14 Nisan 2014 Pazartesi

Başbakanın konutunu yakmaya 125 metre kala!


Başbakanın konutunu yakmaya 125 metre kala!
1 Haziran gecesi komünist devrim provası...Polis ve jandarma tarafından püskürtüldü!

Gezi Parkını bahane ederek sokakları savaş alanına çeviren eylemcilerin Başbakan Erdoğan’ın Keçiören’deki konutuna saldırı girişimi Mobese kamerasına takıldı! 1 Haziran gecesi tam 3 bin kişilik bir grup başbakan Erdoğan’ın evine yaklaşık 125 metre kala son anda durdurulabildi. Başbakanlık ve AK Parti genel Merkezi’ne saat 23:00 sıralarında saldırıyı durdurmaya çalışan polis Keçiören’de eylemcilerin talimatla toplandığı bilgisini aldı.
Aynı gece Başbakanlık merkez binasının yanı sıra Keçiören’deki Başbakanlık konutu ile birlikte AK Parti Genel Merkezi’ne saldırı girişimi olması bu saldırıların tek elden organize edildiğini gösteriyor. Başbakanlık konutuna saldırmaya, yakmaya ve linç girişimine hazırlanan bu ekibin 3000 kişisinin Odtü’lü olduğu ayrıca 1000 kişilik de marjinal grupların toplandığı söyleniyor. Bu kalabalığın polis ve jandarma tarafından başbakanlık konutuna 125 metre kala durdurulabilmesi MİT’in sınıfta kaldığını göstermiştir. Bu kadar büyük bir eylemin hazırlığından Mit’in nasıl haberi olmaz, başbakan bu konuda nasıl uyarılmaz? Başbakanlık konutuna saldırmak için yürüyen kalabalığın görüntülerini bu linkten izleyebilirsiniz:
http://www.ahaber.com.tr/webtv/videoizle/basbakanin-evine-125-metre-kala
Masum halkı arasına katan ve bu karışık ortamı kanlı emelleri için kullanmak isteyenlerin asıl amacının “kanlı komünist bir devrim” yapmaktır. Dört bir yana asılan bayraklar, flamalar, pankartlar, resimler, yayınladıkları bildiriler, yazdıkları yazılar, attıkları sloganlar bu açık gerçeği çok kesin bir şekilde ortaya koymuştur. Hiç kimseden bunları görmezden gelip pusudaki tehlikeye gözlerini kapaması elbette ki beklenemez.
Gezi Parkı olaylarıyla açıkça bir komünist kalkışma provası yapılmış, halkta bir zemin yoklaması yapılmıştır. Bu provada halkın hazırlıksız olduğu yönler tespit edilmiş ve bir sonraki, daha iyi organize edilerek girişilecek olan devrim denemesi için tecrübe kazanılmıştır.
“Türkiye’de komünizm mi kaldı?” diye soranlar gözü dönmüş komünist kitlelerin neler yapabileceğini görsünler işte. Tarihte komünist ideoloji nedeniyle Rusya’da, Çin’de, Kore’de, Burma’da, Küba’da oluk oluk kan akmış, milyonlarca insan hayatını kaybetmiş, bir o kadarı da sakat kalmıştır. Sadece 20. yüzyılda 120 milyon erkek, kadın, yaşlı, küçük çocuk, bebek, bu vahşet ve zulüm ideolojisi nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Hayatta kalanlar ise sürekli korku  içinde yaşamıştır. Çünkü komünist ideoloji, terörü vazgeçilmez bir silah olarak görmüş ve bu ideolojiyi benimseyenlere de terör uygulamayı şart koşmuştur.
Komünist kitlelerin izlediği Lenin çatışma felsefesini ve izlenecek yöntemleri şöyle anlatmış,  ‘devletin askerine, polisine karşı terör eylemleri yapmaları gerektiğini’ şöyle izah etmiştir:
POLİSLERİ, ASKERLERİ, DEVLET MEMURLARINI ÖLDÜRMEK, DEVLET KURUMLARINDA YANGINLAR ÇIKARTMAK… DEVLETİN HAZİNELERİNDEN PARALARI ALMAK… Devrimci komünist güçler yenilmez SİLAHLI BİR GÜÇ olarak ortaya çıkmalı, İNSANLARI ÖLDÜREREK, BOMBALAYARAK, BİNALARI HAVAYA UÇURARAK KORKU YAYMAK ve BU ŞEKİLDE TOPLUMUN ÜZERİNDE KOMÜNİST DİKTATÖRLÜĞÜNÜ TEŞKİL ETMEK iktidara ulaşmamızın önemli unsurlarındandır.” (Vladimir Lenin, Teorik ve Pratik Terör Hakkında, Homizuri G.P., Moskova 2005)
Propagandacılar HER GRUBU BASİT BOMBA FORMÜLLERİYLE DONATMALILAR… Gruplar derhal askeri eğitimlerine, operasyonlara katılarak başlamalılar. Bazıları BİR CASUSUN ÖLDÜRÜLME İŞİNİ veya bir POLİS KARAKOLUNU BASMA GÖREVİNİ ÜSTLENMELİ. Bir kısmı ise BANKA SOYMALI(V. İ. Lenin, Collected Works, Moscow, Cilt 9 s. 346)
Lenin, katıldığı bir işçi toplantısında, terörün ve kan dökmenin bu ideolojinin vazgeçilmez ana unsuru olduğunu ise şu dehşet verici ifadelerle açıklar:
Spekülatörlere karşı TERÖR UYGULAMADIĞIMIZ -HEMEN ORACIKTA KAFALARINA BİR KURŞUN SIKMADIĞIMIZ- SÜRECE HİÇBİR YERE VARAMAYIZ. (V.I. Lenin, Polnoye Sobraniye Soçineniy, Moskova, 1958-1966, cilt XXXV, s.311)
Biz politik öldürmelere kesinlikle karşı değiliz. SADECE GENİŞ HALK KİTLELERİYLE DOĞRUDAN BAĞLANTILI OLAN BİREYSEL TERÖRİST HAREKETLER DEĞER TAŞIRLAR. (Lenin, Collected Works, Moskow, cilt 35, s. 23)
İşte gerçek komünizmin özeti bu. Komünizmi savunan bir insanın ideolojisi, sadece sosyal adalet, eşitlik, özgürlük değildir. Onların ardında gizlenen komünist bir vahşet, terör ve kanlı bir anarşi vardır.
Gezi Parkı olayları bitti gibi görünse de aslında bitmedi. Şeytan pusuya yatmış bekliyor. Evet, bu prova başarısız oldu ama komünizm tekrar gün yüzüne çıkmak için karanlıkların ardında bekliyor. Tekrar kanlı bir saldırı ile ortaya çıkacak, şiddet yanlısı komünistler hiçbir şekilde yılmayacaklardır. Hedeflenen devrim onların kafasına göre mutlaka gerçekleşmelidir. Bu yüzden milletimiz uyanık olsun, komünizmin kanlı yüzünü görsün. Komünizmin toplumlara değil adalet ve özgürlük, tam tersine kölelik, sefalet ve vahşet getirdiğini görsün.Provokasyonlara aldanmasın. Devletimizde basını kullanarak çıkarılan yalan haberleri hemen bertaraf etsin. Bu arada Mit’in de daha başarılı olması için devletimiz her türlü imkânı onlara tanısın.
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum, bu ülke komünizme kapısını çoktan kapadı, hiç boş yere ümitlenmesinler. Bu imanlı millet komünizme asla geçit vermeyecektir. Sefil ve komün bir hayat yaşamayı hiçbir zaman tercih etmeyecektir. Gerçek eşitlik, özgürlük ve adalet İslam’da, Kuran’da ve din ahlakındadır. Bu millet yıllardır bu konuda bilinçlenmiştir, komünizme hiçbir zaman yüzünü dönmeyecektir. Ard arda yapılan ve yapılacak olan hain saldırılar hiçbir zaman zaferle sonuçlanmayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder