16 Nisan 2014 Çarşamba

Farklı frekanstaki sesleri aynı anda nasıl duyarız?


Farklı frekanstaki sesleri aynı anda nasıl duyarız?
Gerçekten de insanın farklı frekanstaki sesleri aynı anda duyabilmesi ve sesleri bu kadar detaylı bir şekilde ayırt etmesi çok büyük mucize. Şimdi siz bu yazıyı okurken aynı anda odanızın içinde yayılan televizyonun sesini, içeridemn gelen müziğin sesini, yan odada konuşan kardeşinizin sesini, saatinizin tik tak seslerini ve kapının çalınmasını duyabiliyorsunuz. Etrafınızda derin bir sessizlik olsa bunu da sessizlik olarak algılıyorsunuz.
Şimdi dilerseniz bu kadar sesi nasıl birbirinden ayırt ettiğimize bakalım. Yüce Allah insan kulağını çok ince detaylarla donatmış. Kulağın en dış kısmı olan kulak kepçesi kulağın dışarı açılan kapısı gibidir. Ses önce kulak kepçesine gelir, buradan adeta bir tünele benzeyen dış kulak yolu boyunca ilerleyerek kulak zarına ulaşır. Ses dalga halinde yayılır. Ses dalgaları kulak zarına ulaştıklarında buradaki zarı titreştirirler. Kulak zarı, kendisine ulaşan titreşimleri güçlendirerek orta kulakbölgesine aktarır. Orta kulakta insan vücudunda bulunan en küçük üç kemik bulunmaktadır. Birbiri ile çok hassas bir dengede temas eden bu kemikçikler, çekiçörs, ve üzengi olarak adlandırılmaktadır.
Dışarıdan gelen ses önce kulak zarını ardından çekiç, örs ve üzengi kemiklerini sırasıyla titreştirir. En son üzengi kemiğinin titremesiyle, orta kulağın iç kulağa açılan penceresi olan oval pencere titrer. Bu titreşim, müzik çalarken, müzik setindeki hoparlörlere dokunduğumuzda hissettiğimiz titreşimlere benzetilebilir. Buraya kadar anlattığımız olaylar Yüce Allah’ın üstün aklının ve yaratma sanatındaki detayların sadece bir kısmıdır. Çünkü iç ve orta kulakta, sesin gelmesiyle bu bir dizi olay olmuş, fakat henüz işitme işlemi gerçekleşmemiştir.
Kulağımızın hangi özelliğinin bu kadar hassas duymamızı sağladığını merak eden bilim adamları da, bu doğrultuda önemli bir soruya yanıt aradı: Kulağımızda bulunan ve dünyada hiçbir işitme cihazının sahip olmadığı bu çok üstün teknolojinin sırrı nedir?
Nasıl işitiyoruz?
Duyma işleminin en son ve en önemli aşaması iç kulak adı verilen, salyangozun bulunduğu kısımda gerçekleşir.Salyangozun yapısı kulağın asla tesadüflerle açıklanamayacak bir yaratılışa sahip olduğunu ve Yüce Allah’ın yaratma sanatındaki üstün aklı bir kez daha kanıtlar. Salyangozun ortasında sesi elektrik akımına çeviren hücreler bulunur. Bu hücrelerin bulunduğu alana “korti organı” adı verilir.
Korti organının etrafı sıvı ile kaplıdır. Salyangozun bir parçası olan ve üzenginin bağlı bulunduğu oval pencere, üzengiden gelen hareket ile her titrediğinde salyangozun içindeki sıvıyı tıpkı denizde oluşan dalgalar gibi dalgalandırır. Korti organı da sıvının dalgalanmasına uyum sağlayacak şekilde hareket eder.
Korti organının dalgalanması sıvının daha da çok hareket etmesine sebep olur ve bu dalgaların şiddeti altta bulunan yuvarlak pencerenin orta kulağa doğru bombe yapmasını sağlar.
Yuvarlak pencere, gelen su dalgalarına karşı esneyerek farklı yükseklikte ses dalgaları oluşmasını sağlar. Eğer yuvarlak pencere olmasaydı, dalgalar adeta kayalara çarpıp geri dönecektive farklı yükseklikteki sesler oluşmayacaktı. Birbirine çarpan aynı şiddetteki dalgalar da birbirlerinin etkisini yutacaktı ve hiçbir şey duymayacaktık. Yuvarlak pencere gibi esnek bir yapının olması sesin duyulması açısından çok büyük önem taşımaktadır. Tüylü hücrelerin görevi ise ses dalgalarını elektrik sinyaline çevirerek beyne iletmektir.
Duymamızdaki en mükemmel detaylardan biri tüylü hücrelerdir. Bu hücrelerin tüyleri sadece metrenin trilyonda biri kadar hareket etmelerine rağmen, bu hareket bizim mükemmel bir senfoniyi duymamıza yeter. Kulağımıza farklı sesler gelir, ama aynı hücreler farklı sesleri en ince detayına kadar ayırt ederek beyne iletir. Şüphesiz bu detay Yüce Allah’ın üstün aklının ve benzersiz yaratma sanatının eserlerinden biridir.
Teknoloji Kulağı Taklit Etmekte Yetersiz Kalıyor:
İşitme engelliler için hazırlanan işitme cihazları 200 hertz yüksekliğinde bir sese ayarlandığında 100 hertz veya 300 hertzi duyamaz. Bu sesleri duymak için aletin düğmesini istenilen ses düzeyine göre ayarlamak gerekir. Kulağımızda ise böyle bir düğme yoktur. Ama kulağımız 20–20.000 hertz arasındaki bütün sesleri duyar, hiçbir işitme cihazının asla sahip olamayacağı derecede hassas ayarlarla çevremizdeki tüm farklı frekanstaki sesleri biz farkında olmadan ve isteğimiz dışında algılar. Yüce Rabbimiz’in kulağımızı böyle bir özellikle donatmış olması sayesinde bizler, dinlediğimiz bir konserde orkestradaki enstrümanlardan birinin detone olduğunu anlayabilir veya gürültülü bir ortamda yanımızdaki arkadaşımızın fısıltı biçimindeki konuşmalarını rahatlıkla işitebiliriz.
Bütün bunlar bize çok açık bir gerçeği göstermektedir. Kulak, belirli bir amaç için yaratılmıştır. Elbette kulağı meydana getiren hücrelerin kendi aklı yoktur. Yüklendikleri işlevler de kendi seçimleri değildir. Onlar da herşey gibi Allah’ın emriyle hareket etmektedirler. Allah sonsuz akıl ve ilim sahibi olandır. Kulağımızın sahip olduğu özellikler de Rabbimiz’in kusursuz yaratmasının delillerinden bir tanesidir. Bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmektedir:
Sonra onu ‘düzeltip bir biçime soktu’ ve ona Ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz?” (Secde Suresi, 9)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder