12 Nisan 2014 Cumartesi

Dünya hayatı çok kısa, gerçek yurdumuz ahiret…

Dünya hayatında gençliğini ve güzelliğini kaybetmeyen tek bir insan bile yoktur.

Dünya hayatı o kadar kısa ki, adeta bir göz açıp kapama gibi gelip geçiyor. Yetmiş yaşında bir yaşlı dedeye ömrün nasıl geçti diye sorsanız “hiç anlamadım, tüm hayatım bir anda bitiverdi” diye cevap verir. Her insanın çocukluk, gençlik, orta yaşlılık dönemleri bir su gibi akıp gider. Sonra bir bakarsınız, yaşlılığın en ucunda, ölümün bir adım gerisindesiniz. Nerdeyse bir adım sonra bu dünyayı, hayatınızı,ailenizi, evinizi, çocuklarınızı, tüm yığıp biriktirdiğiniz malları terk edeceksiniz. Ahirete giden insanlar dünyada çok az bir süre kaldıklarını şöyle itiraf ediyorlar:

Dedi ki: “Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?”

Dediler ki: “Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor.”

Dedi ki: “Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz,” (Mü’minun Suresi, 112-114)

İnsan istediği kadar güzel olsun, istediği kadar zengin olsun günler geçtikçe yaşlanacak, iyice acizleşecek, o çok değer veridiği bedeni yavaş yavaş kırışıp o güzellikten eser bile kalmayacaktır. En sonunda da ruh bedeni terk edecek, o yıllarca özenle bakılan beden toprağa girecektir. Allah bu dünya hayatının geçiciliğini ve gerçek yurdumuzun içinde sonsuza kadar kalacağımız ahiret olduğunu birçok ayetle bizlere hatırlatır. Allah katında önemli olan güzelliğimiz, zenginliğimiz, biriktirdiğimiz mallar ve ailemiz değil yalnızca takvamız olacaktır.

Ey insanlar, Allah sizi yarattı, sonra sizi öldürüyor, sizden kimi de bildikten sonra birşey bilmesin diye, ömrün en aşağı ucuna yaşlılığa geri çevrilir. (Nahl Suresi, 70)

Allah dilediğine rızkı genişletir-yayar ve daraltır da. Onlar ise dünya hayatına sevindiler. Oysaki dünya hayatı, ahirette (ki sınırsız mutluluk yanında geçici) bir meta’dan başkası değildir. (Ra’d Suresi, 26)