12 Nisan 2014 Cumartesi

Ahir zamanda Deccal çıkmadı diyenlere sesleniyorum...


Ahir zamanda Deccal çıkmadı diyenlere sesleniyorum...
Ancak Müslümanlar tek bir lidere bağlanıp birlik olursa bu vahşet biter.

Ahir zaman… Deccal ortalığı kasıp kavuruyor. Dünya adeta kan gölüne dönmüş. Her bir köşeden acı çığlıklar, haykırışlar yükseliyor. Binlerce Müslüman Deccal’in kurduğu tuzaklar sonucunda ya yurtlarından sürülmüş, ya şehit edilmiş. Gün geçmiyor ki zavallı kadınlaratecavüz edilmesin, gün geçmiyor ki küçücük çocuklar yetim düşmesin. AfganistanDoğu TürkistanIrakFilistin, Arakan, Pakistan, Myanmar, Patani…Binlerce Müslüman’dan “bizi kurtarın” çığlıkları yükseliyor.
Her gün televizyonlarımızı ya da interneti açtığımızda bu acı görüntülerle karşılaşıyoruz. Buna rağmen bazı hocalar çıkıp “Deccal daha çıkmadı, Müslümanlar çok iyi durumda” diye insanları yanıltıyorlar. Yurtlarından hunharca sürülüp sınır köşelerinde, kamplarda sefalet içinde yaşayan Müslümanlar mı iyi durumda? Sabah vakti uykudalarken üzerlerine bomba yağan Müslümanlar mı iyi durumda, evlerinden kaçırıp tecavüze uğrayan ve satılan kadınlar mı iyi durumda? Dünyanın dört bir yanında bir lokma ekmeğe ve bir damla suya muhtaç olan binlerce Müslüman mı iyi durumda? İşte Doğu Türkistan’da Çinliler tarafından işkence gören çocuğun durumu, Deccal çıkmadı diyenler izlesin:
Dünyanın yüzde 99’u dinsiz, imansız olmuş. Her yerde kan akıyor, her yerde fitne var. Müslümanlar paramparça olmuş, 1 milyarın üstünde insan şehit edilmiş. Halen de devam ediyor bu zulüm. Bazı hocalara göre Müslümanların birleşmesine de gerek yok, Oysa Müslümanların birlik olup bu zulme karşı koymalarından başka bir çözüm var mı? Müslüman kardeşlerimizin başlarına gelenleri görmezden gelenlere yaşananları hatırlatmak istiyorum.

Pakistan’da 2009 yılında 2.5 milyon Müslüman evlerini terk etmek zorunda kaldı. 1.5 milyon Müslüman suyun ve yeterli yiyeceğin olmadığı kamplarda hayatta kalma mücadelesi veriyor.
1942 yılından beri Myanmar’da 15 bin yerleşim birimi yok edildi. 2 milyon kişi göçe zorlandı. 300 bin Müslüman kardeşimiz şehit edildi. 20 bin kadın tecavüze uğradı.
1991-1992 yıllarında 300 bin Müslüman kardeşimiz Arakan’dan göç etmek durumunda kaldı. Mayıs 2012 itibariyle yüzlerce Arakan’lı Müslüman kardeşimiz şehit edildi.
Suriye’de yaşanan çatışmalarda her 20-25 dakikada bir Müslüman hayatını kaybediyor. 2011 Mart ayından bu yana Suriye’de hayatını kaybeden Müslüman kardeşlerimizin sayısı 80 bin’e ulaştı.
Irak’ta 2003’ten bu yana 1.5 milyon Müslüman şehit edildi. 4.5 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı, göçe zorlandı. Sivil ayrımı yapılmaksızın uranyum kullanıldı. Bu nedenle Felluçe’den Irak Hiroşiması diye bahsediliyor.
Doğu Türkistan’da geçtiğimiz 60 yıl içerisinde 40 milyon Müslüman Uygur Türk’ü kardeşimiz şehit edildi. Temmuz 2009’da bir gecede 10.000 Müslüman kardeşimiz ortadan kayboldu, 100.000 Uygur’lu kızkardeşimiz evlerinden zorla alınıp götürüldü.
Filistin’de, geçtiğimiz 50 yıl içerisinde 500 yerleşim yeri haritadan silindi. Halen 3.5 milyon Müslüman vatanından sürgün olarak yaşıyor. Tüm Filistin toprakları kontrol noktaları ile kuşatılmış durumda.
Bosna Hersek’te, 1991-1995 yılları içerisinde 250 bin Müslüman kardeşimiz şehit edildi. 2 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda bırakıldı. 85.000 Müslüman kadına tecavüz edildi.
Afganistan’da 2 milyon kardeşimiz şehit oldu. Afgan Müslümanlar mülteci kamplarında açlık sınırlarının altında son derece zor koşullar altında hayatlarını idame etmeye çalışıyor.
Keşmir’de 80 bin Müslüman şehit edildi. Binlerce kişi Hindistan hapishanelerinde zulüm görüyor. 10 bin kişiden hiç haber alınamıyor.
Patani’de hala 30 bin civarında dul bırakılmış kadın, 40 bin civarında yetim kalmış çocuk var. Şu an 30 bin Müslüman Tayland yönetimi tarafından toplama kamplarında tutuluyor.
Dünyanın dört bir yanında Müslümanlara böylesine büyük zulüm altındalarken Allah Kuran’da Müslümanları birlik olmaya ve bu vahşeti seyretmemeye çağırıyor:
Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (Nisa Suresi, 75)
Samimi, Allah’a gönülden bağlı Müslümanlar olarak bize bu acımasızlığı görmemek, kendi derdimize, ticaretimize, dünya hayatına düşmek bize yakışmaz. Zulmü seyreden, zulmü yapana ortak olur. Vicdan ve fazilet sahibi, Allah’tan korkan Müslümanların, kundağından çıkmadan kefene sarılan bebekler adına, tüm Müslümanlar adına, eziyet gören tüm insanlar adına Allah rızası için birlik ve beraberlik içinde hareket etmeleri şart. Vicdanlarını kullanıp Müslümanları mezhep kavgalarından kurtarıp bir araya getirmeleri şart. Bu vicdansızlığın sona ermesinin tek yolu budur. Rehavete bürünülen her gün masum yüzlerce çocuğun daha şehit edilmesi, kadınlara tecavüz edilmesi ve yurtlarından sürülmesi demektir. Bunu seyredip hiçbirşey yapmayan ve köşesine çekilen Müslüman artık vicdanlı ve samimi olduğunu hiçbir şekilde iddia etmemelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder