16 Nisan 2014 Çarşamba

Allah insanı nasıl yarattı? 1 Resimler


Allah insanı nasıl yarattı? 1 Resimler
Bir bebeğin anne karnında adım adım yaratılması çok büyük bir mucizedir.

Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak’ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir. (Mü’minun Suresi, 14)
Büyük bir düşünür “evren en büyük mucize evrendeki en büyük mucize iseinsandır” demiş. Biz bugün insanı incelediğimizde gerçekten de çok düzenli ve kompleks yapılarla karşılaşıyoruz, örneğin her birimiz 100 trilyon hücreden oluşuyoruz. Trilyonun büyüklüğünü daha iyi anlayabilmemiz için şöyle bir örnek verebiliriz: Şu an 1 trilyonu saymaya kalksanız, hiç uyumadan, yemeden-içmeden günde 24 saat kesintisiz, her saniye bir rakam saysanız yaptığınız işi 5133 yılında tamamlayabilirdiniz. Yani vücudumuzdaki hücreleri sadece saymak için 3000 yıldan fazla bir zamana ihtiyacınız olurdu…
2 1
Her hücreyi dev bir fabrika gibi düşünebiliriz.  Her biri 200 bin çeşit farklı ürün imal ediyor. Dünya üzerinde böyle bir fabrika göremezsiniz. Eğer hücreye benzeyen bir fabrika kurmak isteseydiniz, bu fabrikada toplu iğneden en gelişmiş savaş araçlarına, kimyasal maddelerden gıdaya kadar geniş bir yelpazede üretim yapmanız gerekirdi. Hücreye biraz daha yakından bakacak olursak içinde kütüphaneler, özel güvenlik kapıları ve dev enerji santralleri olduğunu da görürüz. Evet 100 trilyon hücreden sadece bir tanesindeki enerji üretim merkezlerinin sayısı tüm dünyadaki nükleer enerji santrallerinin sayısından çok daha fazladır.

3
Peki insan teknolojisinin çok üstünde bir çok yapıyı barındıran hücre nasıl ortaya çıkmış olabilir? Hiç düşündünüz mü? Günümüzden yaklaşık 100-150 yıl kadar önce yaşayan Charles Darwin, canlılığın çok basit bir yapıya sahip olduğunu düşünüyordu. İçi su dolu bir baloncuktan ibaret olarak zannettiği hücrenin peş peşe gelen bazı tesadüflerle kendi kendine oluşabileceğini düşünüyordu. Oysa ki bu “yol kenarında öylece duran yüzlerce tuğla, kum ve çimentonun  yağmur, rüzgar ve yer sarsıntıları sonucu bir binayı oluşturabileceği” iddiası kadar tutarsız ve bilimsellikten yoksundu. Darwin’den günümüze kadar geçen bir buçuk yüzyıl içinde, bilim ve teknolojide dev adımlar atıldı. Bilim adamları, hücrenin hiç de önceden sanıldığı gibi basit olmadığını hayretle gördüler. Hücrenin içinde, Darwin zamanında hayal bile edilemeyecek kadar kompleks bir sistem olduğu ortaya çıktı.

4
Şimdi isterseniz bu kompleks sistemin nasıl ortaya çıktığına beraber bakalım. Bu yazımı okuyan herkes bundan yıllar önce sadece tek bir hücreden ibaretti. İşte aşağıda tek bir hücrenin nasıl oluştuğunu gösteren elektron mikroskobu ile çekilmiş gerçek bir fotoğraf. Kırmızı kısım anne yumurtacığı, mavi ise  babadan gelen sperm. Gelin bu resimdeki iki kahramanı yakından tanıyalım:

Büyüklüğü bir tuz taneciğinden küçük olan yumurta hücresi bir insanın oluşumundaki en önemli parçalardan biridir. Renksiz ve yarı saydam yapıdaki bir küre şeklindedir. Dış kısmı jelatin benzeri bir zarla çevrilidir. Yumurtanın bünyesinde yağ, şeker ve proteinler gibi bol miktarda yedek besinler bulunur. Bu besin rezervi, çıkacağı yolculuk sırasında yumurta hücresinin beslenmesini sağlayacak ve eğer döllenme olursa onu rahme ulaşana kadar da idare edecektir. Erkekten gelen sperm hücresinin yumurtadan oldukça farklı bir yapısı vardır. Baş, boyun ve kuyruk gibi üç bölümden oluşur. Bu iki hücrede buluşacakları yere varana kadar bir yolculuk yapacaklardır. Dolayısıyla yapıları yolculuğu başarı ile tamamlamaların da çok büyük bir rol oynar.

5

Hepimiz biliriz ki uzak bir yere yolculuğa gidiyorsak gideceğimiz yere göre hazırlık yaparız. Hangi araçla gideceğimizi, yolda ne yiyeceğimizi veya gittiğimiz yerde ne giyeceğimizi planlar ve hazırlıklarımızı ona göre yaparız. Mesela bilim adamları ve mühendisler de astronotların çıkacakları yolculukları başarı ile tamamlamaları için her şeylerini inceden inceye planlarlar.  Bu planlamadaki bir eksiklik ya da hata yolculuğun tamamlanamaması ya da astronotun ölümü ile sonuçlanır. Sözgelimi astronot giysisindeki basınç ayarındaki bir hata astronotun uzayda parçalanarak ölmesine neden olur.  İşte yumurta ve spermin durumu da astronotunki gibidir. Hatta sperm için daha zor bir durum söz konusudur. Çünkü astronotun karşılaşacağı sorunları ve bunların çözümünü bilen bir ekip vardır. Oysa sperm hücresi daha önce hiç gitmediği hakkında en ufak bir malumatın bile olmayan yabancı bir yere,  dişi organizmasına gidecektir. Ne tip sorunlarla karşılaşacağı ve bu sorunların çözümünün ne olacağını bilmesi mümkün değildir. Öyleyse  bu her iki hücreye buluşacakları yere kadar gitmeleri için gerekli sistemleri kuran üstün akıl sahibi kimdir?  Bu üstün akıl sahibini yakından  tanımak için spermin yapısına ve yaptığı yolculuğa daha ayrıntılı bir bakmak yeterlidir.

6
Peki sadece zırhın olması spermin yolculuğunu yapması için yeterli midir? Tabii ki hayır. Anne haznesinde sıvı bir ortam vardır. Spermin bu ortamda ilerleye bilmesi için özel bir hareket sistemine ihtiyacı vardır. İşte sperm tam da böyle bir hareket sistemine sahiptir. Suda  ilerlemesini sağlayan güçlü  bir kuyruğa ve kuyruğun mukavemetini arttıran lifleri vardır.
7
 İnsanın Allah tarafından nasıl muhteşem bir yaratılışla yaratıldığını anlatmaya yazımın ikinci bölümünde devam edeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder