olaylar hem içeriden hem dışarıdan birçok örgütle desteklenir. Gezi Parkı olaylarıyla da yıpratılmaya çalışılan hükümet ve Taksim Meydanlarında sallandırılan Kızıl Komünist bayraklar olayın ciddiyetini gözler önüne sermiştir. Kuşkusuz burada konu üç beş ağaç değil, hükümetin her ne pahasına olursa olsun devrilmesidir. İstikrarsızlık her zaman komünisterin işine yarar. Şu anda da Türkiye’de yaşanan yolsuzluk operasyonu komünistlerin çok işine gelmiştir. Bu gereksiz çekişmenin yaşandığı bir hafta süre boyunca Türkiye’nin zararı tam 65 milyardır. Yine şirketlerin değeri 269 milyardan 249 milyara düşmüştür. Ve dolarda bu onbir yıllık süre boyunca hiç artmadığı kadar artmıştır. Gördüğünüz gibi olan yine mazlum Türk vatandaşına olmuştur.
Evet, ne demiştik, kurt puslu havayı sever… Burada aç kurt gibi Türkiye’nin başında bekleyen küresel güçlerdir. Bazıları Türkiye’nin içine düştüğü bu durumu körüklemek ve karışıklığı daha da arttırmak istiyor. Türkiye’de büyük bir karmaşa varmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Gezi Parkı olaylarında ortaya çıkan Komünist gruplar da şimdi yine Taksim’de yavaş yavaş mevzilerini alıyorlar. Öncelikle şunu söyliyelim, biz demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Türkiye’de herkes kendi hesabından ülkenin başbakanını, devlet adamlarını, bütün kabineyi açık açık eleştirebiliyor. Demek ki biz diktatörlükle değil demokrasi ile yönetiliyoruz. Eğer diktatörlükle yönetilsek bunu asla yapamazlar, asla özgürce düşüncelerini ifade edemezler. Ne bir İslam ülkesi olan İran’da, ne de Komünist rejimle yönetilen Kore’de bu mümkündür.
Demek ki Türkiye gerçekten de insanların özgürce fikirlerini ifade ettikleri bir ülke. Tabii ki bu olaylarda hatalar yapılmış olabilir, sonuçta bu ülkede yine demokrasi işler, bakanlar değişir ve hükümet yoluna devam eder. Komünist gruplara baktığımızda ise herşeyi yakıp yıktıklarını, önüne gelen şeyleri yağmaladıklarını görüyoruz. Bir kere bu yöntemle devlet yıkılmaz, hükümet yıkılmaz, rejim değişmez. Öncelikle komünistlerin bunu kafalarına sokmaları gerekiyor. Türk halkı tamamen dindardır, kimse bu yöntemi desteklemez. Son Taksim olayında yaşanan zararı yine ülkemiz görmüştür. Komünistler bu tarz pasif ve son derece amatörce yapılan komünist kalkışmaların bu ülkede zemin bulamayacağını bilmeliler. Bizler aynı zamanda Türkiye’nin Güneydoğusunda da kurulması planlanan Komünist Kürdistan’a asla izin vermeyeceğiz. Ama herkes demokrasinin verdiği özgürlükle dilediği gibi eleştiri yapabilir, ama yakıp yıkmak, yağmalamak kimsenin izin vereceği bir hareket değildir. Bu devlet ve Müslüman Türk halkı kanunla ve hukukla bu taşkın tavırların cezasını verecektir.
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum ki, bu ülke tam 30 yıldır PKK ile mücadele ediyor. Ne için? Bu toprakları kanı pahasına, canı pahasına böldürmemek için. Türkiye’nin tam yanı başındaki komşu ülkeler Suriye, Irak, Filistin, Libya, Lübnan ve Mısır da varolma mücadelesi veriyor, Müslüman halk güçlükle ayakta duruyor. Binlerce mülteciye Türkiye bakıyor, Türkiye kol kanat geriyor. İşte tam bu noktada Türkiye geniş imkanlarıyla, herkesi iştahlandıran coğrafyasıyla, kalınmaya başlayan ekonomisiyle tam anlamıyla aç kurtların ilgi odağı oluyor. Küresel güçler dışarıdan bastırırken içeriden de çeteler, komünist örgütler ve  derin devlet bastırıyor. El birliği ederek bu hükümeti yıkmaya çalışıyorlar. Bu tablo herkes tarafından görülmeli. Bu yüzden de Fethullah Gülen ve Tayyip Erdoğan daha fazla vakit geçirmeden el ele vermeli. Bu ülkenin biriği, selameti ve huzuru için bu şarttır. Düşmanlara çevrili bu ülkenin Müslüman evlatları Türkiye’nin bekası için birlik olup mücadele etmeye mecburdur.
“İnkâr edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve birlik olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.” (Enfal Suresi, 73)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder