Olumsuz düşüncelerden kaçınmak neden önemli?
Allah’a dayanıp güvenen, tevekkül eden, sabreden bir insan her olayda bir hayır görür, hikmet görür ve Allah’ın kendisine gösterdiği görüntüden razı olur. Bu yüzden de bu kişiolumsuz düşüncelere kapılmaz, beyni sürekli üst üste yığılan olumsuz düşüncelerle yorulmaz. Şimdi dilerseniz olumsuz düşüncenin beyindeki etkisine bakalım:
Orijinal bir düşünce ortaya çıktığında beynin fiziksel yapısında bir etki meydana gelir. Değişikfikirlerin bir araya gelmesiyle tamamen farklı bir fikir de ortaya çıkabilir. Bu yeni fikre ‘buluş’ denir. Bilim adamları orijinal düşünce sinyalinin beynin aynı anda süregelen diğer hareketlerinden farklı olduğunu düşünmektedirler. Bilgiler arasında kamufle olmuş başka bir bilgi bulunduğu an beyinde küçük ama yüksek bir dalga, saniyenin beşte biri kadar süren elektriksel bir patlama oluşturur. İşte bu, orijinal düşüncenin kendine has sinyalidir. Beynimizde gün içinde bu sinyalden çoklukla oluşur ancak çoğu zaman bu sinyal diğerlerinin arasında -özellikle arka planda karmaşık sinyaller varsa- kaybolur gider. Özetle orijinal düşünceyi yakalamanın en iyi yolu rahatlamış bir zihindir.
Uzmanlara göre beynin en büyük düşmanlarından biri olumsuz düşüncelerdir. Gelecek endişesi, yersiz kuşkular, öfke gibi olumsuz düşünceler beynin işlevlerini yavaşlatıp azaltmaktadır. Fiziksel ve ruhsal rahatlama ise beynin kapasitesini artırarak hafızayı kuvvetlendirmektedir.( BBC Human Mind, The Open University co-production, www.bbc.uk/science)
Beyni olumsuz düşüncelerden arındırıp rahatlamak için tek çözüm ise, Allah’a tevekkül etmektir. Çünkü her şeyin Allah tarafından birer deneme olarak yaratıldığını bilen insan, kendini olayların akışına kaptırıp ruh halinde değişkenlik yaşamaz. Başına ne gelirse gelsin Allah tarafından belirlenmiş bir kaderi yaşadığının, yaşadıklarının tek bir karesini bile değiştirme gücüne sahip olmadığının şuurundadır. Bu nedenle Rabbimiz’in hayır ve hikmetlerle yarattığı kadere teslim olmak büyük bir konfordur, insana güven hissi verir. Allah, hayatları boyunca Kendi rızasını arayan kullarına sonsuz cennet yaşamını vaat etmiştir. Müslümanlar, dünyada ve ahirette Allah’ın koruması altındadırlar. Bundan dolayı yeryüzündeki hiçbir sıkıntı onları tedirgin etmez.
Akıllarından kötü ve olumsuz fikir geçiren kişiler çoğu zaman bunları kelimelerle ifade etmeseler ve diğer kişilerden bu düşüncelerini gizleseler de kendilerini Allah’tan gizleyemezler. Allah tüm insanların kalplerinden geçenleri, neleri sakladıklarını en ince detayına kadar bilir. İnsan ne düşündüğünü bir süre sonra unutabilir ama Allah asla unutmaz, insanın tüm yaptıkları bir kitapta yazılı olarak saklanır. Bu şuur Müslümanlarda tam bir dikkat açıklığı oluşturur. Bu nedenle Müslümanlar olumsuz düşüncelerden şiddetle kaçınırlar.
Düşünmenin Beyin Üzerindeki Olumlu Etkileri
Düşünerek Hataları Düzeltmek:
Bazı insanlar, çoğu zaman fazla düşünmeden yaşarlar. Oysa düşünmenin hiçbir bedeni zorluğu yoktur. Yorucu veya zahmetli bir işlem değildir. Ancak bazı toplumlarda düşünmek hiç makbul görülmez, Hatta düşünmeyi engellemek için; “çok düşünme işin içinden çıkamazsın”, “çok düşünme aklın karışır”, gibi mantığa tamamen aykırı tavsiyelerde bulunulur. Oysa insanın gözünü çevirdiği her yerde derin düşüneceği çok önemli hakikatler bulunmaktadır. Örneğin insanın tek bir hücreden inşa edilip, dokuz ayın sonunda 100 trilyon hücreden oluşan ve gören, işiten, hissedebilen bir varlığa dönüşmesi bir mucizedir. Bir insanın bu mucizeyi görmesine rağmen üzerinde düşünmemesi akli ve vicdani bir zayıflık içerisinde olduğunun göstergesidir. Çünkü vicdanlı her insan Allah’ın izniyle bu yaratılıştaki sonsuz aklı görür ve Allah’ın Yüceliğine saygı dolu bir bağ ile bağlanır.
Düşünerek Deneyim Kazanmak:
İnsanın karakteri hayatı boyunca yaşadığı olaylarda edindiği tecrübelere dayanarak gelişir. Kaza, ölüm, deprem, yoksulluk, hastalık gibi olaylarla karşılaşıldığı zaman birçok insan belki de o güne kadar önemini kavramadığı konuları daha derin düşünebilir. Çoğunlukla böyle durumlarda bir şuur açılması meydana gelir ve insanın karakterinde bir olgunluk oluşur. Düşünmenin sonucunda anlama ve kavrama gücü artar, zorluk yaşadığı güne kadar kavrayamadığı gerçekleri, bu gibi zorlu olaylarla kişi çok kısa bir zaman içerisinde kavrar. Yani aslında şuur açıklığının oluşması için tek bir an yeterli olabilmektedir.
Beynin İşleyişi Karşısında Büyük Çıkmaza Düşen Evrimciler
Beynin İşleyişi Karşısında Büyük Çıkmaza Düşen Evrimciler
Beyin hücrelerini oluşturan yapı malzemelerinin el, ayak veya deri hücrelerini oluşturan malzemelerden hiçbir farkı yoktur. Ancak Allah beyin hücrelerini mucizevi bir kapasiteye sahip olarak yaratmıştır. Beynimizdeki işlem kapasitesi, hiçbir bilgisayarın erişemediği üstün bir iletişimi ortaya çıkarır. İnsan beyninin işlem kapasitesinin 1.000 adet en gelişmiş bilgisayarın toplam işlem kapasitesine denk olduğu hesaplanmıştır.
Bilim dünyasındaki gelişmelere rağmen beyindeki bu muazzam düzen, bilim adamları için hala sır niteliğindedir. Evrimci bilim adamları insan zihni ve beynin işlevleri karşısında çaresizlik ifadeleri sarf etmektedirler. Signs of Life (Hayatın İşaretleri) adlı kitapta beyin hakkında düşüncelerini dile getiren iki evrimcinin ifadeleri şöyledir:
“İnsan beyni bilinen tüm kompleks sistemler içinde en çok hayrete düşüren ve esrarengiz olanıdır. Milyarlarca nörondan oluşan kitle içinde bilgi bizim daha yeni anlamaya başladığımız bir şekilde akıp durur. Biz çocukken deniz kenarında geçirdiğimiz bir yaz gününe ait hatıralar; imkansız dünyalar hakkındaki rüyalarımız. Şuur. Matematiksel genelleştirme konusunda şaşırtıcı kapasitemiz ve evren hakkında derin ve bazen de sezgisel anlayışımız. Beynimiz tüm bunları ve daha fazlasını da başarabiliyor. Peki nasıl? Bilmiyoruz: Zihin bilim açısından yıldırıcı bir problemdir.”( Richard Sole and Brian Godwin, Signs of Life, Basic Books Inc., New York, 2000, s. 119)
Evrimcilerin beynin ortaya çıkışıyla ilgili sorular karşısında yaptıkları tek açıklama, beynin yapısını hayali-gelişimsel bir senaryoda anlatmış olmaktan öteye gitmemektedir.
İnsan beyni, yüzmilyarlarca sinir hücresinin son derece kompleks bir organizasyonuna dayanan ve dış dünyayı algılamaktan iç dengeyi korumaya kadar çok çeşitli fonksiyonları, dünyanın en gelişmiş bilgisayarından çok daha hızlı şekilde gerçekleştirebilen bir organdır. Değil böylesine kompleks bir yapının, bunu meydana getiren hücrelerden tek bir tanesinin dahi tesadüfen ortaya çıkması imkansızdır.
Teknolojinin erişemediği bir yapıya sahip olan insan beyninin rastlantı eseri ortaya çıktığını iddia etmek yeryüzündeki bilgisayarların mühendisler tarafından yapılmadığını, birtakım rastlantılar sonucunda, plastik ve metallerin gelişigüzel birleşmeleriyle oluştuklarını iddia etmek gibidir. Tutarlı olan düşünce, bilgisayarın tasarımcısı olduğu gibi çok daha üstün bir yapıya sahip olan beynin de bir Yaratıcısı’nın olduğunu kabul etmektir. Beyni yaratan herşeyin hakimi olan ve her türlü yaratmayı bilen Allah’tır.
Teknolojinin erişemediği bir yapıya sahip olan insan beyninin rastlantı eseri ortaya çıktığını iddia etmek yeryüzündeki bilgisayarların mühendisler tarafından yapılmadığını, birtakım rastlantılar sonucunda, plastik ve metallerin gelişigüzel birleşmeleriyle oluştuklarını iddia etmek gibidir. Tutarlı olan düşünce, bilgisayarın tasarımcısı olduğu gibi çok daha üstün bir yapıya sahip olan beynin de bir Yaratıcısı’nın olduğunu kabul etmektir. Beyni yaratan herşeyin hakimi olan ve her türlü yaratmayı bilen Allah’tır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder