24 Nisan 2014 Perşembe

Suriye’de yaşanan kırbaç cezası ve gerçek İslam


Suriye’de yaşanan kırbaç cezası ve gerçek İslam
Yobazlık ile gerçek İslam birbirine tam anlamıyla zıttır.

Suriye’de Esad hükümetine karşı muhalif kesimde yer alan Ahrar el Şam (Ahrar al Sham) örgütüne mensup kişilerin iki Suriye’liye karşı yaptığı eylem büyük yankı uyandırdı. Videodaki görüntü gerçekten çok rahatsız edici, ama nasıl büyük bir vahşet yaşandığının görülmesi açısından seyredebilenler için aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:
Şimdi bu görüntüleri Facebook’a ve twitter’a taşıyıp “hani İslam’da hoşgörü vardı” diyenlere sesleniyorum. Yıllardır yobazların İslam dinini tüm dünyaya nasıl yanlış tanıttıklarını anlatıyoruz. İslam dinine en büyük zararı veren aslında inkar edenler değil yobazlardır. Çünkü dindar görünen ama aslında İslam ile uzaktan yakından alakası olmayan bu yobazlar dinin hiçbir hükmünü uygulamadıkları gibi yapmayanlara da öfke ve nefret doludurlar. İslam’ı var güçleriyle dünyaya yanlış tanıtırlar.
İslam’ın en önemli özelliği barış, sevgi, kardeşlik ve merhamet dini olmasıdır. Allah Kuran’da savaş sırasında bile esire karşı çok merhametle davranılmasını, onları güvenlikli yere ulaştırmayı emreder. Ayrıca mümin esire kendi yemeğinden yedirmekle de yükümlüdür.
Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. (İnsan Suresi, 8)
Eğer müşriklerden biri, senden ‘eman isterse’, ona eman ver; öyle ki Allah’ın sözünü dinlemiş olsun, sonra onu ‘güvenlik içinde olacağı yere ulaştır.’ Bu, onların elbette bilmeyen bir topluluk olmaları nedeniyledir. (Tevbe Suresi, 6)
Müslüman merhametli olduğu gibi demokrasiyi de tam anlamıyla uygulayan kişidir. Karşısındaki kişi Müslüman olmasa bile, eğer haklı ise, karşı tarafın haklılığını vurgular. Yani Müslüman sadece Müslümanlara karşı değil, tüm insanlara karşı adil, saygılı, güzel ahlaklı, vicdanlı davranır. Bir Müslüman videoda görüldüğü gibi değil bir insana zulmedip işkence yapmak Allah’ın yarattığı küçücük bir canlıya bile zarar vermekten kaçınır.
Müslüman yaşadığı toplum içerisinde, her türlü düşüncenin ve inancın rahatça ifade edilmesini ister. Karşısındakinin hayatına, fikirlerine, yaşantısına saygı duyar. Din ahlakına uygun olmayan, hatta dinsiz, ateist ideolojilerin ve fikirlerin dahi rahatlıkla anlatılabilmesini ister, ki böylece bu fikirlere karşı gereken cevabı ilmi ve fikri olarak tam verebilsin.
Bir Müslüman’ın İslam dininin hükümlerini diğer bir Müslüman’a dayatması, onu zorla ibadetleri yaptırmaya kalkışması kesinlikle Kuran dışı bir tavırdır. İslam dininde kesinlikle zorlama, baskı, işkence ve zulüm yoktur. Bir insan eğer ibadetleri Allah rızası için, içinden gelerek, sevgiyle ve Allah aşkıyla yapmıyorsa o zaman şeklen yapmasının hiçbir anlamı yoktur. Siz bir insana zorla ibadet yaptırdığınızda o insan hiçbir karşılık almayacaktır. Dolayısıyla İslam dini gerçek Allah sevgisine, ihlasa ve samimiyete dayalıdır. Taklide, yalana, samimiyetsizliğe ve zorbalığa değil. Burada bir Müslüman’a bu şekilde eziyet edenler de bütün bu yaptıklarından sorumlu tutulacaklardır.
Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah’a inanırsa, o, sapasağlam bir kulba yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. (Bakara Suresi, 256)
Kuşkusuz Radikalizm İslam adına dünyaya yayılan en büyük tehlikedir. Çünkü burada dünyaya tanıtılan gerçek İslam değil hurafelerdir. İslam’da sevgi vardır, şefkat vardır, merhamet vardır. Diğer dinden olan insanlara karşı hoşgörü vardır. Fakat yobazlar kendi kalitesizliklerini, sevgisizliklerini, içlerinden taşan nefreti hiç durmadan dünyaya gösteriyorlar ve bu şekilde çok büyük kitleleri İslam’dan korkuyla uzaklaştırıyorlar. Dünyanın dört bir köşesinde intihar bombacıları salarak İslamafobinin adeta çığ gibi büyümesine neden oluyorlar. Oysa Kuran tek bir masum insanı haksız yere öldürenin tüm dünyayı öldürmüş hükmünde olacağını bildirir. İslam’da öldürme değil her zaman bağışlama ve affetme vardır. Bir mümin her zaman Allah’ın en çok razı olacağı tavrı seçmekle yükümlüdür.
Bu nedenle, İsrailoğulları?na şunu yazdık: Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan birçoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır. (Maide Suresi, 32)
Yobazlar kadına düşmandır, sanata düşmandır, eğitime karşıdır, kaliteye ve teknolojiye karşıdır, temizlikten tamamen bihaberlerdir. Ruhları öfke ve kinle doludur. Yobaz böylelikle İslam dini adına insanı insanlıktan çıkarır. Oysa Kuran insanın kalbini Allah aşkıyla doldurur. İnsanın ruhuna çok üstün bir kalite gelir. O ruh her insana, her canlıya, her bitkiye karşı büyük bir sevgiyle dolar. İman eden ve Kuran’a tam anlamıyla uyan insan son derece modern olup dünyanın en kaliteli insanlarından biri olur. Temizliğiyle, güzel ahlakıyla, asaletiyle, tevazusuyla, güzel üslubuyla adeta göz kamaştırır. Yobazlar içlerindeki müthiş kin ile kavrulurken samimi Müslüman neşe ve şevk doludur. İçinde hissettiği bu büyük şevk ile sürekli Kuran’ı ve İslam’ı, Kuran’daki hoşgörüyü ve güzel ahlakı insanlara anlatır.
Hiç kuşkunuz olmasın ki bu korkunç yobaz zihniyet Mehdiyet ile tarihe gömülecektir. Mehdiyet tüm bu yalan yanlış hurafelerin kökünü kazıyacak ve dini gerçek Kuran’a ve İslam’a döndürecektir. Suriye’de yaşanan İslam değil çok büyük bir vahşettir. Bu eylemleri İslam dininde var gibi gösterenler, bu zulmü acımasızca uygulayanlar, dünyayı göz göre göre İslam’dan uzaklaştıranlar da münafıklardır. Hiç kuşku yok ki Allah bağışlamadığı sürece bunlar cehennemin en alt tabakasında olacaklardır. Tüm dünyaya sevgi, barış ve merhamet getirecek olan dinimiz Mehdiyetle adeta güneş gibi tüm insanların üzerine yeniden doğacaktır. İşte o zaman bizler insanların akın akın İslam’a girdiklerini görecek, bu insanların yüzlerinin mutlulukla parladığını seyredecek ve Rabbimize binlerce kere şükredeceğiz. O zamana kadar bize düşen gerçek Kuran’ı, Kuran’daki sevgiyi ve hoşgörüyü tüm dünyaya sürekli anlatmaktır. Ama asıl kalplere hidayeti verecek olan ve onları İslam’a döndürecek olan Allah’tır.
Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman,
Ve insanların Allah’ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde,
Hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. (Nasr Suresi, 1-3)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder