24 Nisan 2014 Perşembe

Erdoğan, Obama ve Yeni Dünya Devleti’nde Tükiye’ye biçilen rol…


Erdoğan, Obama ve Yeni Dünya Devleti’nde Tükiye’ye biçilen rol…
Türkiye artık güdülen ülkeler listesinden çıkmıştır!

Seçimlerin yaklaştığı bu günlerde Türkiye’de gerçekten yer yerinden oynuyor, sular bir türlü durulmuyor. Önce Gezi Parkı olayları, ardından başbakanın evine yapılan binlerce kişilik saldırı ve bunların ardından da yolsuzluk operasyonları…Hükümetin üzerinde ciddi kara bulutların dolaşması özenle birtakım çevreler tarafından sağlanıyor. Peki neden bütün bu yaşananlar? Sakın Türkiye çok güçlendiği,Amerika’nın güdümünden çıktığı, ekonomik özgürlüğünü elde ettiği, yollar ve köprüler kurduğu, yeni havaalanları açtığı için olmasın?
Türkiye belki de tarihinde ilk defa tam anlamıyla küresel güçlerin etkisinden çıkmış durumda.Clincton’ın karşısında hazırolda duran Ecevit’i hatırlayın. Artık böyle bir Türkiye yok, böyle bir başkakan da yok. Yaşanan bu yolsuzluk olaylarına gelince eğer suçlu varsa cezalandırılacak, gerekirse kabine değişecek ama hükümet dosdoğru yoluna devam edecektir. Türk milleti başkana ya da bakanlara değil hükümetin çizgisine ve idealine oy veriyor. Kuşkusuz halk kendi kararını yine sandıkta gösterecektir. Türkiye artık küresel güçlerin seçtiği başbakanlarla yönetilmeyecektir.
Evet, yeni dünya düzeninde batının ve doğunun tam ortasında duran Türkiye’ye de bir rol biçilmişti. Ama küresel güçler Erdoğan başta olduğu taktirde Türkiye için belirledikleri planları gerçekleştiremeyeceklerini anladılar. Bu yüzden de arka arkaya kirli düzeneklerle bu hükümeti devirmeye çalışıyorlar. Ama bunda başarılı olamayacaklar.
Amerika Türkiye’ye neden bu kadar önem veriyor” sorusunu cevaplarsak, Türkiye olmadan, Türkiye’ye tam anlamıyla sahip olmadan küresel güçlerin Ortadoğu’yu tam olarak avuçlarının içine alması imkansız da ondan. Zaman hızla daralıyor. Artık batı dünyası yüzyıllardır hedeflediği tek dünya devletine kavuşmak istiyor.
Hatırlarsanız tarihte ilk kez bir Amerikan başkanı iktidara gelişinin 100 günü dolmadan Türkiye’ye koşmuştu. 2009 başından beri Amerika Türkiye’ye ardı ardına heyetler yolluyor; generaller, istihbarat yetkilileri, senatörler, Amerikan Dışişleri Bakanı sırayla Türkiye’de boy gösteriyordu. 2009 baharıydı… Amerikan Büyükelçisi, Türkiye’nin Amerika için olağandışı öneminden söz etmeye başladı. Barack Obama çantasında “iyi şeyler’le Türkiye’ye geliyordu…
Tarihte Türkiye Cumhuriyeti’ni ziyaret edecek olan 5. Amerikan başkanıydı o. Adı Hüseyin Obama’ydı. Babası Müslüman’dı! Medya oyunu işte böyle kurgulanıyordu.
Obama, Türkiye’deyken “Medeniyetler İttifakı” denen ve mealini sadece en üsttekilerin bildiği bir küresel projenin İstanbul toplantısı da yapılıyordu. Basında “Türkiye bölgede lider”, “Kürdistan’ın hamisi Türkiye” sloganları işleniyordu. Bu sözler havada uçuşurken yeni Osmanlı haritaları ortalığa saçılıyor, Batı’dan beslenen “Türkiyeli” gazeteciler köşelerinde, “Türk Ulusu” kavramının boşluğunu işliyorlardı. Birileri, Türkiye’nin Amerika’nın en sadık müttefiki olduğundan dem vuruyor… Bir başkaları “Kemalist mi olacaksınız, Avrupalı mı?” sorusunu tartışmaya açıyorlardı. Sanırım düğmeye basılmıştı… Tüm bunlar hızlandırılmış bir program dahilinde ortaya atılmıştı!
En çarpıcı olan Obama ziyareti öncesi siyasilerin manşetlerde yer alan demeçleriydi. “Türkiye’nin potansiyeli, Amerika’nın taleplerini karşılayabilecek güçtedir,” demişlerdi.
Bölgedeki Amerikan çıkarlarının gereklerini düşündükçe, kaldırılan parmağın getirilen insanın kanını dondurmaya yeterdi!
Obama yemin töreninde Müslüman dünyayla ilişkilere değinerek işe başlamıştı. Türkiye ziyaretinde “Müslüman dünyasına” mesaj verecek, Türkiye’nin İslam coğrafyasındaki liderliğinin altını çizecek ve Amerika’nın Ortadoğu stratejisinin merkezine Türkiye’yi yerleştirecekti.
Ankara’daki yeni Amerikan Büyükelçisi James Jeffrey şöyle diyordu: “Obama yönetimi Türkiye’ye olağandışı bir ilgi gösteriyor. Dışişleri, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve diğer devlet kuruluşlarıyla olağanüstü bir işbirliğimiz var!”
Ortadoğu özel temsilcisi George Mitchell de onu doğruluyordu ve diyordu ki: “İsrail ile güçlü ilişkileri olan demokratik Türkiye’nin bölgede oynayacak eşsiz bir rolü var!’
Bu eşsiz rol neleri kapsıyor, her geçen gün netleşiyor. Obama’nın çantasındaki “iyi şeyler”in ölümcül kokusu ortalığa yayılıyor. Ekonomik krizin kucağındaki Amerika, bereketli topraklara, Asya’ya açılmak zorunda. Amerika petrol, gaz ve maden coğrafyasına hükmedemezse yok oluşun başlangıcında!
Asya’ya açılmak ancak zor kullanarak gerçekleşecek. Zor kullanılan Irak ve Afganistan’da durum ortada. Amerikan generalleri “Aslında savaşı kaybettiklerini” haykırıyor. O halde bölgede bir taşeron gerekecek. Sadık bir müttefik. NATO’nun en güvenilir ve güçlü ordusu. Bir zamanların imparatoru! Çevresindeki tüm ülkeler onun bağrından kopmuştu! Amerikan çıkarları için çalışırsa bölge gücü olacağı masalı kitaplara konu oldu! Amerika için eşsiz role sahip Türkiye için bakalım Amerika masaya ne koydu?
Masada 100 yıldır olduğu gibi petrol var. Irak merkezi yönetimi ile Barzani cumhuriyeti petrol için birbirini yiyor. Barzani’nin yabancı petrol şirketleriyle yaptığı anlaşmaları Talabani kabul etmiyor. Bu durumda bir oldu bitti gerek. Kerkük petrolü, Türkiye üzerinden satışa sunulacak. Abdullah Gül, PKK kartını konuşurken, Barzani’ye petrol yolunu açma teklifi yapacak. Amerika bir taşla bakın kaç kuş vuracak!
Amerikan Büyükelçisi James Jeffrey, “Talabani’yle de Barzani’yle de yakın çalışın!” diyor… “Obama yönetimi, Türkiye’nin katkısı olmadan bölgedeki sorunlara çözüm bulmanın zorluğuna inanıyor!” diye ekliyor.
Jeffrey, gazeteci Murat Yetkin’e yaptığı açıklamanın satır aralarında Türkiye “himayesinde” gelişecek bir Kürdistan’dan söz ediyor. Amerika Türkiye’ye “Kürt projemize hami olun, kuzeydeki petrolün dış pazara çıkarılmasında koridor olun, Irak’taki merkezi yapının federal yapı haline dönüşmesine yardım edin,” diyor…)
Barzani kuzeydeki petrolü çıkarıp satamıyor. Irak’taki merkezi yönetim buna izin vermiyor. Ama Barzani, Türkiye üzerinden petrolüne yol açarsa, fiili bir durum yaratılır ve bu daha sonra resmileşebilir.
Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti ancak Türkiye’nin aktif desteğiyle hayata geçebilir. Önce ekonomik kontrolü eline alır. Bu petrolünü dış pazarlara açmasıyla gerçekleşir. Kürt denetimine alınan Kerkük petrolü Yumurtalık’a gelir, buradan Hayfa limanına ulaşır ve Batı’nın kullanımına açılır… işte Obama’nın çantasındaki “iyi şeyler”den biri bu…
Yazıma ikinci bölümde devam edeceğim. Ama bu yazıyı bitirmeden şunu söylemekte fayda var. Türkiye artık bir kere raydan çıkmış durumda. Bir daha hiçbir şekilde eski Türkiye olmayacak. Kendi topraklarında bir Kürdistan devleti kurulmasına, Öcalan’ın serbest bırakılmasına ve Türk topraklarının parçalanmasına asla izin vermeyecek. Küresel güçler “parçala, böl ve yönet” hedeflerini hiçbir zaman Türkiye üzerinde uygulayamayacak. Türkiye yönetilen ülke değil yöneten ülke olacak. Giderek güçlenen Türkiye Mehdiyetin bereketi ile, İslam ülkelerini tek bir bayrak altında tolayacak ve tüm dünyaya gücünü gösterecek…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder